|

Evrensel değerlerin evrenselliği

Batı dünyası sahip olduğu maddi üstünlükle, uygun gördüğü birtakım modern değerler silsilesini evrensellikle mühürleyerek sual olunmaz bir fermana dönüştürdü. İstişare ederek ve tartışarak üzerinde fikir birliği oluşması gereken bir değerler bütünü, kabul etmediğinizde, modern dünyadan tart edileceğiniz bir mekanizmaya evrilmiş vaziyette.

00:00 - 27/01/2022 Perşembe
Güncelleme: 22:23 - 26/01/2022 Çarşamba
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Numan Aka
/ Yazar

Ülkemizde anlaşılmadığını düşündüğüm kavramların başında “evrensel” kavramı geliyor. Neredeyse hiçbir nutuk, öğreti ve sohbet yok ki; içinde “evrensel değerler” tabiri geçmesin. Hele kendini çağdaş medeniyetler seviyesine yükselmeye adamış bizimki gibi ülkelerde akademiden basına, siyasetten sanata hep başköşede görürüz bu kavramı. Handiyse büyülü bir anlamı vardır. Her zikrettiğinizde insanlar huşuyla baş sallayıp onaylarlar sizi.

İlginçtir; evrensel değerler kavramı doğduğu Batı’dan ziyade, onlara öykünen ülkelerde çok daha fazla kullanılan bir kavram ve telmih ettiği şey bağlama göre değişiyor. Kimi zaman insani değerlere, kimi zaman genel ahlak kurallarına, kimi zaman insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi modern kavramlara, kimi zaman cumhuriyet, demokrasi gibi yeni siyasal kavramlara bir atıf vardır. Bunlardan hangisidir, hepsi midir; yoksa modern değer ve fikirlerin tamamını koruyan sihirli bir örtü müdür, belirsizdir.

BATI’NIN SÖZLÜK TEKELİ

Eğer kelimenin kök manasından yola çıkarsak tüm varlık evreninde “değişmez ve bir olan” değerlere bir atıftan bahsetmemiz gerekirdi. Evrensel kelimesi “bütünlük, tamlık, birlik” gibi anlamları haizken, evrensel değerlerin ifade ettiği muhtevanın göreceli oluşu sorgulamaya değer bir durum. Eğitim müfredatımızda “İnsanın doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlüklerin belli kriterlere bağlı olarak yaşamasını, garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal değer yargıları” şeklinde izah ediliyor. Tarifinde bile değerler listesinin birbirinden farklı istikametleri işaret ettiği çok rahat görülebilir. Beşeri, âlem şümul, dünya ölçeğinde, genel geçer vb. sıfatlarla rahatça ifade edebileceğimiz bir boşluğu dolduruyor tabir aslında. Öyleyse, mevcut anlaşılır kavramlar varken neden böylesi iddialı bir kavramın kullanıldığı ve öğretildiği üzerine ciddi olarak düşünmemiz gerekir.

Batı hegemonyası beş asırdır dünyaya yön vermeye çalıştı ve bu zaman içerisinde, uygun gördüğü birtakım modern değerleri evrensellikle mühürleyerek sual olunmaz bir fermana dönüştürmeyi başardı. Müşterek, yani istişare ederek üzerinde fikir birliği oluşması gereken bir değerler bütünü, kabul etmediğinizde modern dünyadan tart edileceğiniz bir mekanizmaya evrilmiş vaziyette. Evrensellik, dünya tarihinin belirli bir döneminde, belirli bir coğrafyasında ortaya çıkan seküler bir bakış açısıyla dünyayı okuma, düşünme ve bir yol çizme hamlesini; insanlığın şaşmaz rehberi yapmak ve bu zorakiliği meşrulaştırmak için yaygınlaştırılmış bir etiket. Bu listeye sıkıştırılan kimi değerler bırakın evreni, hemen yanı başınızdaki komşunuzla bile paylaşamayacağınız bir değer olabilir.

DİNİ DIŞLAYAN TASARIM

Kökeni, “laiklik ilkesinin hukuk ve toplum hayatında yerleşmesinde de rol oynayan ve tabii hukuk dönemi olarak adlandırılan İlk Çağ”a yani pagan Yunan’a dayandırılan evrensel değerleri “Vatandaşlık, Demokrasi ve İnsan Hakları” derslerinde çocuklarımıza nasıl öğrettiğimize daha yakından bakalım.

“Evrensel değerlerin temelinde, dünyaya gelen her insanın yaşamına saygı duyulmasının gerekliliği ve bu temel üzerine hayatın şekillendirilmesi yatmaktadır. Bu şekillendirme, ırk ayrımı yapmamakla, din ve vicdan özgürlüğünü sağlamakla, farklı kültürlere saygıyla, ilk olarak 18. yüzyılda Avrupa’da kapsamlı olarak dile getirilen hak, adalet, eşitlik ve özgürlük kavramları ile destek bularak gerçekleşecektir. Ayrıca demokrasinin tam olarak benimsenerek uygulanmasıyla, din ve vicdan hürriyetinin toplumun her kesimine yayılıp düşünce özgürlüğünün sağlanmasıyla, insan haklarının etkin bir şekilde hayata geçirilmesiyle evrensel değerler daha da güç kazanacaktır. Tüm bunlar gerçekleştirildiğinde, herhangi bir ülkenin vatandaşı olmanın ötesinde dünya vatandaşı olma olgunluğuna erişilecektir.”

Yapılan sınıflamada dini ve milli değerler, evrensel değerlerin altındadır. Milli değerlerin göreceliği, yaşanılan coğrafya ve yöresel kültürden gelen sınırlılığı gayet anlaşılır fakat evrensel değerler başlığı altında hiçbir değer yoktur ki, dinin konusu olmamış ve cevaplanmamış olsun. Bu tür bir sınıflama dini, modern değerlere göre insanların zihninde daha aşağı ve eksik bir seviyeye çekmiş oluyor.

Şu bir gerçek ki; çağdaş dünya “vahyi ve yaratıcıyı” hayattan çıkarmak üzere tasarlanmıştır. Hümanizmi bir din gibi konumlandırmış ve hayatı bu dünyaya hapsetmiştir. Evrensel değerler manzumesi, bu yeni dinin “On Emir”i veya “Yeni Ahit”i işlevi görmektedir. Kabaca, eğer üzerinde mutabık olursak dünyada hiçbir soruna yer olmayacak ve sonsuza dek sürecek bir yeryüzü cennetinde yaşayacağız.

MÜŞTEREK DEĞERLER MESELESİ

Beşeriyetin müşterek değerlerinin ne olması gerektiği, başka kültür ve medeniyetlerle hemfikir olup olmamak meseleleri farklı bir tartışma konusu. Batılı modern değerlerin bir yansımasından ibaret olan evrensel değerlerin, yer yer ilahi vahiyle uyuşması da mümkündür. Bu değerlerin büyük kısmının ilahi vahiyden keyfe keder devşirildiği ortadadır. Asıl tehlike, evrensel sıfatına layık olabilecek tek kaynak olan Vahyin rehberliğinin yok sayılıp insanlığın istikametinin, beşerin kıt aklına ve fevriliğine bırakılıyor olması. Ancak evreni ve tüm varlığı bir bütün olarak eksiksiz gören ve bilen bir varlık için her şeyin en doğrusunu söyleyebilmek mümkün olmalıdır, öyle değil mi?

Asım Cüneyd Köksal’ın sarih ifadesiyle, “belirli bir dönemin insanlığı, kendileri açısından evrensel saydıkları birtakım iyi-kötü kavrayışları üzerinde uzlaşmış olsalar bile, bu kavrayışın mutlak, yani Allah nezdindeki iyi-kötüyü temsil ettiğine dair hiçbir güvencemiz yoktur. Temsil ettiği zannedildiği zaman ise çeşitli tahakküm ve zulümlerin kapısını açar.” Romantik bir ilişki kurduğumuz evrensel kelimesini hor kullanmaya bir son verip hakikati üzerinde düşünmeye başlamak için hâlâ geç değil.


#Batı
#evrensel
#laiklik
#İlk Çağ
#Yunan
#Asım Cüneyd Köksal
2 yıl önce