|

İsrail, Suriye’de ne amaçlıyor?

Suriye’de iç savaş başladığından beri bölgedeki diğer aktörlerden farklı olarak arka planda kalan ama Suriye’deki denkleme daha fazla etki etmek isteyen ülkelerin başında İsrail gelmektedir.

00:00 - 4/11/2021 Perşembe
Güncelleme: 02:24 - 4/11/2021 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
DR. ELNUR İSMAYIL
BİLGESAM BAŞKANI , AKADEMİSYEN, DIŞ POLİTİKA VE GÜVENLİK ARAŞTIRMACISI

Suriye’de iç savaş başladığından beri bölgedeki diğer aktörlerden farklı olarak arka planda kalan ama Suriye’deki denkleme daha fazla etki etmek isteyen ülkelerin başında İsrail gelmektedir. İsrail aynı zamanda Arap Baharı projesinin mimarlarından biri olarak da görülmektedir. 1948’den itibaren özellikle Golan Tepeleri sorunundan dolayı Suriye ile savaş halinde olan İsrail’de hükumet değişikliği sonrasında Tel-Aviv yönetimi, ekim sonu gibi Suriye’deki hedeflere yönelik füze saldırıları gerçekleştirdi. Öncesinde ise Şam yönetimi, Golan Tepeleri bölgesinden sorumlu Bakanlar Kurulu üyesi Mithat Salih’in öldürülmesinden Tel-Aviv yönetimini sorumlu tutmuştu.

TEİ-AVİV NEYİN PEŞİNDE?

Bugün İsrail’in Suriye’deki amaçları nedir sorusunun cevaplandırılması pek de kolay değildir. Fakat genel olarak İsrail’in bölgedeki dış politika stratejileri değerlendirildiğinde, Suriye’deki amaçlarına dair bir takım değerlendirmelerde bulunabiliriz. Öncelikle; Suriye’nin İsrail için askeri ve stratejik bir tehdit olmaktan çıkarılması, Suriye’deki İran ve Hizbullah varlığının yok edilmesi, ülkenin etnik ve mezhepsel olarak parçalanması ve Akdeniz’e çıkışı olan ayrılıkçı bir Kürt devletinin kurulması.

Suriye rejimi gerçek anlamda İsrail için bir tehdit oluşturacak güce sahip değildir. Suriye’nin etnik ve mezhepsel parçalanması kapsamında toprak bütünlüğü konusu ise tartışmalıdır. Bununla birlikte Türkiye için önemli bir güvenlik sorunu oluşturan PYD/YPG terör örgütlerinin, Suriye’de bir devlet oluşturabileceği tehlikesi ortadan kalkmamıştır. Yine de geriye dönük Suriye’de yaşananları hatırladığımızda terör örgütü YPG’nin İsrail tarafından desteklenmesi bir öncelik değil, gerektiğinde kolay vazgeçebileceği bir gruptur. Türkiye’nin, Zeytin Dalı Operasyonu ile terör örgütü YPG’yi Afrin’den çıkardığı sırada, İran yanlısı grupların İsrail sınırından kuzeye doğru YPG’ye destek için gitmesi İsrail’in işine gelmekteydi.

Esed rejimini koruyan İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki varlığını bahane eden İsrail, Suriye topraklarını füzelerle ve güdümlü bombalı saldırılarıyla hedef almaya devam etmektedir. İsrail, hiçbir zaman Esed rejimini direk olarak hedef aldığını söylememekte, amacının Suriye’de konuşlanan ve Golan tepeleri etrafında yapılanmış İran destekli güçlerin imhası olduğunu vurgulamaktadır.

RUSYA’NIN KONUMU

Rusya ve İran, bugün Suriye’deki rejimi destekleyen iki ülke olsa da, Suriye’deki çıkarları farklılık göstermektedir. Bu da İsrail’in işine gelmektedir. Netanyahu’nun başbakanlığı döneminde Moskova-Tel-Aviv ilişkileri çok iyi geliştiğinden Rusya, İsrail’in Şam ve etrafındaki İran güçlerine saldırmalarına sert karşılık vermiyordu. İsrail’in, operasyonlardan önce Rus yetkilileri bilgilendirdiği ifade edilmekteydi. Saldırılar sırasında Rusya’nın, Esed rejimini korumak için Suriye’ye gönderdiği hava savunma sistemlerini aktif hale getirmemesi de Kremlin’in İsrail’in saldırılarından rahatsız olmadığını gösteriyor.

İsrail başbakanı Naftali Bennett geçtiğimiz haftalarda Putin’le görüşmek için Rusya’ya gitti. Öncesinde de İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Moskova’da Rus mevkidaşı Lavrov’la görüşmüştü. İsrail için Rusya ile iyi ilişkiler kurmak ne kadar önemliyse, Rusya için de Ortadoğu’da İsrail ile ilişkilerini geliştirmesi önemli. Lavrov’un, Yair Lapid’in Moskova ziyareti sırasında, Suriye krizine ilişkin ABD-İsrail-Rusya üçlü görüşmesi için ABD’yi ikna etmesi önerisi de, Rusya’nın İsrail ile bölgesel konularda iyi ilişkilerin önemini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, Suriye konusunda taraflar karşılıklı olarak “kırmızı çizgilere saygı”yı korumaktadırlar. Suriye’ye dair iki ülkenin de ortak kaygısının İran’ın güçlenmesi olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Putin’in İsrailli yetkililerle görüşmesinde, Tel-Aviv’in güvenlik endişelerini anladığını ifade etmesi de, kendi çıkarları tehlikeye girmediği sürece İsrail’in Suriye’deki saldırgan stratejilerine engel olmayacağını göstermektedir.

Rusya, Tahran-Tel-Aviv arasındaki rekabeti kendi lehine kullanmaktadır. Bennett’in Rusya ziyareti öncesinde, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Hüseyin Bakıri’nin Rusya’yı ziyareti ve iki ülke arasındaki askeri ilişkileri geliştirmenin önemine yapılan vurgu da, İsrail Başbakanının ziyaretini önemli kılmaktaydı.

KIRMIZI ÇİZGİLERİ KORUMAK

Suriye, İsrail kurulduğundan beri tüm Arap-İsrail savaşlarının taraflarından biridir. Fakat, tarihi arka planda iki ülke arasındaki mevcut sorunlar bugün İsrail’in Suriye’deki amaçlarıyla tam benzerlik göstermemektedir. İsrail, Suriye’de izlediği dış politikayla fazla dikkat çekmeden kendi güvenliğini koruyabilme adına stratejiler üretmektedir. İran ve uzantılarının güçlenmesini engellemek ise İsrail için önceliklidir. Suriye’de İsrail’in sürdürdüğü vekalet savaşlarını da bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir. Bu amaçla Tel-Aviv, Rusya’nın Suriye’deki kırmızı çizgilerini geçmeden Suriye’deki İran hedeflerine saldırmaya devam edecektir. Tabii, İsrail’deki tüm iktidarlar “İran kartını ve tehlikesini” gündemde tutarak, toplumdan da destek almaya çalışıyor.

Fakat unutmamak gerekir ki; Tel-Aviv için öncelikli olmasa da, bu stratejiler içinde terörist PYD/YPG yapılanmasının desteklenmesi Türkiye’nin güvenliğine bir tehdittir. Bu nedenle Türkiye, İsrail’i Suriye’de böyle bir politika izlemekten vazgeçirmelidir.

#​İsrail
#Suriye
#Tel-Aviv
#PYD/YPG
2 yıl önce