|

Modern dünyada insana bakış

İnsan hala Batı'nın iktisadi insan modeline uyarlanmış bir şekilde “kaynak” olarak görülmektedir. İnsanın bir kaynak olarak algılanması ise medeniyetimizin insan anlayışına zıt bir düşüncedir.

Yeni Şafak
04:00 - 29/12/2016 Perşembe
Güncelleme: 13:57 - 29/12/2016 Perşembe
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Temel Hazıroğlu - Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı


Modernite, kendinden önce mevcut bulunan tüm ontolojik ve epistemolojik anlayışları değiştirmekte, bunun neticesinde de bilim anlayışından siyasete, ekonomiden topluma birçok alanda medeniyetleri kadim geleneklerden koparmakta ve uzaklaştırmaktadır. Modernizmin etkisiyle Hıristiyanlık anlayışı ölümden sonraki cennet hayalini dünyada kurmaya çalışmış, modernite ise bu uğurda insanları bir tür ateizme (inançsızlığa) yöneltmiştir.



Bugün de bu anlayışlar söz konusu hedefini hızla gelişen iletişim teknolojileri ve kapitalizm zihniyeti ile gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bilginin kaynağı olarak sadece insanı gören bu zihniyet hiçbir değer tanımadan sadece ve sadece insan aklını kullanarak kutsamaktadır. Fakat insana dünyada cenneti vaat eden bu zihniyet zaman içerisinde insanın bizatihi kendisini de esir alan bir yapıya bürünmektedir. Bugün dünyanın her coğrafyasında hızla artan cinnet vakaları, intiharlar bu durumun en açık sonuçlarındandır. Dünya genelinde daha fazla dile getirilmeye başlanan post modern söylemler modernitenin bu sorunlarına çözüm olmaya çalışmakta, fakat kapitalizmin ve medyanın gösterişli dünyasının içinde bu çabalar pek etkili olamamaktadır.



BİREYSEL MENFAAT ÖNE ÇIKARTILIYOR


Geleneksel iktisat modern dünyanın inşası sürecinde insan tanımını “Homo Economicus" üzerinden yapmıştır. Homo Economicus maddi tatmin için maksimum faydayı hedefleyen iktisadi bir insan tiplemesidir. Bu insan tiplemesinin aksiyomları olan tam bilgiye sahip olma, seçici olma, doyumsuz olma, tercihlerinde tutarlı olma, bencil olma ve rasyonel olma, modern dünyanın insanını tamamen bireysel menfaatine yönelik hedefleri olan bir fert olarak tasavvur etmektedir. Bu anlayışa göre bireyler sadece kendi menfaatlerini maksimize etme hedefi ile yaşamaktadırlar.



Modern dünyada insan bir yanıyla doğasından koparılıp nesneleştirilmekte, diğer yanıyla bizzat kendisi bu nesneleştirmenin etkisiyle sadece kendini merkeze almakta ve dünyayı kendi mülkü gibi görüp ona göre bir hayat tasavvur etmekte ve bunun için savaşmaktadır. Bu tutum da son derece yaygınlık kazanmakta ve tüm insanlığı tehdit eder hale gelmektedir. Böylece modernizm ve geleneksel iktisat anlayışı insanı ve toplumu sadece kendi menfaatine yöneltmekte, bencilleştirerek ifsat edip insanlıktan ve insani hasletlerden uzaklaştırmakta ve geleceği karartmaktadır.


Modernitenin ve geleneksel iktisadın insanı ve toplumu ifsat etmesinin bir örneği bu yazı üzerinde duracağımız, geleneksel iktisadın bir izdüşümü olan iş dünyasındaki “insan kaynakları" kavramsallaştırması olacaktır.



'İNSAN KAYNAKLARI'NI TANIMLAMAK


Temelde ülkelerin savunma sanayii ve iş dünyasının daha hızlı üretim yapması amacıyla geliştirilen iletişim teknolojileri sayesinde hayat da değişime uğramaktadır. İnsanların alışkanlıkları, toplumların tepkileri, şirketlerin organizasyonel yapıları, ulus aşırı şirketlerin yönetimi, hatta insan ilişkileri özellikle 20. yüzyılla birlikte baştan sona dönüşmektedir. Hayatın bütünü sadece ana hatlarıyla değil tüm ayrıntılarıyla değişmektedir. Kapitalizm ve iletişim teknolojilerinin yeni yeni neşv ü nema bulduğu coğrafyalarda bu değişim daha net bir şekilde hissedilmektedir.



Kapitalizmin ilk evresi diyebileceğimiz vahşi kapitalizm döneminde yönetici, kadim bilgelikten kopmuş bir biçimde çalışanını insan olarak görmeyen, tabiri caizse köle olarak gören bir vaziyette idi. Fakat zaman içerisinde vahşi kapitalizmden uzaklaşılması, refahın artması, liberal düşüncelerin daha da yaygınlaşması neticesinde, uzaktan yöneten, hiyerarşik sistemin tepesine yerleştirilmiş hükmeden yöneticilerin yerini, çalışanları ile ekip oluşturabilen, hiyerarşinin zincirlerini esnetmiş (zaman zaman da kırmış), hükmetmek yerine yol gösteren yöneticiler aldı. Nasıl ki, ebeveynlerdeki rol değişimi insanların beklentileri doğrultusunda gerçekleşti ise, yöneticilerin rol değişimi de çalışanların beklentileri doğrultusunda şekillendi.



Çalışanların ve şartların tetiklediği bu fitil, yöneticileri etkilediği gibi organizasyonel değişimi de kaçınılmaz kıldı. Bu organizasyonel değişimin kalbinde yatan yapı ise işinin temeline insanı oturtmuş olan eski adıyla “Personel Yönetimi" yeni ismiyle ise “İnsan Kaynakları" birimi oldu.



“Personel yönetimi" olarak adlandırılan bu birimin günümüzde “İnsan Kaynakları" ismini almış olması bile tek başına bakış açısındaki ve yaklaşımdaki değişimi gözler önüne sermektedir. Personel kelimesinin yerini alan “insan" kavramı çalışanların artık yalnızca verilen işi istendiği gibi yerine getiren bir işçi olmadığının, aksine kendi fikirleri, tarzı, kendi hayatı olan varlıklar olduğunun kabulünü göstermektedir. Çalışana yaklaşımın kırılması ve değiştirilmesi personel sözcüğünün yerine insan ibaresinin konulması bir açıdan ileri bir adımdır. Birey, dünyevi bir yapının hizmetkârı olmaktan da bir kuruluşa mahkûm olmaktan da nispeten sıyrılmakta ve hak ettiği şekilde, varlıkların en şereflisi olarak yaratılmış olan “insan" ifadesini tekrar kazanmaktadır.



MEDENİYETİMİZE ZIT BİR DÜŞÜNCE


Son yıllarda personel yönetimi kavramından İnsan Kaynakları kavramına geçişle birlikte insan tekrar kendine gelmiş ve insanın değerini bulma noktasında mesafe alınmıştır. Ancak daha önceki yazılarımızda “insan kaynakları" kavramına yaptığımız eleştiriler göz önünde tutulursa, görülecektir ki hala alınacak çok mesafe vardır. Çünkü insan hala Batı'nın iktisadi insan modeline uyarlanmış bir şekilde “kaynak" olarak görülmektedir. İnsanın bir kaynak olarak algılanması ise medeniyetimizin insan anlayışına zıt bir düşüncedir.



Hakikat ve geleneğin ışığında bugün insanı yeniden ele almanın zamanı gelmiştir. Bu noktada doğuştan kazandığı “eşref-i mahlukat" olma halini sürdüren insan, hayattaki yolculuğunda yeni bir evreye gelmiş ve “insan değerdir, değerlidir" üzerine bina edilmiş “İnsan Değerleri" kavramının önü açılmıştır.


#Modernite
#Kapitalizm
7 yıl önce