|

Soçi notları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya ve Esed rejim güçlerinin İdlib bölgesindeki saldırıları sonrasında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kırım’daki Duma seçimlerini tanımadığını beyan etmesi Moskova-Ankara ilişkilerinde bir kriz olarak yorumlanmıştı. ..

00:00 - 1/10/2021 Cuma
Güncelleme: 10:56 - 2/10/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Soçi notları
Soçi notları
DR. ELNUR İSMAYIL/BİLGESAM BAŞKANI-AKADEMİSYEN, DIŞ POLİTİKA VE GÜVENLİK ARAŞTIRMACISI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya ve Esed rejim güçlerinin İdlib bölgesindeki saldırıları sonrasında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kırım’daki Duma seçimlerini tanımadığını beyan etmesi Moskova-Ankara ilişkilerinde bir kriz olarak yorumlanmıştı. Rusya tarafından Türkiye aleyhine yapılan açıklamalar da bu krizin İdlib’te patlak verebileceğini gündeme getirmişti. Fakat, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ziyareti öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ilgili olumlu açıklamalar yaparak, Suriye ve Irak’ta ABD varlığının olmaması gerektiği görüşünü paylaşmıştı.

  • İki ülke liderinin 2015 yılındaki uçak krizinden sonraki görüşmelerini dikkatle izlersek, basına yapılan açıklamaların hep olumlu mesajlar verdiğini görürüz. Bu son, görüşme sonrasında da olumsuz bir açıklama yapılması beklenmiyordu.

Görüşmede Kırım’la ilgili herhangi bir açıklama yapılmamış olması, Moskova-Ankara arasında uzlaşılmayacak bir konunun gündeme getirilmemesi şeklinde okunabilir. Öncesinde Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov’un, Ukrayna’nın ayrılıkçı Donbas’a saldırdığında Türk Savunma Sanayii ürünlerini kullanmasından duyulan hoşnutsuzluğunu ifade etmiş olması da görüşme öncesi Türkiye’ye verilmiş bir mesaj olarak yorumlanabilir.

TÜRK AKIMI, S-400 VE TİCARİ İLİŞKİLER

Görüşmede iki ülke arasındaki stratejik alanlarda işbirliğinin önemine değinilmesi de iki liderin ülkelerinde iktidarda kaldığı sürece bu alanlarda herhangi bir geri adım atılmayacağını göstermektedir.

  • Türk Akımı Projesi’ne değinen Putin, Avrupa’da son dönemlerde artan doğal gaz fiyatlarının vermiş olduğu sıkıntının, Türkiye’ye yansımadığını ifade etti. Ayrıca, Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin önemine dair verilmiş mesaj da iki ülkenin güven ilişkilerinin önemli mihenk taşlarından biridir.

S-400 konusu ile ilgili olarak net bir yorum yapılmasa da Türkiye’nin, ABD’nin baskılarına rağmen, Biden yönetimine bir cevap niteliğinde S-400’lerin ikinci partisinin alınması konusunda varılan muhtemel bir ön anlaşmanın yıl sonuna kadar açıklanması beklenilebilir. Bununla birlikte Türkiye’nin Rusya’dan beklediği teknoloji transferi ile ilgili çalışmalar konusunda ise Rusya’nın şimdilik çekimser olduğu da bilinmektedir.

  • İki ülke arasındaki ticari ilişkiler konusunda açıklama yapan Putin’in ikili ticaret bilançosuna vurgu yapması da önemlidir. Türkiye’nin özellikle inşaat sektöründe Rusya ekonomisinde bir ağırlığı olduğunu biliyoruz. Fakat Rusya, Batı’nın ekonomik yaptırımlarının devam ettiği bir zamanda, Türkiye’nin Bilişim Teknolojileri (IT) alanında Rusya’ya yatırım yapmasını istediği ve bu konuda Türk işadamlarını davet ettiği farklı dönemlerde yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır.

SURİYE MESELESİ

Suriye konusunda ise genel yorumlar dışında bir açıklama yapılmamış olması da, bölgenin güvenliği ile ilgili olumlu düşünmemize bir neden olmadığını ortaya koymaktadır. Bölgesel işbirliği konularında Rusya-Türkiye ortak çalışmalarının olumlu sonuçlar doğurduğu, Karabağ sorunu ve Libya haricinde, Suriye’de durumun istikrardan ziyade geçici olarak dondurulmuş bir soruna dönüştüğünü söyleyebiliriz. Suriye’deki sorunla ilişkili olarak, Rusya ve Türkiye ilişkileri zaman zaman değişiklik gösterdiği gibi, Rusya’nın Esed yanında yer alarak rejim güçlerinin daha çok alanı kontrol edebileceği bir stratejiyi de Kremlin adım adım uygulamaya devam etmektedir.

  • Soçi’deki görüşmeden İdlib’teki güvenlik sorunlarıyla ilgili bir açıklama beklenmesine rağmen, Suriye konusunda sadece ikili işbirliğine değinmekle yetinilmesi, Rusya’nın görüşme öncesindeki İdlib planlarının değişmediğini göstermektedir. Rejim askerleri ve İran yanlısı milislerin İdlib’e bir saldırı yapacağı haberleri ile Rusya’nın son haftalarda Suriye’deki askeri üslerini bombardıman uçaklarıyla ve nükleer denizaltılarıyla güçlendirmesi de bunun sadece söylenti olmadığını göstermektedir. Rusya’nın, Soçi görüşmesinde, İdlib’de kendi güvenliğine tehdit oluşturan terörist gruplarla mücadele adı altında planlarını gerçekleştireceği mesajı verdiğini düşünebiliriz. Aynı zamanda, Rusya için en ideal olanı, Ankara ve Şam arasında arabuluculuk yaparak istikrarsızlığı az da olsa azaltabilmektir. Bu konuda, Putin’in yeniden bir görüş beyan ettiği de tahmin edilebilir.

Tabii, Ankara için öncelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti öncesinde beyan ettiği gibi, Türkiye’nin bölgeden yeni bir mülteci dalgasını kaldıramayacağı hususu. Fakat, insan haklarına önem vermeyen Rusya veya Esed için bunun bir önemi yok. Dahası Türkiye’yi bu konuda daha zayıf düşürebilmek için bölgedeki sivillere yönelik saldırılara da ağırlık vermekteler.

  • Suriye ile ilgili olarak Türkiye için en önemli konu kesinlikle bölgede bulunan terörist YPG/PYD yapılanmasının etkisizleştirilmesidir. Fakat PYD/YPG yönetimine Türkiye sınırında bir özerklik sözü verilmesine dair söylentiler; ABD’nin YPG’li teröristlere açıktan destek vermesi, bunun Ankara-Washington ilişkilerine olumsuz yansıması ve Rus yetkililerin de zaman zaman YPG’li teröristler ile görüşmeleri Türkiye’nin bu konuda daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Putin-Erdoğan görüşmesinde, Rusya’nın “bölgeyi terörist” saldırılarından kurtarmak adı altında hücum yapacağı Idlib’deki M4 yolunun güneyinden Türk askerlerinin çekilmesi karşılığında, Moskova’nın YPG’li teröristleri Türkiye’ye tehdit oluşturmaktan vazgeçirmesi konusunda bir anlaşma sağlanmış olabileceği düşünülebilir. Her ne olursa olsun, Türkiye’nin Suriye ile ilgili çıkarları konusunda Rusya’nın da pek güvenilir bir aktör olmadığı gerçeği de her daim akılda tutulması gereken bir konudur.
#Soçi
#PYD
#YPG
#Türkiye
#Moskova
#Recep Tayyip Erdoğan
#Birleşmiş Milletler
3 yıl önce