|

Terör örgütü Amini protestolarını gasp ediyor

İran’da Mahsa Amini’nin 16 Eylül’de şüpheli ölümü ülkede büyük bir infiale yol açarken ortaya çıkan protestolar iki aya yakın bir süredir devam ediyor. Özellikle Amini’nin Kürt kökenli olması, protestoların ilk günlerinde İran’daki Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde Tahran’ın baskıcı rejimine karşı seslerin yükseldiği yer olarak dikkat çekti.

04:00 - 10/11/2022 Perşembe
Güncelleme: 03:47 - 10/11/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Dr. Emine Çelik
Uluslararası Güvenlik Uzmanı

İran’da Mahsa Amini’nin 16 Eylül’de şüpheli ölümü ülkede büyük bir infiale yol açarken ortaya çıkan protestolar iki aya yakın bir süredir devam ediyor. Protestolar, İran’da baskıcı Molla rejiminin katkı sunduğu ve ülkedeki bir dizi iç dinamiklerle ortaya çıkmış gözükse bile sürecin farklı parametrelerle şekillendiği/şekillendirildiğini söylemek mümkün. Özellikle Amini’nin Kürt kökenli olması, protestoların ilk günlerinde İran’daki Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde Tahran’ın baskıcı rejimine karşı seslerin yükseldiği yer olarak dikkat çekti. Tahran yönetiminin Kürt nüfusa yönelik ayrımcı tavrı, başörtüsü zorunluluğu ve ahlak polisinin uygulamalarına karşı protestoculara güvenlik güçlerinin orantısız güç kullandığına dair iddiaların kuvvetlenmesi, protestoları ülke dışına da yaydı. Öyle ki İngiltere, ABD, Japonya, Almanya, Hollanda gibi birçok Batılı ülkede Amini’nin ölümü toplumsal bir karşılık buldu ve akabinde de geniş çaplı İran karşıtı protestolar düzenlenmeye başlandı. Sivillerin İran karşıtlığının yanı sıra BM, AB gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar ve üst düzey birçok diplomat, İran’daki baskıcı Molla rejimini kınayan mesajlarla protestolara destek verdi.

JİNEOLOJİ

Amini’nin Kürt kökenli olması, terör örgütü PKK’nın İran yapılanması PJAK başta olmak üzere örgüt ve uzantılarının sıklıkla kullanmış oldukları “Kürtlerin savunucusu” rolünü pekiştirmeleri için uygun zemini hazırladı. Halihazırda on yıllardır İran’da Kürtlere yönelik baskıcı ve ayrımcı bir tutumun olduğuna yönelik söylemler Amini’nin öldürülmesiyle birlikte ülkenin zorunlu başörtüsü yasasına ve ahlak polisine karşı muhalefetin ortak bir tavır alması, İran’da ve uluslararası kamuoyunda terör örgütü PJAK’ın istifade edeceği önemli bir argüman haline dönüştü. Bu bağlamda da PJAK’ın 2000’li yıllar sonrasında sıklıkla kullanmış olduğu “Kürt özgür kadın” vurgusu ön plana çıktı.

PKK’nın ideolojik alt yapısı ve son düzlükte stratejik akışı incelendiğinde kadınların 2000’li yıllardan itibaren ön plana çıkarıldığını söylemek mümkün. Özellikle, terörist başı Öcalan’ın feminizm ile ilgili çalışmalarını Murray Bookchin çalışmalarından etkilenerek ortaya çıkardığı “jineoloji” kavramı bu bağlamda değerlendirilmekte. Terörist elebaşı Öcalan’ın “Kürt feminizm” olarak isimlendirdiği jineolojinin etimolojik incelemesinde: jinin “kadın” ve jiyaninin “hayat” kökünden türetildiği anlaşılmakta. Öcalan ve PKK üst düzey yöneticilerinin 2009 yılında örgüt içerisinde yaygınlaştırmaya başladıkları jineoloji, 2012 yılında örgütün temel ideolojik yaklaşımı olarak benimsenerek, alternatif yaşam, toplum ve kadın sac ayaklarının üzerine inşa edildiği görülüyor. Gelinen bu noktada ise kadını merkeze alan terör örgütü PKK’nın uluslararası stratejisinde yeni bir kırılma noktasının oluştuğu söylenebilir. Nitekim, terör örgütü DEAŞ ile savaşan “Kürt kadın savaşçı” profili örgütün uluslararası alanda kendisini meşrulaştırma çabalarının temel taşı haline dönüştü. Uluslararası kurum ve kuruluşlar ve devletler tarafından terör örgütü listesinde yer alan PKK’nın YPG ve dolayısıyla YPJ ile olan organik bağının örgüt tarafından da sıklıkla dile getirilmesine rağmen özgür Kürt kadın savaşçısı; görsel, yazılı ve sosyal medyada Centcom komutanlarının ve diplomatların “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla, tıpkı PKK’nın örgüt içerisindeki kadınları Ishtar Tanrıçası perspektifinde olduğu gibi kutsadığı görülmekte.

PJAK SAHNEDE

Bilindiği üzere Tahran yönetimine karşı ülke içinde ve uluslararası protestoların birçoğunda “Jin, Jiyan, Azadi” sloganı sıklıkla kullanılıyor. Sloganın terör örgütü PKK ve uzantıları ile özdeşleşmesi ise PJAK’ın protestolarda etkili bir aktör olarak konumlanmasını sağlıyor. Ayrıca, PJAK eş başkanı Siyamend Mouini protestoların yalnızca İran değil, tüm bölgeyi etkileyecek bir rönesansın başlangıcını oluşturacağını, “Jin, Jîyan, Azadî” sloganının sadece feminist bir hareketin değil, aynı zamanda bir özgürlük hareketinin de sloganı haline geldiğini, PJAK olarak başta İran olmak üzere bütün Kürt halkının birlikte hareket ederek devrimin İran’dan başlatılabileceğini ve PJAK olarak Amini’nin intikamının alınacağına yönelik söylemleri örgütün ilerleyen dönemlerde bölgede üstleneceği rollerin de ayak izleri.

Halihazırda da uluslararası İran karşıtlığında gerçekleştirilen protestolarda terör örgütü PKK’nın Avrupa yapılanmalarının da aktif olarak yer aldığı görülüyor. Ekim sonunda Stockholm’deki protestolarda PJAK üyelerinin İran’daki devrimin kadınlarla gerçekleşeceğine dair konuşmalarının yanı sıra göstericilerin birçoğunun elindeki PKK terör örgütüne ait semboller dikkat çekiydi. Gelinen noktada PKK ve uzantıları uluslararası kamuoyuna tıpkı Suriye’de terör örgütü DEAŞ’a karşı sözde mücadelesinde olduğu gibi İran’da da Kürtlerin ve özellikle Kürt kadınların haklarının tek savunusu olduklarını empoze etmeye çalışıyor. Sonuç olarak PKK/PJAK’ın jineoloji ideolojinden beslenerek bölgede kendisini aktör olarak konumlandırdığını ve terör örgütü görünümünden sıyrılarak uluslararası meşruiyet sağlamaya çalıştığını söylemek mümkün.

#PJAK
#PKK
#İran
#Mahsa Amini
2 yıl önce