|

"İngiliz siyasetini kim belirliyordu?"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Zekeriya Kurşun köşesinde "Basra Körfezi’nde tetkik, süreklilik ve takip" başlıklı yazısını kaleme aldı. Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Serdar Tuncer de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
10:09 - 21/12/2017 Perşembe
Güncelleme: 10:19 - 21/12/2017 Perşembe
Yeni Şafak
​Zekeriya Kurşun, Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Serdar Tuncer
​Zekeriya Kurşun, Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Serdar Tuncer

Zekeriya Kurşun, Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Serdar Tuncer'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Zekeriya Kurşun: Basra Körfezi’nde tetkik, süreklilik ve takip

Bir süredir dünya gündemi yön değiştirdi. İran, Kuzey Kore ve nihayet Kudüs’te karar kıldı. Trump’ın tek taraflı olarak aldığı kararın aleyhinde BM’de yapılan oylamayı ABD’nin veto etmesi Kudüs gündemini bir kere daha uzatmış oldu. Bu süreç elbette başta Türkiye ve diğer İslam âlemince takip edilecek ve İstanbul’da alınan karar gerçekleşene, yani Doğu Kudüs, Filistin’in başkenti oluncaya kadar devam edecektir. Bu sürecin yegane stratejisi iyi hazırlanmak ve heyecanı hiç kaybetmeden sürekliliği sağlamak olmalıdır. Nitekim Madrid, Oslo görüşmelerinde süreklilik sağlanabilseydi belki durum bugünden daha iyi olabilirdi.

Aslında Kudüs sorunu dahil son altı aydır Ortadoğu’da yaşanan temel problemin Basra Körfezi’nde başladığını neredeyse unuttuk. Katar’ın ablukası ile başlatılan bu kavganın ve Türkiye’nin aldığı yapıcı pozisyonu ve ayrıldıktan tam yüz yıl sonra Katar’da kurduğu ve gelecekte bölge güvenliğinin teminatı olacak askeri üssü unuttuk. 

Kemal Öztürk: Türkiye’nin Kudüs stratejisinde kritik nokta

Büyük bir heyecanla hepimizin takip ettiği bir süreç oldu. Kudüs krizi, Türkiye’nin son derece başarılı diplomasi hamleleriyle bugün yeni bir aşama giriyor. BM Genel Kurulu’nda, ABD’ye karşı kaç ülkenin Kudüs’ün yanında yer alacağını göreceğiz. Lakin asıl kritik nokta bu karardan sonra gelecek.

Türkiye’nin Kudüs stratejisinin tüm adımlarını gözden geçirelim önce.1. İİT’de oy birliği ile karar çıkartmak ABD Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ettiği gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan telefona sarıldı ve diplomasi trafiğini başlattı. Rusya’dan, Fransa’da, Almanya’da Endonezya’ya kadar dünyanın önde gelen ülke liderleriyle görüştü.

Merve Şebnem Oruç: Birleşik Arap Emirlikleri’nin karanlıkta kalan gerçek yüzü

Körfez ülkelerinin politikalarından bahsederken eski alışkanlıklardan yola çıkarak büyük küçük hepsini beraber anılıyor ve diğerlerinin Suudi Arabistan’ın etkisi altında olduğu varsayılıyor. Oysa son yıllarda daha açık görünüyor ki, bu, yanlış bir yaklaşım. Katar ve Kuveyt gibi emirlikler bölge politikalarında Suudi Arabistan’dan ayrışırken, tüm Körfez’i ortak paranteze alma kolaycılığı, gölgede kalıp karanlık işler yapmayı seven Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de ekmeğine yağ sürüyor.

Ama BAE son 10 yıldaki politikalarıyla özel olarak konuşulmayı hak ediyor. Türkiye’den bakınca, Suudi Arabistan ve BAE’yi birlikte hareket eder görüp bu tablodaki belirleyici figürü Suudi Arabistan zannediyor olabiliriz; ancak böyle yapınca Tunus’tan Afganistan’a, Yemen’den Sırbistan’a ve Rusya’ya BAE’nin genişleyen oyun alanını ıskalıyoruz; Arap sokağında “İmarat” denilerek korkuyla anılır hale gelen BAE’nin imza attığı işleri de gözden kaçırıyoruz.

Aydın Ünal: Selçuklu Towers Miraç Asansör Hicret Turizm

Şehrin ortasında yükselen, “rezidans, ofis ve AVM’den” müteşekkil gökdelenin en tepesinde kocaman '1071' yazıyor… Pazarlama sloganı ise “1071: Tarih yeniden yazılıyor…”3-5 kilometre ötede, şehrin bir başka köşesinde göğü delen 3 ucube kulenin ismi ise 'Selçuklu Kuleleri.' Her bir kulenin ayrıca ismi var: Alparslan Kulesi, Ertuğrul Kulesi, Kılıçaslan Kulesi…

Selçuklu’nun başkentinin, hatta Anadolu’nun en yüksek, 42 katlı gökdeleninin ismi ise, 'Selçuklu Tower.' Altındaki alışveriş merkezinin ismi de 'Kule Site…'Mekanı cennet olsun, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan, 1071 tarihinin, kendi adının, o yüce devletinin isminin, hiçbir kimliği olmayan, kişiliksiz taş yığınlarında pazarlama ya da istismar aracı olarak kullanılacağını bilseydi, Malazgirt Zaferi’nden sonra herhalde oturur ağlardı.

Serdar Tuncer: Adam ol!

1) En büyüğünden en aleladesine kadar her meselede kalite diye bir derdin olsun. Her şeyin bir kâmil zıddı olduğunu bilirsin; beyaz-siyah, iyi-kötü, doğru-yanlış gibi. Kalitenin kâmil zıddının kalitesizlik değil, bayağılık olduğunu da bil. İyi bir insan mı olmak istiyorsun, o vakit bayağılıktan uzak ol, kaliteye meftun.

2) Gençliğinde arabesk dinlerdin. Orhan Gencebay’ı severdin çok. Sonra Sezen Aksu, sonra türküler, derken Türk Sanat Müziği, bir dönem Klasik Batı Müziği... Ne dinlediğin önemli değil, mühim olan dinlediğinin ne kadar kaliteli olduğu. Bekir Sıtkı Sezgin’i de dinle, Berlin Filarmoni Orkestrası’nı da, Cengiz Özkan’ı da... Tarzı boş ver kaliteye bak. Eserden yoruma, aranjeden sounda kadar kalite...

#​Zekeriya Kurşun
#Kemal Öztürk
#Merve Şebnem Oruç
#Aydın Ünal
#Serdar Tuncer
6 yıl önce