|

Çocuklara camileri adabıyla sevdirin

Çocuk ve din eğitimi üzerine yaptığı akademik çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Mehmet Emin Ay çocuklara camileri sevdirmenin de cami adabını öğretmenin de görevinin ebeveynlerde olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Cami adabını anne babasından öğrenme imkanı bulamayan bir çocuk korkarız ki bunu başka bir yerden de öğrenemeyecektir. Dahası yaşı ilerledikçe hatalarını gideremeyen çocukların bu durumuna tepki gösteren cemaat ile karşılaşması maalesef camiden ve dinden soğumasına da sebebiyet verebilecektir.”

Semiha Kavak
01:00 - 24/04/2022 Pazar
Güncelleme: 00:49 - 22/04/2022 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Camiler Allah’ın evidir. Bu yüzden Müslümanlar için son derece kıymetlidir. Çocuklar İslam diniyle ilk olarak camide tanışır. Burada gördükleri muamele onların bir ömür dinle ilişkisini de belirler. Bu yüzden de camiler büyükler kadar çocukların dünyasında da önemli adreslerdir. Son yıllarda sıkça tartışılan konulardan birisi camiler oyun alanı mı yoksa ibadet alanı mı olduğu hususu. Özellikle ramazan aylarında teravih için camiye gelen çocukların da yetişkinlerin de sayısı artmakta. Sayı arttıkça her Ramazan ayında çocuk ve cami konusu bir kez daha gündeme geliyor. Biz de bu hafta çocukların dini eğitimi konusunda akademik olarak çalışmalar imza atmış olan Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi ve Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Mehmet Emin Ay’ın kapısını çaldık. Camilerde çocuğun eğitimi nasıl olmalı, cami adabı nasıl anlatılmalı diye sorduk. Buyrun.

- Camiler müslümanlar için ne anlam teşkil eder? Camilerin önemi hakkında neler söylenebilir?

Önce dilerseniz cami kelimesi üzerinde duralım. İslam kültüründe daha ziyade “mescid” kelimesiyle ifade edilen ve insanların namaz kılmak için secde ettikleri yer anlamındaki mabedler, bizim kültürümüzde “cami” olarak bilinir ve asırlardır böylece zikredilir. Yine kültürümüzde daha ziyade beş vakit namazların edildiği küçük mabedler için mescid kelimesi kullanılır.

Cami, kelime itibariyle “cem eden, bir araya toplayan” demektir. Aslında bu kelimenin, Allah Teâlâ’nın Esmâül-Hüsnâ olarak bildiğimiz o en güzel isimlerinden biri olan el-Câmi’ (c.c.) ismiyle de alakası vardır. Zira Allah Teâlâ hem bu dünyada hem de mahşer gününde tüm insanları bir araya toplayacak kudretin sahibidir. Bu sınırsız kudretiyle Arefe gününde tüm hacı adayı müminleri Arafat Vadisinde bir yerde topladığı gibi, mahşer gününde de tüm insanlığı bir araya toplayacaktır. İşte cami de kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin-fakir, amir-memur… her kesimden insanı bir araya toplayan bir kudsî mekândır. Kudsî diyoruz çünkü bir hadis-i şerifte ifade edildiği üzere “Allah’ın adının anıldığı bu yerler, meleklerin, semanın katlarından seyrettikleri yerlerdir. Mescidler, nurun semaya yükselerek dikkat çektiği kandil misali yerlerdir ve yeryüzünde Allah’a en çok sevimli gelen mekanlar, mescidlerdir.” Dolayısıyla Allah’ın böylesine değer verdiği camilerimiz bizler için de çok yüksek derecede kıymetlidir, değerlidir. Şu mısralarda sanırım bu hakikat en veciz şekliyle anlatılmaktadır:

Allah’a giden yollar, mescitlerden geçiyor.
Mevlâ kullarını secdelerde seçiyor…
Her şey saklı şu iki cümlede:
Yoktur ölüm, Allah Allah diyene…
Canım kurban olsun,
başı secdede.
İki büklüm Allah Allah diyene…

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI RAHATSIZ ETMEMELİ

- Müslümanların ibadethanesi olan camilerde uyulması gereken adap kuralları nelerdir? Camide bulunurken nelere dikkat etmeli?

Mescid’in secde edilen yer olduğunu biraz önce ifade ettik. Secde ânı ise bir kulun Rabbine en yakın olduğu zamandır. Yüce bir makamda iken bizim o makamın sahibine hürmeten nasıl başka bir şeyle meşgul olmamamız bizden beklenen bir sorumluluk şuuru ise, aynı şekilde başkasını da bu sorumluluğunu yerine getirmekten alıkoymamak da üzerimizde bir yükümlülüktür. İşte her bir Müslüman, kendisi gibi misafir olan Allah’ın kullarını, fiziksel ve ruhsal olarak rahatsız edici her bir davranıştan kaçınmalı, bu bilinçle davranışlarını kontrol etmelidir. Din kardeşi olan her bir Müslümanı ne sesiyle ne de nefesiyle rahatsız etmemeli, bundan kesinlikle kaçınmalıdır. Bu bağlamda yüksek sesle konuşmamalı, ağız ve diş temizliği başta olmak üzere bedeni temizliğine (elbise, çorap) titizlik gösterip başkasını bu hususlarda rencide etmemelidir. Boş bulduğu yere oturmalı, ön safa geçmek düşüncesiyle insanlara eziyet vermemelidir. Dünya işlerine ait konuları konuşmaktan, insanlarla münakaşa etmekten de kaçınmalıdır. Çünkü Peygamberimiz bunun yanlış bir davranış olduğunu ifade etmiş ve mabedlerin ibadet için ve Allah’ı anmak için olduğunu vurgulamıştır. Temizliği “dinin yarısı” olarak kabul eden İslam dininin mabedlerinin temizliğine katkıda bulunmak da bu konuda temizliğe özen göstermek de yine cami adabındandır, denilir kitaplarımızda…

ÇOCUKLARA TATLI DİLLE ANLATILMALI

- Bilhassa son yıllarda camilerde ortaya çıkan ve medyaya da yansıyan bazı görüntüler var. Bazen camide top oynayan çocukları, bazen ellerinde akıllı telefonlarla cami içinde dolaşan gençleri, camilerin içine salınmış kedileri görüyoruz. Bu görüntüler zaman zaman cami cemaatinin şikayetlerine yol açıyor. Bu durumları nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu konuda nelere dikkat edilmeli?

Doğrusu bu konuda bir kafa karışıklığının olduğunu düşünüyorum. Akademik çalışma alanım olduğu için beni doğrudan ilgilendiren bir konu olması hasebiyle ben de bazı durumlardan şikayetçiyim. Dilerseniz konuya etraflıca bakarak sonuca ulaşmaya çalışalım.

Bir kere yeni yetişen neslin camiye âşina, camiyle barışık bir nesil olması, anne babalar başta olmak üzere her birimizin üzerine bir vazifedir. Dolayısıyla anne baba çocuğunun elinden tutarak küçük yaştan itibaren onu camiye götürmek mecburiyetindedir. Bu sorumluluğu başka hiçbir kimseye devredemez. Başta camideki din görevlileri olmak üzere caminin cemaati de Allah’ın evine misafir olarak gelmiş olan bu küçük müminleri sevmeli, kıldıkları namazın belki onun hürmetine kabul olacağını düşünmeli, onların gönlünü kelimenin tam anlamıyla hoş tutmalıdır. Bazen bilemeden yaptığı hata ve kusurları müsamaha ile karşılamalıdır. Her bir çocuk ya da genç camiye geldiği için mutlu olmalı, sevinç duymalı ve onun bu mutluluğunda cami görevlilerinin ve cemaatin de manidar bir katkısı bulunmalıdır. Buraya kadar anlattıklarımız mutlaka bize düşen ortak vazifelerdir. Ancak bundan sonrasında hassasiyet göstermemiz gereken başka durumlar da vardır ki bu durumlar bazı şikayetlere de sebep teşkil etmektedir. Peki nedir bunlar? Sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz üzere, camide top oynanması, kedi beslenmesi ya da çocukların namaz kılınırken kendi aralarında ikili-üçlü gruplar halinde sesli bir şekilde oyun oynamaları… işte bunlar kanaatimce çözüm bekleyen bir din eğitimi sorunudur. Çünkü bu sorun, çocukları camiye alıştırmak/ısındırmak amacıyla onlara gösterilmesi gereken ilgi ve müsamahanın ölçüsünün kaçması sorunudur. Bendeniz burada öncelikle anne babaların sorumlu olduğunu ve bu sorumluluklarını yerine getirmediklerini düşünüyorum. Bir çocuk yaptığı davranışın yanlış olduğunu bilemez. “Çocuk çocukluğunu yapar” diye bir söz vardır. Ona, davranışlarının doğru ya da yanlış olduğunu öğretecek olan öncelikle anne babasıdır. Cami adabını anne babasından öğrenme imkanı bulamayan bir çocuk korkarız ki bunu başka bir yerden de öğrenemeyecektir. Dahası yaşı ilerledikçe hatalarını gideremeyen çocukların bu durumuna tepki gösteren cemaat ile karşılaşması maalesef camiden ve dinden soğumasına da sebebiyet verebilecektir. Bu sebeple her konuda olduğu gibi cami içi hayatımızda da hiç kimse için “sınırsız özgürlük” söz konusu olamaz, olmamalıdır, gözbebeğimiz sevgili yavrularımız için bile…

#Mehmet Emin Ay
#çocuk
#din eğitimi
#cami
#Ramazan
#Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
#mescid
2 yıl önce