|

Her şeyi pazardan beklememek lazım

Bir pazar öğleden sonrasında, adeta çaresizce bir koltuğa uzanıp sıkıntılara gömülmek… Cioran da pazarı aşağı yukarı böyle tarif ediyor. Yazar Nurbanu İnan’a göreyse pazarlardan sıkılmamak için beklentimizi düşürmek gerek: “Dinlenmek, eğlenmek, hava almak, film izlemek, alış-veriş ve tabii bir gün bunca beklentiyi nasıl karşılasın?”

Merve Akbaş
04:00 - 14/04/2024 Pazar
Güncelleme: 03:04 - 14/04/2024 Pazar
Yeni Şafak
Nurbanu İnan
Nurbanu İnan

Emil Michel Cioran, Çürümenin Kitabı isimli kitabında, “Bir pazar öğleden sonrasına dönüşmüş evren... sıkıntının tasviridir bu” diyor. Hadi onun gibi yapıp, yapılacak onlarca şey varken bir pazar öğleden sonrası, güneş ışıkları pencereden kayarak içeri girmişken kanepede oturmuş, aylaklık ediyor olduğumuzu düşleyelim. Bu sahne sizi mutlu mu ediyor, sıkıyor mu? Galiba pazarları anlamak için bu veya bunun gibi sorulara cevap vermek gerek. Bu hafta pazarların derdini masaya yatırmak adına yazar Nurbanu İnan’ın kapısını çalıyoruz. Ardından da ilk sorumuzla sohbete giriş yapıyoruz: “Klasik bir pazarınızı nasıl geçirirsiniz?” İnan şöyle cevaplıyor: “Uykumu almış olsam bile geç kalkmaya uğraşırım. Kahvaltı faslını olabildiğince uzatırım. Sonra daha da uzayan çay ve kahve fasılları, yalnızsam keyfime göre, çocuklar varsa onların isteklerine göre günü planlarım. Genelde evden çıkmak istemem çünkü her yer çok kalabalık.”


Beklentiyi düşürmek gerek

Pazar günlerini sıkıntılı bulanlara bir çare bulmak da isteriz. Acaba yazarın sıkılanlar için bir önerisi olur mu? İnan, “Bence beklentiyi düşürmek çünkü bugünden beklentimiz çok.” diyor ve devam ediyor: “Dinlenmek, eğlenmek, hava almak, film izlemek, alışveriş ve tabii bir gün bunca beklentiyi nasıl karşılasın?” İnan haklı, belki de her şeyi pazardan beklememek lazım. Dünyanın yükünü neden sadece pazar tek başına kaldırsın? Panahi ve peride celal Gelelim beyazperdeye… İnan eğer evde tek başınaysa diğer günlerden farklı bir şey izlemediğini söylüyor ama ekliyor da: “Bence pazar günü ve her gün Panah Panahi’nin Hit The Road filmi izlenebilir.” İnan’ın pazarları okuma listesinde ise kısa öyküler olurmuş. “Daha çok kısa öyküler mesela Peride Celal öyküleri…” diyor bize.


Sevdiğim yerleri sevmemeye başlıyorum

Favori mekânını sorduğumuzda da “Söylediğim gibi pazar günleri evden çıkmayı pek istemem çünkü herkes dışarıda ve en sevdiğim mekânlar bile kalabalık olduğu için sevmediğim bir yere dönüşüyor ama illa ki çıkılacaksa kahvaltı mekânlarını tercih ederim ve kahvaltıdan sonra hemen eve dönmek isterim” ifadelerini kullanıyor.


Çocukluğumun pazarları

Bu köşenin netameli sorularından biri de “en kötü ve güzel geçen pazarınızı anlatır mısınız” olabilir. İnan’a bu soruyu yönelttiğimizde “çocukluktan” bahsederek aslında hepimizin kendinden bir şeyler bulacağı bir yanıt veriyor: “Çocukken babam pazarları tüm gün evde olduğu için pazar günlerini çok severdim. Sanki çocukken pazar günleri daha mı güzeldi emin değilim. Yani orada bir pazar var uzakta ve biz ondan

pek çok şey bekleyip çaresizce sevmek istiyoruz sanki. En kötü geçen pazar günleri seçime denk gelen pazar günleridir ve genelde neredeyse yılda bir her pazar en kötü pazarımdır.”


Hafta içinin yükünü hafifletmek

Peki ya pazarları çalışır mısınız? Bugün bir dinlenme günü müdür? Yoksa hafta içinin işlerinin eritilebileceği telafi zamanı mıdır? Eli biraz daha arttırırsak… mesleği ve hobisi arasında ince bir çizgi olanların mesai günü müdür? İnan’a bunu sorduğumuzda “Genelde niyetim çalışmamak

olur ama kendimi çalışırken bulurum. Sanırım çalışmamam gereken bir gün çalışmak daha kolay geliyor ve belki hafta içi yapılacakları hafifletir diye umut ediyorum” diye cevap veriyor.


Umut kesilmeyenler

Ve son soru, pazarlar insan olsaydı, nasıl biri olurdu? İnan buna şöyle cevap veriyor: “Pazar günleri beklentilerimizi asla karşılamayan ama umut da kesilmeyen terk edemediğimiz bir sevgili olurdu.”


#pazar
#Nurbanu İnan
#yazar
16 gün önce