|

Mescid-i Aksa Türklere emanet

IRCICA ev sahipliğinde geçtiğimiz hafta yapılan uluslararası Kudüs panelinde Osmanlı belgelerinin ışığında Kudüs’ün bIRCICA ev sahipliğinde geçtiğimiz hafta yapılan uluslararası Kudüs panelinde Osmanlı belgelerinin ışığında Kudüs’ün bugünkü sorunu masaya yatırıldı. Filistin Devletinin Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Yaser Arafat’ın hasta yatağında Mescid-i Aksa’yı Türklere emanet ettiğini hatırlattı ve “Osmanlı 400 yıl Kudüs’ü korudu bundan sonra da Türkler koruyacaktır” dedi.ugünkü sorunu masaya yatırıldı. Filistin Devletinin Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Yaser Arafat’ın hasta yatağında Mescid-i Aksa’yı Türklere emanet ettiğini hatırlattı ve “Osmanlı 400 yıl Kudüs’ü korudu bundan sonra da Türkler koruyacaktır” dedi.

Ayşe Olgun
04:00 - 25/12/2022 Pazar
Güncelleme: 23:30 - 24/12/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Mescid-i Aksa.
Mescid-i Aksa.

Yaser Arafat vefat etmeden önce hasta yatağındayken kendisini ziyaret için Türkiye’den gelen misafirlerine: “Mescid-i Aksa Türklere emanet” demişti. Yaser Arafat’ın Erdoğan’a böyle bir vasiyeti vardır. Aksa neden Türklere emanet? “Çünkü 400 yıl siz korudunuz.Bundan sonra da siz sahip çıkacaksınız.”

Bu hatırlatmayı Filistin Devletinin Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nde (IRCICA)yapılan “Tarihi Belgeler Işığında Kudüs ve Mescid-i Aksa” başlıklı uluslararası panel öncesi yaptığı konuşmada dile getirdi. Kudüs’ün Müslümanların kırmızı çizgisi olduğunun da altını çizen Mustafa, bugün işgal altında olan Kudüs’ü Osmanlı’nın 400 yıllık hizmeti sırasında tuttuğu belgeler ışığında Müslümanların sahip çıkabileceğine dikkat çekti. Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, sempozyumun özellikle Mescid-i Aksa’yı hedef alan tehditlerin artmaya devam ettiği bugünlerde gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu da söyledi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği Kudüs ve Filistin İşleri Dairesi, Filistin Devlet Başkanlığı Kudüs Üst Komitesi, Marmara Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve IRCICA iş birliğinde düzenlenen panel, Cağaloğlu’ndaki IRCICA merkez binasında gerçekleştirildi.

Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın geçmişteki ve bugünkü durumunun yanı sıra uluslararası öneminin, dini, hukuki ve kültürel perspektiflerden tartışıldığı etkinliğe, diplomatik misyon temsilcileri, tarihçiler ve akademisyenler katıldı.

IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç ise panel öncesi yaptığı konuşmada, IRCICA’nın Kudüs araştırmalarına dikkati çekerek, “Mescid-i Aksa ve Filistin meselesi İİT›nin gündemindeki öncelikli konulardandır. IRCICA’nın da aynı zamanda öncelikli meselesidir. Mescid-i Aksa’nın özgürleştirilmesi ve Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması için yaklaşık 50 yıldır bu alanda çalışmalar yapılıyor.” dedi.

ORİJİNAL BELGELER ÜZERİNE ÇALIŞIYORUZ

Mescid-i Aksa’ya karşı yapılan hukuksal saldırıların İslam dünyasından tepki çektiğine işaret eden Kılıç, “İşgal uygulamalarına karşı koymak aynı zamanda İİT’nin kuruluş amaçlarından biri. Mescid-i Aksa’nın İslam kimliğinin korunması ve meselenin adil bir çözüme kavuşturulması için çalışmalar yapılıyor. Tabii ki bu çözümün Birleşmiş Milletler kararlarına uygun bir şekilde olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Mahmud Erol Kılıç, IRCICA tarafından incelenen orijinal kaynaklar arasında Osmanlı dönemine ait idari kararnameler, resmi defterler ve tarihi fotoğrafların bulunduğunu, bu bağlamda kapsamlı çalışmaların sürdüğünü aktardı.

Kudüs ve Filistin ile ilgili geçmişteki tapu, emlak ve defterdarlıkta bulunan bilgi ve verilerin de elektronik ortamda incelenmesine olanak sağladığını belirten Kılıç, örnekler vererek çeşitli çalışmaların çok sayıda araştırmacının da katkısıyla halen devam ettiğini ifade etti.

EVLERİNDEN ÇIKARILIYOR

İİT Kudüs ve Filistin İşleri Dairesi Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Samir Bakr Diab, sempozyumun Kudüs’ün tarihi ve coğrafi konumunun korunmasına yardımcı olmasını temenni ettiğini dile getirdi.

Kudüs’te çok tehlikeli bir dönemeçten geçildiğini vurgulayan Diab, “Çünkü işgalci kuvvetlerin çok ciddi çalışmaları, agresif bir tutumu var ve burada Kudüs’ün konumu alaşağı etmeye çalışılıyor. İşgal ve yeni yerleşim yerleri yapmak için politik bir şekilde sürekli ilerleniyor.” ifadesini kullandı.

Bugün Kudüs’te yaşayan Müslümanların sayısını yüzde 12’ye düşürmek için uğraşıldığını dile getiren Diab, sistematik bir şekilde Filistinlilerin evlerinden ve yaşadığı mahallelerden tehcir edilmeye çalışıldığını belirtti. Diab, bunun uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğunu, Pakistan’daki Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda da Filistin Devleti tarafından hukuku korunan Kudüs’ün İslami ve Arap kimliğine işaret edildiğini anlattı.

KUDÜS FİLİSTİN’İN BAŞKENTİDİR

Filistin Devlet Başkanlığı Kudüs Yüksek Komitesi Genel Sekreteri Mutasem Tayem, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın yapılan bu çabaları ve çalışmalarını değerli bulduğunu belirterek, “Kudüs, Filistin’in başkentidir. Müslümanların ve Hristiyanların kutsalı olan Mescid-i Aksa da tabii ki Filistin’in bir parçasıdır.” dedi.

İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Nebil Dabur da Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın önemli bir dönemeçten geçtiğini ifade etti.

İİT’nin de Mescid-i Aksa’ya yapılanlara karşı bir yanıt olarak kurulduğunu ifade eden Dabur, “SESRIC ve IRCICA, dost ülke Türkiye’de çalışmalarımızı yaparken kesinlikle Filistin, Mescid-i Aksa, İslam ve Kudüs davasından geri durmayacağız. Çalışmalarımızı çok yoğun bir şekilde ilerleteceğiz.” dedi.

Marmara Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar ise IRCICA ile birlikte uluslararası akademik bir toplantının ve çalışmanın organizasyonunda yer almaktan memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Kudüs’ün muhteşem tarihi, eşsiz kültür mirası, sayısız araştırmalara, makalelere ve kitaplara konu olmuş müstesna bir şehir olduğuna işaret eden Taşpınar, “Kudüs’e dair dünyadaki bilimsel araştırmaların ve yayınların her yıl kümülatif olarak artması ve aynı zamanda çeşitlenmesi, bilim alemine sunulan bu araştırmaların şüphesiz yeniden değerlendirilmesini gerekli kılmakta.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Taşpınar, Kudüs’ün Osmanlı’dan bugüne üniversitelerde pek çok araştırmanın konusu olduğunu ve düzenli olarak çeşitli etkinliklerin yapılmaya devam ettiğini kaydetti.

Üniversitelerde Kudüs ile ilgili yapılan çalışmaların sayılarına ilişkin bilgiler veren Taşpınar, “Kudüs’e dair yapılan araştırmaların özellikle yıllar bazında artarak devam eden bir çizgi takip ettiğini düşünecek olursak, Kudüs konusunun Türkiye akademi camiasının araştırma merceğinde daha fazla yer aldığını söylemek mümkündür. Özellikle bir yandan Türkiye arşivlerindeki bilgileri değerlendirebilecek, diğer yandan bu alanda dünyada yapılan araştırmaları takip edebilecek bilim adamlarının sayısının artmasının, Kudüs›e dair yapılan araştırmaların hem nicelik hem de nitelik olarak gözle görülür bir artışa sebep olduğunu belirtmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

“Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif’in Mülkiyet Belgeleri” başlıklı belgeselin de gösterildiği etkinlik kapsamında ayrıca “Osmanlı Arşiv Belgeleri’nde ve IRCICA Fotoğraf Arşivlerinde Mescid-i Aksa” isimli sergi de izlenime açıldı.

Katılımcılar sergiyi gezerek, akademisyen ve araştırmacılardan belge ve fotoğraflara ilişkin bilgi aldı.

Açılışın ardından panel, Ahmed Rwaidy, Fazıl Bayat, Imad Abu Kishek, Alaattin Dolu, Yasemin Avcı, İsmail Taşpınar, Basel al-Jabari, Berdal Aral, Yusuf Natsheh ve Eldar Hasanoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı oturumlarla devam etti.

GÖZLERİ BAĞLI DİRENİŞÇİ GENÇTEN TÜRKİYE’YE TEŞEKKÜR

ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanımasının ardından 7 Aralık 2017’de işgal altındaki Batı Şeria’nın El Halil kentinde yaşanan olaylar sırasında “gözleri bağlanarak” 20’yi aşkın İsrail askeri tarafından gözaltına alınan Fevzi el-Cuneydi aradan geçen yıllara rağmen yaşadıklarının fiziksel ve psikolojik etkilerini üzerinde hissediyor. Kudüs direnişinin sembolü haline gelen Cuneydi bugün 21 yaşında ve gözaltına alındığı o süreçte omzunda oluşan kırığın sıkıntısını hâlâ çektiğini, olayın psikolojik anlamda da hayatını olumsuz etkilediğini söylüyor. Cuneydi tüm bunlara rağmen yaşadığı o olayın kendi içinde bir yanını hiç olmadığı kadar güçlendirdiğini belirterek, “Gözaltına alındığım o olay, Filistin davasını savunma konusunda beni eskisinden daha da güçlü hale getirdi.

Maruz kaldığım saldırı ve duruma rağmen hâlâ aynı yoldayım.” dedi. İşgalin dayattığı engeller olmadan kendi topraklarında özgür bir şekilde yaşamak ve çok sevdiği Kudüs›ü ziyaret etmek istediğini vurgulayan Cuneydi, “Herhangi bir İsrail ihlaline maruz kalmadan özgürce yaşamayı arzu ediyorum.” diye konuştu. Halihazırda inşaat alanında çalışan Cuneydi, evin geçimini sağlayan tek kişi olarak daha iyi bir işte çalışmak istediğini dile getirdi. Cuneydi, çalışamaz durumda olan babasının tedavisi için de yetkililere yardım çağrısında bulundu. Kudüs direnişinin sembol ismi Cuneydi, Filistin davası için yaptıkları dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da teşekkür etti. Türk halkının Filistin halkıyla gösterdiği dayanışmadan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cuneydi, 2018 yılında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında çok güzel günler geçirdiğini söyledi.

#Mescid-i Aksa
#Kudüs
#Filistin
#Yaser Arafat
#IRCICA
1 yıl önce