Bu yıl 72. kez verilen Yunus Nadi Öykü Ödülü’nün sahibi Yiğit Bener oldu. Bener, “Öteki Düşler” kitabıyla ödüle layık görüldü. Aynı zamanda bir çevirmen olan Yiğit Bener, Celine, Laclavetine gibi pek çok önemli yazarı Türkçeye tercüme etti. Aynı zamanda bir çok edebiyat ödülünde jüride de yer alıyor.Hem ödül alan hem ödül veren bir isim olan Bener ile konuştuk.
YAZI VE ÇEVİRİ BİRBİRİNİ BESLİYOR
Son yıllarda öyküye olan ilgiyi sorduğumuz yazar okurun genel ilgisini ölçecek verilere sahip olmadığını fakat Murat Özyaşar, Mustafa Çevikdoğan gibi yazarların öykülerini keşfetmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Aynı zamanda Fransızca’dan yaptığı başarılı çevirilerle edebiyat dünyasının önemli isimlerinden olan Bener, yazar ve eleştirmen kimliği arasında bir etkileşim olup olmadığı sorusuna şu yanıtı veriyor: “Nurullah Ataç, çeviri yaparken de aslında kendi dilimiz için çalışmaya devam ettiğimizi söyler. Benim için yazı ve çeviri birbirini besleyen, geliştiren uğraşlardır.”
YETER Kİ KEYFİ OLMASIN
Sanatın hemen her alanından verilen ödüller son yıllarda büyük tartışmalara yol açıyor. Aynı zamanda bir jüri üyesi olan Bener’e ödül konusundaki kriterlerini ve hassasiyetlerini sorduk. Nesnel ölçütlerle hareket etmeye çalıştığını belirten Bener, “Eserin olay örgüsünün zenginliği, düşünsel içeriğinin özgünlüğü, kurgusunun sağlamlığı kuşkusuz önemli ölçütlerdir. Öte yandan, en çok üzerinde durduğum -olmazsa olmaz- unsurlar dil ve üsluptur. Bununla birlikte, her jüri üyesinin bu ve benzeri kriterleri yorumlayış biçimi farklı olabilir, duyarlılıkları ve öncelikleri de farklıdır. Yeter ki kararlar keyfi olmasın, olabildiğince sağlam gerekçelere dayansın, kararları piyasa mantığı dayatmasın” diye konuştu.
ÖDÜL ESERE DİKKAT ÇEKİYOR
“Bir ödül almışsanız bunun anlamı sadece şudur: O yıl o jüriyi oluşturan edebiyat insanları, kendi ölçütleri doğrultusunda sizin eserinizi diğerlerinden daha çok beğenmiştir, o kadar. Ödül almakla iyi yazar olunmaz, almamakla da kötü yazar olunmaz” diyor.