|

Ramazan bereket mi israf ayı mı

Muhammed Gümüş
04:00 - 17/03/2024 Pazar
Güncelleme: 06:36 - 17/03/2024 Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

İçinde bulunduğumuz mübarek ayın 11 ayın sultanı olduğu hep bilinir ve söylenir. Klasikleşmiş, ezberlenmiş ve çoğu defa öyle manasını bilmeden dilimizden dökülüverir. Farkında olmadan söylerken belki ifadeyi “ayların kralı” diye güncellesek yeniden dikkat kesileceğiz. Dil alışkanlığı mevzusu bir derin mesele. Unuttuğumuz şey ise neden böyle bir niteleme olduğu. Bu aya verilmesi gereken önem ve değere atfen bir ifade olduğuna kimsenin itirazı olmaz sanırım.

Ramazan ayına verilmesi gereken önem ve değer tarihi süreçte hep aynı mıydı? Yoksa değişerek günümüzde anlamsız bir ezber formatına mı girdi? Bu soruyu soracak olursak, bu sultanlıkta tüketim kültürü etkisiyle ironik bir hal aldığını söylemek durumundayız. Bu tespiti yapmak için öyle mürekkep yalamış olmak veya toplumu inceleyen bir sosyolog olmaya pek gerek yok. Belki basitçe gözlemlemek yeterli olacaktır.

Geliri ve ihtiyacı baz alarak buna göre harcamak, yani tüketmek (belki bütün problem bu ifadenin kendisinde) yerine “daha fazla harca”, “daha çok tüket”, “anı yaşa” baskısı, reklam ve pazarlama stratejilerinin yani kapitalist bir oyunun sonucu olarak kendini iyiden iyiye hissettiriyor, hatta apaçık gösteriyor.

Burada sizi istatistiklerle, rakamlarla sıkmak istemem. Ama bütün yolların Roma’ya çıktığı gibi bütün rakamların da şu gerçeği doğruladığını söylemek durumundayım. O da şudur ki, bu ay daha fazla tükettiğimiz gerçeği. Böyle bir gerçek karşısında herkese düşen görev ise bir bahane veya suç aramak değil, kendimizi sorgulamak.

Sıklıkla bu ayda marketlerin satışlarını artırdığını, bu artışın da gıda üzerinde daha fazla yoğunlaştığını resmi veya gayri resmi veriler gösteriyor. Market yöneticilerinin de bizzat bu yönde açıklamalarına şahit oluyoruz. Her zamanki alışverişin yanısıra ‘ramazan paketi’ adı altında pazarlama taktiğinin israfa nasıl kapı araladığını fark edecek bir direnç ve bilinç lazım.

Neredeyse kıtlıktan çıkmışız gibi her tür yiyecek ıvır zıvırı paketleyen ve satan, fakirliği ve açlığı düşünmek yerine bu ayda bizi biraz daha fakirleştiren, aç bırakan anlayışın nasıl bir tüketim çağında olduğumuzu, her fırsatı satışa çeviren düzende olduğumuzu anlatan bir tablo aslında. Aslında bu durum bize çok şey anlatıyor. Tabi, anlayabilirsek.

Daha az öğün yendiği halde neden böylesi bir gıda talebi artışı oluyor? Bunun üzerinde herkesin veya her tüketicinin biraz kafa yorması ve kendi hesabına bu tüketim çılgınlığını sorgulaması gerekmiyor mu?

Bir yandan orucu bir fırsata çevirme gayreti, bir yandan da yemeye odaklı yayınların ve doğrudan veya dolaylı reklamların bize bir oyunu. Oysa orucun faydaları ve buna bağlı olarak yardımlaşmayı, akrabaları ve komşuları hatırlama, maneviyatı önplana çıkarmak, gündemde tutmak gerekmiyor mu?

Bereket ayı olarak bildiğimiz, ancak israfı bereket olarak anladığımız bu ayın sultan ile köle ayrımı yapacak bir akla ve zihne en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zaman dilimi olduğunu unutmamak gerekiyor. Sözü iftar menülerine getirelim dilerseniz. Bu menülerin ne kadar abartılı ve israfın zirvesi olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Hepi topu bir saat içinde onlarca çeşidin sofrada olmasının izah edilecek hiçbir yanı yoktur. Bu yüzden özellikle iftar davetleri üzerinde daha dikkatli olmak gerektiğinde sanırım hemfikiriz. Dışarıda iftar yapmak üzerine herkesin bir defa daha düşünmesi ve normal bir öğün sınırlarını aşan anlayışa karşı duyarlı ve bilinçli davranması elzem bir konu olarak buraya not düşmek zorundayız.

Ramazan ayının daha fazla tüketme ve daha fazla yeme ayı olarak anlayan bir anlayışa karşı tavır geliştiremezsek bu işin sonunda tükenen ve köleleşen biz olacağız. Bunu fırsata çevirenler de sultan veya kral olacak. Ramazan berekettir sözü ise belki de sadece mahyalarda asılı kalan bir söz olarak kalacak.


G Ö Z Ü M E TA K I L A N L A R

Tarihi çeşmeler suya kavuşacak

Edirne’deki Osmanlı dönemi tarihi çeşmeleri restore edilerek suya kavuşturulacak. Vali Yunus Sezer’in talimatı doğrultusunda tarihi yapıların turizme kazandırılması için başlatılan çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda Osmanlı’ya başkentlik de yapmış olan şehirdeki tarihi çeşmeler 1-2 yıl içinde restore edilecek. Şu ana kadar tespit edilen tarihi çeşme sayısı 50’nin üzerinde.


Korudağ balına coğrafi işaret tescili

Keşan Belediyesi tarafından yürütülen Korudağ balına coğrafi işaret alınması çalışmaları sonuçlandı. Korudağ’ın iklimi ve doğal bitki örtüsü sayesinde yumuşak bir tada sahip Korudağ balının kalitesi tescillendi. Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu üreticilere ve bölge ekonomisine katkı sağlayacak bu eşsiz lezzetin dünya çapında tanınırlığının ve değerinin artacağını söyledi.


Sinangil’den “60 Yıllık Tarifler”

Geçtiğimiz yıl 60. yaşını kutlayan Sinangil “60 Yıllık Tarifler” adıyla aile yadigârı tarifleri kitaplaştırdı. Şef Şükran Kaymak’ın takipçilerinden gelen tariflerin uzman jüri tarafından değerlendirilip seçilerek hazırlanan bu çalışma, nesilden nesile aktarılmış aslına uygun unlu lezzetler mutfak kültürümüzün ve damaklarımızda yer etmiş geleneksel lezzetlerin yarınlara kalmasını amaçlıyor.


Konya reyhan şerbeti

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan müracaat sonucunda 2021 yılında coğrafi işaretle tescil edilen reyhan şerbeti şehrin mutfağında yer alan en özel içecekler arasında yer alıyor. Konya reyhan şerbeti malzemeleri su, beyaz toz şeker, reyhan otu, limon tuzu ve limon kabuklarından oluşmaktadır. İçeceğimiz, bu malzemelerin üretim metoduna göre karıştırılması ve sonrasında süzülmesiyle elde edilir.

Konya ilinde uzun yıllardır bilinen reyhan şerbeti lezzetinin geçmişi oldukça eskiye dayanıyor. Konya şehri ile özdeşleşmiştir. Üretimi ustalık becerisi gerektiriyor. Kendine has üretim metodu vardır.


Konya reyhan şerbetinin üretimi (4 kişilik menü için):

2 litre su, 1 demet reyhan otu bitkisinin toprak üstü kısımları, 100 g beyaz toz şeker, 10 g limon tuzu ve 2 adet yarım (sıkılmış) limon kabuğu.

Konya reyhan şerbetinin hazırlanması:

Öncelikle hazırlığı için usta bir elin dokunuşuna ihtiyaç olduğunu belirtmekte fayda var. Sırasıyla yapılması gerekenler şunlardır. Öncelikle reyhanlar özenle ayıklanır ve yıkanır. Birkaç parçaya bölünerek gıda ile temasa uygun sürahi vb. bir kaba alınır. Üzerine kaynar sıcak su ve beyaz toz şeker eklenir. Şekerin eklenmesinden sonra, limon tuzu ve limon kabukları ilave edilip karıştırılır. Daha sonra bu karışım soğumaya bırakılır. Soğutulduktan sonra süzülerek tüketime hazır hale gelir. Konya reyhan şerbetinin tercihen soğuk olarak tüketilmesi tavsiye edilir.


#Tadımlık
#Ramazan
#Muhammed Gümüş
1 ay önce