|

Ramazanın edebiyatımızdaki yeri

Hiç duydunuz mu “ramazaniyye” diye birşeyi? Adından dolayı bir tahmin yürütebilirsiniz ama konuya aşina değilseniz bir kaside türü olduğunu nereden bileceksiniz. Divan şiirinde ramazan ayını konu edinen manzumelerin genel adı olan “ramazaniyye” geleneği üzerinden edebiyatın nasıl evrilerek bugünkü hale geldiğini göstermesi açısından önem taşıyor.

Muhammed Gümüş
04:00 - 31/03/2024 Pazar
Güncelleme: 06:42 - 30/03/2024 Cumartesi
Yeni Şafak
Karanfil
Karanfil

Hemen hemen her şair divanında ramazan konusunu işleyen mısralar ve beyitler inşa etmişler. Zamanla müstakil bir tür doğmuş. Vâsıf, Vehbî, Gâlib, Kâmî, Nahîfî, Mesîhî, Sâbit, Nedîm ve Koca Râgıb Paşa gibi daha nice şair ramazan konusuna divanlarında özel bir alan açmış ve bu ayın maddi ve manevi tüm hususiyetlerini söz ve ifade ilminin en can alıcı yönleriyle duyumsamaya ve duyurmaya çalışmış.

O dönem şairleri ramazan ve oruç kavramlarını bir insanmış gibi sevgili olarak kullanırlardı. Orucu ayrılığa, bayramı vuslata denk görürlerdi. Halk edebiyatında da özellikle türkü, mâni ve bilmecelerde ramazanla ilgili ifadelere rastlanırdı. O dönem eserlerinde ramazanın ruhunu ve orucun etkilerini daha ayrıntılı ve örneklerle süslemek isterdik. Lâkin böyle bir imkân yok. Belki ileride örnekler üzerinden bir derleme yaparız.

Kültürümüzde derin izleri olan, nerdeyse geleneksel ibadetlerimizin önemlileri arasında yer alan ramazan aynı şekilde maalesef edebiyatımıza, sinemamıza girememiş. Bu ayın ikliminden nasiplenen edebiyatımız veya sinemamız olsaydı fena mı olurdu. Bunda -bana katılın ya da katılmayınaydınlarımızın, çağdaş yazarlarımızın yabancılaşmasının etkisi olduğunu görüyorum. Sadece kültür ile değil aynı zamanda toplum ile bağları gevşek olan aydınlarımız Yunan mitolojisine bile ramazan ayından daha fazla ilgi duymuşlardır. Osmanlı divan edebiyatının saray edebiyatı olduğu iddia edilir. Bunun için de ağdalı dil gösterilir. İddianın ne kadar mesnedsiz olduğunu şundan anlamak mümkün. Günümüzde ekseriyetle edebiyatçıların kullandığı konu ve üsluptan anlayabiliriz. Halkta karşılığı olmayan garip bir anlatım, uydurukça kelimelerin özentiyle kullanıldığı bir anlayış bulursunuz. Ayrıca sadelik de bulamazsın. Üstelik metinlerin veya eserlerin seçilen konuları halkla veya halkın kültürü, inancı, değerleriyle pek örtüşmediğini veya yanından geçmediğini anlarsınız. Bu kopukluk hangi kesim veya ideolojide yazar ve şairde olursa olsun, istisnalar hariç pek fark etmiyor. Altı asırlık edebiyat bir avuç tuzu kuru insanın uğraştığı edebiyat olarak iddia edilse de durum hiç de öyle değil. Konuya Ay Vakti dergisinin 79. sayısında yer veren Alim Yıldız yazısında durumu şöyle özetliyor: Eski edebiyatımız söylenenin aksine hayatın içinde ve hayata yön veren bir edebiyattır. Bu durumu, edebî türlere baktığımızda daha da rahat görebiliriz. Bu millet dinini, inancını, Allah’ını ve peygamberini Divan edebiyatının eserlerinden öğrenmiştir. Esmâü’l-hüsnâlar, tevhid ve münacâtlarla yüce yaratıcısıyla ilgili bilgilere, siyerler, mevlidler, hilyelerle peygamberine ait malumata vâkıf olmuştur. Yine bu edebiyata ait olan kısas-ı enbiya, gazavatnâme türleriyle İslâm ve Türk tarihine ait bilgiler edinmiştir. Pendnâmelerle İslâm’ın bir mü’minden istediği ahlakî güzellikleri bir hayat tarzı haline getirmiştir. Velhasıl bu edebiyat tamamıyla hayatın içinden doğan ve halkın hayatına yön veren bir edebiyattır. Bugün din, gelenek ve kültür ile edebiyat arasında bağların güçlü olmaması sebebiyle edebiyat camiasının sorumluluğunun bir kat daha arttığını düşünmek mecburiyetindeyiz. Kelimeleri anlayamadığımız için eski eserlerle bağ kurulamadığı gibi benzer bir edebiyat ortamı da oluşturulamamaktadır. Umarız edebiyatımızın ramazan ile ilgili orucu bozulur, iftar sevincinde eserlerin ziyafetine kavuşulur.


G Ö Z Ü M E T A K I L A N L A R

Sarımsakta AB’den ikinci onay

Avrupa Birliği’nden (AB) coğrafi işaret tescili alan “Araban sarımsağı” Gaziantep’in 105. ve Türkiye’nin AB’de tescilli 21. coğrafi işaretli ürünü oldu. 4’ü ilan aşamasında 49 başvuru işlemi ise devam ediyor. Böylece Avrupa onaylı oğrafi işaretli ürün çeşidimiz 16’yı çıkarken, Taşköprü’den sonra sarımsakta ikinci tescilli ürünümüz oldu.


Yemek Sepeti’ne soruşturma

Yemek Sepeti’ne soruşturma açılması kararlaştırıldı. Kendi kurye hizmetini zorunlu tutmak ve üye işletmelerin faaliyetlerini zorlaştırmak suretiyle Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesini ihlal ettiği iddiasına yönelik yürütülen ön araştırma, bulguları ciddi ve yeterli bulan Rekabet Kurulu tarafından karara bağlandı.


Perran’da güneydoğu lezzetleri

Meksika mutfağının ülkemizdeki temsilcisi Ranchero Restaurant ailesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kadim kültüründen günümüze gelen yöresel lezzetlerini Perran Ocakbaşı’nda misafirleriyle buluşturmaya başladı. Ödüllü ustalardan Mehmet Keskin’in mutfak şefliğini yaptığı Perran Ocakbaşı, mönüsünde ağırlıklı olarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü malzemelerle hazırlanan seçkin et yemeklerine yer veriyor.


Ağzınıza tat ve şifa olsun

Günlük tüketimi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken karanfil birbirinden lezzetli tariflerle mutfaklarda baharat olarak kullanılıyor. Sağlığımız için şifa kaynağı olan bu bitkinin ağrı kesici olduğu da biliniyor. Günümüzde diş hekimliğinde ağrı kesici aynı zamanda. Ağız sağlığını korumada bakterilere karşı oldukça etkili. Ayrıca alzaymır ve kanser gibi 100'e yakın hastalığa sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlanan reaktif türleri giderecek maddeye ve tedavi edici etkiye sahip. Kurutulmuş çiçek tomurcuğu baharat olarak tüm dünyada yaygın kullanıldığı gibi parfüm ve kozmetik sanayinde de çokça yer alıyor. Anavatanı ise Endonezya. Türkülerimize de konu olan bu bitkinin kokusunun dosta gittiğinden şüphemiz yok. Tarihi geçmişi eskiye dayanıyor. Eskiden padişahların huzuruna çıkanlara mutlaka karanfil çiğnetirlermiş. Bu uygulama Batı'da varmış. Karanfil bitkisinin biyolojik ve antioksidan özellikleri ile etkilerini araştıran Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Biyokimya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhami Gülçin hastalıkların tedavisinde potansiyel etkiye sahip olduğunu belirledi. Karanfilde açıkçası bu denli yüksek etki beklemediklerini dile getiren Gülçin'in araştırmasında bu bitkinin reaktif oksijen türlerini son derece iyi şekilde giderdiği gözlemlendi. Karanfil üzerine yaptıkları çalışmanın ve sonuçlarını yayınlamanın yaklaşık bir yıl sürdü.


#Tadımlık
#Ramazan
#Muhammed Gümüş
1 ay önce