|

Referansım ney oldu

Müzisyen Volkan İncüvez, ilk solo albümü “Kün” ile ilk konserini bu akşam 20.30'da Kırım Kilisesi'nde veriyor. Albümde tasavvuf felsefesi ile bilimi ortak bir dilde buluşturan sanatçı, “Kadim müzikte, özellikle neyde kullanılan motifler, ezgiler ve estetik yaklaşımlar albümün merkezini aldı” diyor.

Seray Şahinler Demir
13:53 - 24/05/2019 Cuma
Güncelleme: 14:11 - 24/05/2019 Cuma
Yeni Şafak
Volkan İncüvez
Volkan İncüvez

Neyden perdesiz gitara, elektro gitardan çağlamaya, farklı enstrümanlarla yaptığı çalışmalarla bilinen multi enstrümantalist müzisyen Volkan İncüvez’in ilk solo albümü “Kün”, Lin Records etiketiyle yayınlandı. Yapım süreci beş yıl süren ve müzik tarihinin ilk çok sesli konsept ney albümü de olan “Kün”, tasavvuf felsefesi ile bilimi ortak bir dilde buluşturuyor ve adını “ol” anlamına gelen “kün”den alıyor. Var oluşun hikâyesini tasavvuf felsefesi ve bilimsel ifadelerle anlatmayı amaçladığını söyleyen Volkan İncüvez bugün, (24 Mayıs’ta) Kırım Kilisesi’nde bir konser verecek.

“Ney, en eski enstrümanlardan biri ve aynı zamanda tasavvuf düşüncesinin de merkezinde olmuştur. Ney üflemenin diğer enstrümanlardan en büyük farkı, bana eksiksiz bir bütünlüğü hissettirmesi” diyen müzisyenle albümü konuştuk.

Neyi çok sesli bir konseptle yorumlama fikri nasıl doğdu?

Ney enstrumanını çok sesli yorumlama fikri aslında neyin kendi sesinin içindeki doğuşkan sesler ve o seslerin çağırdığı diğer tınılar sayesinde oldu diyebilirim; zira "tek ses" diye bir şey yoktur, daha çok, bizim frekansları duyma ve tanımlama süreçlerimiz var. İyice dinlediğinizde bir ses içindeki diğer sesleri de duyabilirsiniz.

Albümdeki besteler size ait. Müzikal olarak neyin temsil ettiği bir altyapı görüyoruz. Kün neyin tezahuruydu sizde?

Albümdeki bestelerin hepsi bana ait. Müzikal olarak geleneksel bir müziğin çağdaş yorumlanması diyebiliriz, ki geleneksel müzikten ziyade bizim bugün buna ihtiyaç duymamızdan ötürü böyle. Referans nokta her zaman ney enstrumanının kendisi oldu. Herhangi bir batı müziği formuna makam müziğini adapte etmek yerine neyin karakterine uygun davranmak ve çok sesliliği bunun üzerine inşa etmek istiyordum. Kadim müzikte, özellikle neyde kullanılan motifler, ezgiler ve estetik yaklaşımlar albümün merkezini aldı. Tabii, var oluş hikayesinin başından geldiği için “Earth” (Dünya) isimli parçaya varana kadar, özellikle insan eli dememiş, sanki bir icracı yokmuş gibi duyulan kompozisyonlar yaratmaya çalıştım. “Earth”e ulaştıktan sonra daha tanıdık formlar ve ezgiler “doğum”u işaret ediyorlar.

Albümün tasavvuf ile pozitif bilimi ortak bir dilde buluşturduğunu söylüyorsunuz. Beş yıl gibi bir süre söz konusu aynı zamanda. İki anlayışı müzikal zeminde buluşturma süreci nasıldı?

Ney “huu” diyerek üflenir, her üfleyişimde bir sesin içindeki diğer doğuşkan sesler kendi armonisini oluşturuyordu ve benden bağımsız bir şeyler oluyordu. “Huu” derken adeta “ol” diyordum ve bir şey oluyordu. Ortaya çıkan bu müziği pratiğe dökmek için matematiğini yapmaya, sonra o matematiksel hareketler üzerinden başka besteler yapmaya başladım. Öte yandan, uzay zaman yolculuğunu da tasvir etmesi gerekiyordu. Örneğin big bang için iki ney’i birbiriyle çarpıştırıp, sonrasında duyulan en tiz ve en pes seslere ulaşmak gibi… Pes ses zamanın başlangıcını sembolize ederken, tiz ses de bugünü anlatıyordu. Ya da “Black Hole” (Kara Delik) adlı şarkıda olduğu gibi, her şeyi yutan bir döngüsel ney motifi ile tariflemek…


#Volkan İncüvez
#Kün
5 yıl önce