|

Selçuk Demirel’in ağaçlı ve kedili albümleri

Selçuk Demirel’in Ağaçname / Sen ne güzel ağaçsın! albümü Yapı Kredi Yayınları 2023 yılı nisan ayında okura sunulmuştu. YKY Sanat dizisinin 289. Kitabı da Selçuk Demirel’in imzasını taşıyor. Bambaşka Kediler adlı bu kitap da metinlerden ve çizimlerden oluşuyor. Kitabın ikinci yarısı Metis Yayınlarınca 2006 yılında basılmış olan Başka Kediler’i de içeriyor.

04:00 - 15/04/2024 Pazartesi
Güncelleme: 02:44 - 15/04/2024 Pazartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
İBRAHİM DEMİRCİ

Selçuk Demirel’in Ağaçname / Sen ne güzel ağaçsın! albümü Yapı Kredi Yayınları Sanat dizisinin 284. kitabı olarak 2023 yılı nisan ayında okura sunulmuştu. 232 sayfadan oluşan kitap, Selçuk Demirel’in kimi karikatür, çoğu resim tadında tablolarının yanı sıra o tablolara eşlik eden bazıları aforizmayı andıran cümlelerden bazıları da şiir kanatları takınmış dizelerden oluşan metinler vardı. Ağaçname’de iki dizgi yanlışı dikkatimi çekmişti. Birincisi şu metinde:

Ben bir ağacım.

Dallarıma kuşlar yapar,

kavuklarıma sincaplar.

22. sayfayı dolduran bu dizelerin karşısında 23. sayfadaki desende karşımıza çıkan ağacın ne kavuğu vardı ne kovuğu, sincabı da yoktu. Yeşil damarlı toprak zeminin doğal bir süreği gibi yükselen bir ağaç önce iki dal, sonra pek çok küçük dallar hâlinde açılıp saçılıyor; o dallarda ne yaprak var ne çiçek. Alt dallardan birinde bir insan silueti koşuyor gibi ama istikameti gök değil de yer sanki, geniş adımları onu sanki yükselişe değil de düşüşe götürecek. Kuru dallarda, susuz yollarda koşanları mı hatırlatmak istemiş çizerimiz? Sincabı, onun yuvası olan kovuğu veya kavuğu kâğıt üzerinde göremeyen okurdan, metinde betimlenen gerçekliği kendi muhayyilesinde çizmesi beklenmiş olabilir mi?

Ağaçname’nin 142. sayfasındaki metin biraz daha uzun:

Ben bir ağacım.

Benden yaptığınız haçlara

insanları gerdiniz.

Benden yaptığınız tahtalara

ikonlar boyadınız.

çarmığa gerilmiş insanları

resmettiniz.

Onlara tapındınız…

Sizi anlamakta

ne kadar zorlandığımı

bilemezsiniz.

Metni temsil etmesi beklenen çizimde kollarını yukarı doğru iki yana açmış bir insanın kollarından budaklanan dallarda kadınlı erkekli birer ikişer insan figürü çizilmiş, oturan, yürüyen, emekleyen, dans eden, çeşitli insanlar. Ölümü veya çarmıhı (çâr—mîh: dört mıh) hatırlatan hiçbir çizgi yok! Çarmığ’daki dizgi yanlışı “kavuk” kadar çağrışıma elverişli değil! Selçuk Demirel, bu metninde Hristiyanların Tanrı’nın oğlu saydıkları biricik İsa’yı çoğaltmakla onları incitmiş olabilir mi?


KEDİLERE DAİR

YKY Sanat dizisinin 289. Kitabı da Selçuk Demirel’in imzasını taşıyor. 248 sayfadan oluşan Bambaşka Kediler adlı bu kitap da metinlerden ve çizimlerden oluşuyor. Kitabın ikinci yarısı Metis Yayınlarınca 2006 yılında basılmış olan Başka Kediler’i de içeriyor. Yerli yabancı 35’e yakın yazar ve şairin kedilere ilişkin çeşitli sözlerine ve dizelerine yine Selçuk Demirel’in çeşitli tekniklerle çizdiği, boyadığı resimler, desenler ve karikatürler eşlik ediyor. Kitapta bir de Çin atasözü var. Fransa’da yayımlanmış Kedisever Sözlüğü’nden alınan bu atasözü şöyle: “Karanlık odada kara bir kediyi bulmak zordur. Hele odada kedi yoksa bulmak mümkün değildir.” (s. 88).

İlk bakışta doğru görünüyor bu söz. Fakat insanlık tarihi bize bırakın karanlık odadaki olmayan kedinin bulunduğuna dair hikâyeleri, öküzün altında bulunan buzağılara ilişkin çok sayıda olguyu göstermiş durumda. Belki bu durumdur şair Turgut Uyar’a kitabın arka kapağına alınan şu dizeleri söyleten:

Belki önemli değil ama çekip gidelim

kedilerin kendilerinin olan akşamına

Demek ki akşamlarımız bize ait olmaktan çıkmış. Herhangi bir gerçekliği kendi olağan sınırları içinde algılamak ve değerlendirmek, insana yetmiyor, insanı doyurmuyor. Sanat biraz da bunun için var. Bambaşka Kediler’in bir yerinde kedi ile kaplan arasında bağ kurulduğunu görünce yıllar önce okuduğum kedinin yaratılışına ilişkin o kıssayı hatırladım: Nuh tufanı sırasında gemidekiler Nuh aleyhisselâma farelerden şikâyetçi olmuşlar: Ey Allah’ın elçisi, bu fareler bizim yiyeceklerimize zarar veriyorlar. Bunun üzerine Nuh peygamber, aslanın bulunduğu kafese yaklaşıp aslanın burnunu tutmuş. Bunun üzerine aslan kuvvetle aksırmış ve burnundan yere bir çift kedi düşmüş. İşte kedi türünün kaynağı bu bir çift kediymiş. (Yeryüzünde fare soyunun kökü kurumadığına göre Nuh’un gemisindeki kediler, fareleri korkutmakla yetinmişler.)


‘ÇOCUKLUĞUM KEDİLERLE GEÇTİ’

Bambaşka Kediler’in sunuş yazısına Selçuk Demirel “Kediler Bambaşka” başlığını uygun görmüş. Dünya ve Türk resminde kedi imgesinin gelişimine dair bir özet sunan sanatçı, kedinin köpeğe oranla “daha az ilginç” olduğunu belirttikten sonra şu değerlendirmeyi yapmış: “Kedi yalnızlığı seven, ömrünün üçte ikisini uyuyarak geçiren, insanın hayatında istediği zaman istediği zaman katılan bir hayvan. Köpek ise tam tersi bir kişilik; köpek kahraman, avda, savaşta, sürülerin korunmasında ve saldırıda hep insanın yanında. Kedi ve köpek farkını en iyi ‘Kedileri köpeklere yeğliyorsam, polis kedileri yok da ondan…’ diyen Cocteau ile özetleyebiliriz. Bu yüzden resimde kedi daha ziyade sembolik ve dekoratif unsur olarak kalmıştır. En azından bu durum Macar asıllı Gottfried Mind’a kadar böyledir. Kediler Mind’ın tablolarında resmin ana konusunu oluşturur, idolleşir.” (s. 4-5)

Ben “Gottfried” yazdım ama kitapta “Fottfried” yazıyor. Klavyede “F” ile “G” yan yana olduğundan yazar yanlış tuşa basmış. Kitabın düzeltisini yapan Filiz Özkan da bu olasılığı düşünmediğinden…

1954 yılında Artvin’de doğan uluslararası çizerimiz Selçuk Demirel, bu sunuş yazısının son paragrafında “Bütün çocukluğum kedilerle birlikte geçti. Kediler her yerdeydi: Sokakta, çatılarda, duvar üstlerinde, otomobillerin altında, evlerin en rahat ve güneş alan koltuklarında uyuklayan kediler. Herhangi birinin başını okşamak istediğinizde, eğilip sağ elinizi biraz uzatıp ‘pisi pisi’ demek yetiyordu [.] Türkiye dışında başka ülkelerde ‘pisi pisi’ bir işe yaramıyor.”

Bize çok renkli, pek zengin, kimisi sevimli kimisi düşündürücü onlarca kedi resmi sunan Selçuk Demirel’e teşekkürlerimi sunuyorum. Asıl adını unutturacak denli kedi sever olan Ebu Hüreyre’yi de rahmetle anıyorum.


#hayat
#aktüel
#kitap
15 gün önce