Sinema Hollywood’dan büyük

Şu sıralar sinemada Barbie ve Oppenheimer yoğunluğu yaşanıyor. Hollywood yine devrede. Barbie’nin sosyolojik misyonunun yanında Oppenheimer’ın modern zamanın en büyük günahlarından birini aklama girişimi olduğu iddiası tartışılıyor. Oysa sinema Hollywood’dan ibaret değil. Bize düşen, sinemanın Hollywood’dan ibaret olmadığını gösteren filmlere dikkat çekmek.

Abdulhamit Güler
04:00 - 29/07/2023 ہفتہ
Güncelleme: 00:09 - 29/07/2023 ہفتہ
Yeni Şafak
Oppenheimer.
Oppenheimer.

Sinema salonlarının coştuğu zamanlar olur. Çok beklenen filmler, oyuncular, konular izleyicinin sinema salonuna koşmasını sağlar. Bugünlerde benzer bir durum söz konusu. Uzun zamandır reklamına boğulduğumuz Barbie ve Oppenheimer vizyona girdi. Daha şimdiden çok izlenenler listesine girdiler. Yani Hollywood yine çok konuşuluyor. Sinemanın, bu denli izleyici çeken filmlerle var olduğunu düşünenler çoğunlukta. O halde bize düşen, sinemanın Hollywood’dan ibaret olmadığın gösteren filmlere dikkat çekmektir.

Öncelikle şunu hatırlatmak gerek ki sinema kuramlarının ve akımlarının tamamına yakını Hollywood’a itiraz ederek doğmuştur. ABD merkezli sinema endüstrisinin kazanç esaslı, yapay mekanlarla uygulanan filmleri dünyanın dört bir yanında itiraza yol açtı. Rusya, Fransa, İspanya, İtalya, Almanya başta olmak üzere sineması güçlü olan her ülkede aynı ses yükseldi ve Hollywood dışında yöntemler ve yollar çoğaldı.

SADELİK USTASI ‘EN JAPON’ YÖNETMEN

Sinemayı felsefe aracı olarak kullanan yönetmenleri en başta saymak gerek. Japon yönetmen Yasujiro Ozu, sinema tarihinin en sahici ve kalıcı eserlerinden bazılarına imza attı. Tokyo Hikayesi, Geç Gelen Bahar, Güz Akşamı başta olmak üzere çok sayıda filmi insanın özüne dönmesine çağrı yapıyordu. Kapitalist sistemin sömürü ve tüketim odaklı şehirleşme döneminde (1950’ler) ustalık eserlerini ortaya koyan Ozu, dünyanın her köşesindeki izleyiciye başka sinemanın mümkün olabileceğini gösterdi.

KAYARÜSTEMİ OLMASAYDI…

Ozu ile birlikte düşünülen isimlerin başında İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi gelir. Kendisi de sık sık Ozu’ya atıf yapardı. Başkaları da iki yönetmeni benzetirdi. Hatta Godard, “Sinema Griffith ile başlayıp Kiyarüstemi ile sonlanmıştır” demişti. Kiyarüstemi’nin “Beş” filmi Ozu’ya saygı duruşu olarak nitelendirilir. Kirazın Tadı ise en çok bilinen filmidir. Özellikle Arkadaşımın Evi Nerede, Şirin ve Rüzgar Bizi Sürükleyecek filmleri etkileyicidir.

Metin Erksan

ELBETTE TÜRKİYE VE ERKSAN

Türkiye’de de çok kıymetli isimler var elbet. Metin Erksan’ın adını anmak gerek. Ülkemizde sinemanın yerli ve özgün şekilde yapılmaya başlandığı dönemde taşın altına elini koyanlardan biri olur. Anadolu’dan beslenen ve sinemanın temsil unsuruna dikkat çeken Erksan, Sevmek Zamanı filmiyle bambaşka bir bakış açısı sunar. Susuz Yaz’ı Berlin’de Altın Ayı aldı fekat almasa da kıymetlidir. Kuyu ile Acı Hayat da adı anılması gereken filmler arasındadır.

Abbas Kiyarüstemi

AVRUPA’DAN YÜKSELEN SESLER

Batı medeniyetini temsil ettiğini iddia eden Hollywood’a karşı Batı’nın içinden de sesler yükselmiştir. Bunların başında Fransız Yeni Dalga kuramının öncü isimlerinden Jean Luc-Godard gelir. Serseri Aşıklar filmi ile sinemaya yeni bir bakış getiren Godard’ın özellikle Alphaville ve Hafta Sonu isimli eserlerinin yeri başkadır. Godard hep içeriden eleştirir. Filmlerine de bunu yansıtır. Hollywood’dan başka sinemanın mümkünlüğünü ispat eden birkaç kişiden biridir. Başını çektiği Yeni Dalga akımı da “Herkes film çekebilir, kameranı al sokağa çık” çağrısı ile duruşunu netleştirir ve Hollywood’daki “stüdyo sistemi”ni reddeder.

İspanya’dan yükselen ses ise Luis Bunuel’e aittir. Salvador Dali’nin yakın arkadaşı olan Bunuel, sinemada sürrealizm akımının kurucusu sayılır. “Başka bir açıdan bakalım, başka şekilde anlatalım” mottosuyla gerçekliği yıkıp yeniden kurma peşindedir. Bir Endülüs Köpeği ile başlayan serüveni boyunca ilginç filmler yapar. Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği bunlara başında gelir. İsminden de anlaşılacağı üzere sistem eleştirisi yapar.

Andrei Tarkovsky

ASYA’DAN BÜTÜN DÜNYAYA YAYILAN SİNEMA

Rus Sinemasından ve Andrei Tarkovsky’den bahsetmeden olmaz elbette. Sadece sinemanın değil modern felsefenin önemli teorisyenleri arasına girer. En azından bazılarımız öyle düşünüyor. Doğu Medeniyetinin kodlarının peşinde film yapan, dilini buna göre şekillendiren ve hep insanın derinine yolculuk etmeye çalışan Tarkovsky’nin bütün filmlerini zikretsek yeridir. Ancak biz sadece İz Sürücü, Kurban, Solaris ve Nostalji’den söz edelim. Hepsi birbirinden kıymetli ve insana dair. Sinemayı, bir dua biçimi olarak nitelendirilen Tarkovsky, ülkesinin ve dünyanın geçiş sürecinde olduğu bir dönemde eserlerini bütün zamanlara bırakarak aramızdan ayrıldı.

Hollywood sadece Hollywood’dan ibaret değil elbet. Her ülkenin merkez sineması Hollywood demek oluyor. Mesela Hindistan sineması Bollywood’dur. Oysa Hindistan’da da sinema Bollywood ile sınırlı değil. Dünyanın en kalabalık ülkesi haline gelen Hindistan’da başka bir sinema kulvarında olan çok önemli isimler oldu. Satyajid Ray, ülke sinemasının sembol isimlerinden biridir. Apu’nun Dünyası, Ray’in bilinen filmlerinden ve Hindistan toplumunun modernleşmenin eşiğindeki sorunsallarına eğiliyor. Ray’in hemen bütün filmleri zaten böyledir.

Nasır Hamir

VE MAĞRİB…

Kuzey Afrika’nın çölünden de gölünden de beslenen Tunuslu yönetmen Nasır Hamir, Bab Aziz’den Kayıp Güvercin Gerdanlığı’na uzanan ve İslam birikiminden faydalanan, sufizme dayanan hikayelerle başka bir sinemayı mümkün kılan bir izlek peşinde film sunuyor. Son belgeselinde Muhyiddin Arabi’yi Aramak ismiyle başka bir yolculuğa çıkan Hemir’in Hollywood’suz sinemaya dair ortaya koydukları çok mühim…

Dünya büyük bir yer. Ve dünya Hollywood’dan büyüktür! Hemen her ülke için isimler sayılabilir. Angelopoulos, Kieslowski, Varda, De Sica, Miyazaki, Uluçay ve daha niceleri… Her biri sinemanın Hollywood’dan büyük olduğunu ortaya koymak için var olmuş sanki… Afrika’dan Kuzey Asya’ya, Kanada’dan Avustralya’ya uzanan ve her bir karış coğrafyayı kapsayan sinemanın temsil ettiği şey insanlık birikimidir. Sadece izlenmek, sadece bilet satışı, daha çok izlenme ve bilet satışı peşinde koşmayan, sinemanın sanat vurgusunun insanlık birikimine katkısını hedefleyen, bütün zamanlara hitap eden filmleri yapan kıymetli yönetmenler iyi ki var.




#Oppenheimer
#Barbie
#Film
1 سال واپس