|

Son Adam’ın kehanetleri

Jean-Baptiste de Grainville’in Fihrist Kitap’tan çıkan ilk apokaliptik distopyası olan, Son Adam daha sonra İngiltere’de isimsiz bir eser olarak ün kazandı. Pek çok şair de “son adam” temalı şiirler yazdı. Bu şiirler de Son Adam: Kıyamet Şİirleri adıyla Türkçede derlendi.

04:00 - 15/08/2023 Salı
Güncelleme: 00:04 - 15/08/2023 Salı
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Servet Sena Sorkun

Okuduğumuz hikâyelerin ekseriyetle mutlu bir sonla nihayete ermesini isteriz içten içe. Hayat hikâyelerinin acı ve sert gerçekliği yüzümüze çarpmadan önce bir sığınak arayışına girer, kendimizi oyalarız. Farkında olmaksızın bir romanın son sayfalarında, bir öykünün son satırlarında ya da bir şiirin dizelerinde bizde olmasını istediğimiz ya da hâlihazırda var olan şeylerden izler bulabilir ve tanıdık bir hisle karşılaşırsak o eseri içselleştiririz. Belki de hayatımızda mutluluktan payımızı alamadığımızdan bu yükü kitap karakterlerine yükleriz. Eserlerdeki “son”ların bir başlangıca vesile olmasını dilememiz bu yüzdendir.

Mutsuz sonlarla biten eserler gerçeğe daha yakın gibi görünse de mutlulukla sonlananların beni kandırmasına müsaade edenlerdendim. Üstelik okuduğum romantik bir eserse bundan daha çok keyif alırdım. Ta ki bir şey “son” ise “mutluluk” eyleminin ilanihaye onunla yan yana duramayacağını öğrenene kadar. Meğerse mutlu sonlar yokmuş “son insanlar” ve onların hikâyeleri varmış. İnsan, kendi hikâyesinin sonunu belirlemekten acizken, hayatının kahramanı olabilecek kadar da güçlüymüş. Jean-Baptiste de Grainville’in Fihrist Kitap’tan çıkan ilk apokaliptik distopyası olan, Son Adam kitabı bana bunları düşündürdü.

Fihrist Kitap yaptığı sıra dışı çevirilerle son dönemlerde ses getiren yayınevlerinden biri olmayı başardı. Gençlerden oluşan bu ekip okuyucuların dikkatini çekti. Bugüne dek Son Adam eserinin çevirisinin yapılmamış olması gerçekten şaşırtıcı. Yayınevi, bu tür daha önce Türkçeye çevrilmemiş eserleri özellikle arayıp buluyor ve okuyucuya ulaştırıyor.

ÖNCE DİKKAT ÇEKMEMİŞ

Graninville’in kitabının yayın serüvenine dair ön sözden edindiğim bilgilere göre, “Son Adam”ın, yazarının intiharından hemen sonra başlayan yayımlanma süreci oldukça ilginç. İ.F. Clarke’ın açıklamaları, bu süreci aydınlatıcı detaylarla bize sunuyor. 1805 yılında yazarın intiharından on ay sonra, kitap “The Last Man or Omegarus and Syderia: A Romance in Futurity” adıyla İngilizceye çevrilmiş. Ancak ilginç olan şu ki; çeviri, adeta telifli bir eser gibi sunularak, İngiliz okurlara isimsiz bir yazarın eseriymişçesine tanıtılmış. Çevirmen, kendi adını kitabın künyesine koymadığı gibi, yazar Grainville’in adını da çıkararak kitabı, İngiliz okurlarına anonim bir eser maskesiyle sunmuş. Yıllarca İngiltere’deki edebiyat çevrelerinde anonim olarak bilinen kitabın esasında Grainville’in “Son Adam” eserinin çevirisi olduğu, sonradan fark edilmiş. Kitap Fransa’da ilk yayımlandığında dikkat çekmemesine rağmen, sonraki yıl ortaya çıkan anonim çevirinin İngiltere’de telifli bir eser olarak ün kazanması ve aynı dönemde saygın yazarların bu çeviriden esinlenerek benzer hikayeler yazmaları ilgi çekici olmuş. İ.F. Clarke, iki metni karşılaştırdığında, İngilizce çevirinin bazı “edebi tercihlerle açıklanamayacak farklılıklar” içerdiğini keşfetmiş ve bunların çoğunlukla kitabın İngiliz okurlarının beğenisine uygun hale getirilme çabasından kaynaklandığını vurgulamış. İşin en önemli tarafı da orijinal eserin Fransa’da, anonim çevirinin ise İngiltere’de belirli çevrelerce değer görmesi ve bu iki eserden hangisinin gerçek eser hangisinin çeviri olduğunun 2000’li yıllara kadar anlaşılamamasıdır. Fihrist Kitap ekibi, bu durumu kültürlerarası iletişimin kör noktalarından biri olarak değerlendiriyor ve Pierre Versins ve İ. F. Clarke gibi akademisyenlerin çabaları sayesinde, “Son Adam”ın 21. yüzyılda yeni okurlarla buluşma fırsatı yakaladığını söylüyor. Bu eser okuyucuyu insanın varoluşu ve sonlu doğası üzerine derin düşüncelere sürüklüyor.

BİR TAKIM KEHANETLER

Son Adam kitabının etkisiyle yazılan romantik hikâyelerin yanı sıra aynı yıllarda “Son Adam” şiirleri de yazılıyor, 21. yüzyılda birçok kehanet ülkeleri sarıyor. Kehanetler dünyanın sonunun geldiğini, büyük patlamaların olacağını varsayan cinsten. Bunun üzerine yazarlar tarafından kıyametin yaklaştığı düşünülüyor ve bu tekinsiz alamet şiirde de karşılığını buluyor. Çeşitli milletlerden şairler birçok şiir kaleme alıyor. Şairler şiirlerini romantik-melankolik bir dille yazıyor, kıyametten önce yaşanmış son şehirleri ve o şehirlerde yaşayan insanları anlatıyor.

Son Adam kitabının akabinde Fihrist Kitap yepyeni bir perspektif daha sunarak Son Adam: Kıyamet Şiirleri adlı derlemesini okuyucularla buluşturmuş. Kitapta dokuz farklı şairin dokuz farklı “son” temalı şiirini okuma fırsatı buluyoruz. Eser kelimelerle inşa edilmiş bir zaman tüneline girilmiş hissiyatı veriyor. Kitabın çok sesliliği zihninizde farklı hikâyelerin resmedilmesini sağlıyor. Sesler asıl metne uygun bir düzlemde okuyucuya aktarılmış. Çevirmen Emre Erol’un nitelikli çalışması da gözlerden kaçırılmamalı. Eserde en çok etkilendiğim şiir William Blake’in Kudüs’ü olurken, çeviriden maalesef pek lezzet alamadığım, çeviriyi asıl metne uygun bulmadığım tek şiir ise John Keats’in Bir Bülbüle Gazel adlı şiiri oldu. Edgar Allen Poe hayranlarının beğenisini cezbedebilecek olan Mahkum Şehir şiiri de kafiyeleriyle ön planda. Lelitia Elizabeth London ise seçkideki tek kadın şair olması hasebiyle Ölüler Şehri şiiriyle dönemi açısından öne çıkan bir isim olmuş. Eminim sizlerin de bu dokuz son adam şiiri içerisinden dikkatinizi çeken “kıyamet”ler çıkacaktır.

Eserde tüm şiirler bir kehanet temelinde yazılsa da derleme yeni “son”lara ve bu sonların insanlar üzerinde yarattığı başlangıç umuduna işaret ediyor. Siz de kara dönemlerin umutsuz hikâyelerine ve son adamların şiirlerine şahitlik etmek isterseniz iki önemli çeviriyi okumanızı kesinlikle öneririm.



#Aktüel
#Edebiyat
#Yazar
8 ay önce