|

Tiyatro tırıyla Anadolu yollarında

Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliği Projesi (MİSGEP) ile 10 bin maden çalışanına tiyatro yoluyla ulaşılıyor. İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerinin tiyatro oyunlarıyla anlatıldığı tırla biz de Anadolu yollarına düştük. İşte bu unutulmaz yolculuğun hikayesi...

00:00 - 14/11/2021 Pazar
Güncelleme: 20:20 - 12/11/2021 Cuma
Yeni Şafak
Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliği Projesi (MİSGEP) ile 10 bin maden çalışanına tiyatro yoluyla ulaşılıyor.
Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliği Projesi (MİSGEP) ile 10 bin maden çalışanına tiyatro yoluyla ulaşılıyor.
AHMET KARDEŞ

Yollardayız, Muğla’nın yollarında…

Bir grup arkadaşımızla, Ortaca yakınlarındaki ana yoldan ayrılıp, kıvrım kıvrım köy yollarından ilerliyoruz, yokuş yukarı. Aracımız, mütemadiyen bir virajdan çıkıp öbürüne giriyor. İstikamet Dalaman’ın Gürleyik köyü… İki saate yakın bir yolculuktan sonra, köyün hemen girişindeki Gürleyik Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Fuat Demir İlkokulu’nun bahçesinde duruyor aracımız. İner inmez bizi Köy Muhtarı Salih Salar karşılıyor. Genç, güler yüzlü ve tatlı bir telaş içinde. “İlk defa köyümüzde bir tiyatro gösterisi olacak, çok heyecanlıyız.” diyor. Okulun bahçesine park etmiş, bir tarafında “MİSGEP İnteraktif Eğitimleri Turne Sahnesi” bir tarafında “Güven Usta ile Vardiya Öyküleri” yazan, 15 metre uzunluğunda kocaman bir tır ile karşı karşıya geliyoruz. Sekiz-on kişi, tırdan sandalyeler indirip boş alana diziyor, ses sistemleri kuruyor, seyircilerin güneşten etkilenmemesi için çadırlar açıyor ve bir saat sonra başlayacak oyun için telaşla koşuşturuyorlar.


TİYATROYLA İŞ GÜVENLİĞİNE DİKKAT

Seyirciler kalabalıklaşıyor, sandalyeler dolmaya başlıyor. Sahneye en yakın yerde oturan bir grup maden çalışanın yanlarına varıyorum. Çoğu 25-30 yaşlarında. İşten yeni çıkmış, yıkanmış ve buraya gelmişler. Aralarında gülümseyerek sohbet ediyorlar. “Biraz sonra burada sizlere yönelik bir interaktif tiyatro gösterisi yapılacak, neler düşünüyorsunuz?” diyorum. “Bilmem. Merakla bekliyoruz. Çağırdılar, biz de geldik. Herhalde iyi olur. Görelim bakalım…” gibi kısa ve kestirme cevaplar veriyorlar. Biraz mesafeliler.

“Sağlığınız ve Güvenliğiniz İçin Siz Neredeyseniz Biz Oradayız” diyerek Türkiye’nin dört bir tarafındaki maden çalışanlarının ayaklarına giden “Güven Usta ile Vardiya Öyküleri” başlıyor. Sahnede dört oyuncu var. Dördü de bir maden ocağında çalışan ve iş hayatında her birinin ayrı yaklaşımları olan dört kafadar: Güven Usta, Mehmet, Necmi ve Saim.


MADENDE İLK GÜN

Birinci bölümde “Saim’in Madende İlk Günü” anlatılıyor. Ocağın en eski çalışanı, tecrübeli, iş sağlığı ve güvenliğine azami dikkat eden Güven Usta, işe yeni başlayan Saim’i tanıtıyor Necmi ve Mehmet’e. Birbirlerine bağlı ve sağlam dostluklar kuran bu ekibin arasına yeni gelen Saim, önce çekingen davranıyor ve ortamı anlamaya çalışıyor. İş Güvenliği Uzmanı Cansu Hanım’ın ocağa gelmesiyle Necmi’nin esprili konuşmaları ve davranışları sayesinde ortam ısınıyor bir anda. Birinci bölüm alkışlarla biter bitmez interaktif bölüm başlıyor ve çalışanlara kişisel koruyucu donanımları hakkında düşünceleri soruluyor. Çalışanlar biraz tutuk, çok fazla konuşmak istemiyorlar.


BİZ BİR AİLEYİZ

İkinci bölüm “Biz Bir Aileyiz” Saim, işinde yeni olmasına rağmen çalışma arkadaşlarının takdirini kazanıyor. Dört arkadaş vardiya çıkışında sohbet ederken Mehmet, kızının yazdığı bir mektuptan bahsediyor. Kızı mektupta babası için endişelendiğini ve eve sağ salim gelmesini dilediğini yazıyor. Hem sahnede hem seyirciler arasında duygusal anlar yaşanıyor. Kiminin gözleri kızarıyor, kimi derin bir iç geçiriyor. Az önce konuşmaktan birazcık çekinen çalışanlar yavaş yavaş duygu ve düşüncelerini dile getirmeye başlıyorlar.


BANA BİR ŞEY OLMAZ DEME

Üçüncü bölümün adı “Bana Bir Şey Olmaz” Güven Usta, yeni evlenen ve çocuğu olan Saim’i yemeğe davet ediyor. Bunu duyan Necmi, Mehmet’le birlikte sürpriz yaparak Güven Usta’nın evine geliyorlar. Şen şakrak aralarında muhabbet ederken acı bir telefon geliyor. Maden çalışanı Sezai, bir nakliye kazasına maruz kalıyor. Ortalık buz kesiyor. Sunucu arkadaş, hemen bu durumu seyirciler arasındaki maden çalışanlarına soruyor: “Nerede hata yapıldı? Doğrusu neydi?” İdris Gümüş adlı bir maden çalışanı deneyimlerini ve tavsiyelerini dile getiriyor.

Geliyoruz dördüncü bölüme: “Güven Usta’nın Dünyası” Güven Usta, vardiyasına gitmeye hazırlanırken annesinden, babasının hastalandığı haberini alıyor, buna çok üzülüyor ve madende bir iş kazasının yaşanmasına sebebiyet veriyor. Bu durum yine interaktif yöntemle seyirciye soruluyor. Gürcan Kaya adlı bir çalışan, 2011 yılında bir iş kazası yaşadığını ve bir bacağında platin olduğunu anlatıyor.


HAYALLER VE HAYATLARA DAİR

“Hayaller ve Hayatlar” beşinci bölümün adı. Skeçler kısa ve akıcı olduğu için etkinlik su gibi akıyor. Bu bölümde, maden iş yerinde “çalışan temsilcisi” seçilecektir. Tabi her bölümde matraklığı ile seyirciyi kahkahaya boğan Necmi bu kez yine ön planda. İlle de çalışan temsilcisi ben olacağım ve bunun için en uygun kişi benim, diyor. Çalışanlara olmadık vaatler veriyor. Seyirciler bir kez daha Necmi’nin konuşmalarıyla onu alkış yağmuruna tutuyorlar. Her bölümün sonunda olduğu gibi bu bölümde de seyirciye dönüp soruluyor: “İSG yasası, haklar, ödevler ve çalışan temsilcisinin görevleri nelerdir? Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi Alo 170’ten nasıl yararlanılır?”

Altıncı bölümün adı “İletişimin Önemi” Necmi yine rahat durmuyor. Vardiya esnasında, Saim’in defalarca uyarmasına rağmen vazifesi olmayan bir işe kalkışıyor ve elektrik çarpmasına maruz kalıyor. Bu bölümün sonunda da seyircilere, acil durum yönetiminde iletişimin nasıl sağlanması gerektiği konusunda sorular yöneltiliyor.

Yedinci bölüme geçiyoruz. Bu kez “Kahramanlarımız Doktorda” Güven Usta, ağır taşımaktan dolayı bel ağrısı çekiyor; Mehmet, işitme kaybına uğruyor; Necmi, tozdan kaynaklı öksürük krizine giriyor; ancak Saim sapasağlam. Çünkü kendine iyi bakıyor, iş sağlığına ve güvenliğine dikkat ediyor. Doktor Nermin, üç hastayı muayene etmeye çalışıyor; ancak Necmi’nin Güven Usta ve Mehmet’le aralarındaki diyalog, büyük bir karmaşaya neden oluyor. Necmi, bu bölümde de yine seyircileri gülmekten kırıp geçiriyor. Bu skeçte, meslek hastalıkları, düzenli sağlık kontrolleri, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı arasındaki iş birliğinin önemi dile getiriliyor. İlyas Nazaran adlı emekli maden çalışanı, interaktif bölümde, idarecilik de yaptığını söyleyerek tecrübelerini dile getiriyor.

Ve tiyatro gösterisinin son bölümüne geçiyoruz. Bu bölümün adı “Bekleyiş”. Ocakta bir kaza oluyor. Necmi ile Saim kurtarılmayı bekliyor. Her ikisi de belli etmeseler de korku içindeler. Baştan beri komik yönüyle ocağın adeta güldürü makinesi olan Necmi, bu kez son derece ciddi. Saim’e hem abilik yapıyor hem de onu rahatlatıyor; bağrına basıyor, koruyor ve kolluyor. Tam umutlar tükenmekteyken kurtarma ekibinin sesleri duyuluyor. Duygusal anlar yaşanıyor. Bütün seyirciler gibi benim de kirpiklerim ıslanıyor. Nasıl ıslanmasın? Benim babam da bir maden işçisiydi yıllar evvel. Ben henüz bir yaşındayken Fransa’ya işçi olarak gitmiş. Gurbet eldeki ilk çalıştığı iş, bir maden ocağında kazma sallamak. Nasıl zorluklar içinde çalıştığını, ne iş kazaları atlattığını, vardiyadan çıkınca aynaya baktıklarında kendilerini bile tanıyamadıklarını defalarca anlatmıştı bana.

SEYİRCİDEN TAM NOT

Seyircilerin duygu ve düşüncelerini almak için hemen yanlarına varıyorum. “Nasıl buldunuz oyunu, memnun kaldınız mı?” diye sorular yöneltiyorum. Çok beğendiklerini dile getiriyorlar büyük bir kısmı. Hayatında ilk defa bir tiyatro seyrettiğini anlatıyor bir maden çalışanı. “Bir dağ başında, bir köyde bize yönelik bir tiyatro izledik, memnun kalmaz mıyız?” diyor.

Biz Gürleyik köyünde 54. oyunu izlerken programın başından sonuna kadar nasıl bir özveriyle hareket edildiğini, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine nasıl büyük bir emek verildiğini gözlemleme imkanı bulduk. MİSGEP kapsamındaki Sahne Turnesi tırının, ülkemizin güzide emekçilerinin sağlık ve güvenliği için 18.000 km yol kat ettiğini öğreniyorum yetkili arkadaşlardan. Büyük iş, büyük proje, büyük fedakarlık…

Güzel memleketimizin güzel insanlarının canı yanmasın diye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü edebiyatın ve sanatın gücünden faydalanıyor. Toplumsal bilincin ve farkındalığın artırılması, İSG kültürünün her alanda yerleşmesi, her yaş grubunda karşılık bulması için şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro, sinema, resim, müzik… gibi edebiyat ve sanat ürünlerine ihtiyaç olduğu bütün uzmanlarca malumdur. Rus edebiyatının ünlü düşünür ve yazarı Tolstoy der ki: “Sanat; düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir.”

Doğudan batıya, kuzeyden güneye memleketimizin her bölgesini adım adım dolaşarak maden çalışanlarının ayaklarına kadar gidip drama tekniği ile onların sağlık ve güvenlikleri için örnek çalışmaya imza atan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nü yürekten alkışlıyorum.

#Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliği Projesi
#Muğla
#Anadolu
#Salih Salar
#Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
2 yıl önce