Kara, "Uluslararası çalışmalar biraz daha ileri seviyede, insan çalışması düzeyine gelmiş vaziyette. Dünya Sağlık Örgütü'nün resmi bilgilerine göre, bunların sayısı 25 civarına ulaşmış durumda. En önde olan iki tanesinden birisi haftaya başlayacak, diğeri büyük çaplı insan çalışmalarına yeni başlamış vaziyette" diye konuştu.
"Güvenliğine yönelik 3 aşamalı çalışma"
Prof. Dr. Kara, aşının güvenliğine yönelik olan ilk çalışmaların çok az sayıda gönüllü üstünde deneme yapılması olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:
- "Aşının herhangi bir problem çıkartmadığı görüldükten sonra ikinci kısımda da hangi miktarla verdiğinizde ne kadar etki yaptığını gördüğünüz çalışmalar olur. Üçüncü kısımda bu aşının gerçekten koruyucu olup olmadığını gördüğümüz çok daha yüksek sayıdaki insanlara uygulandığında ve aynı zamanda da istenmeyen etkilerinin olup olmadığını değerlendirdiğimiz çalışmalar olur."
"Kasımda ilk doz"
"Proteini hücrelerimize ürettiriyoruz"
ABD’deki son aşının biraz daha farklı geliştirildiğini anlatan Prof. Dr. Kara, uygulamaya girecek aşının, koronavirüsün insan vücuduna tutunması için gereken proteinin nereden sentezlendiğini, onu kodlayan genin RNA'sı çıkarılarak yapıldığını kaydetti.
Kara, "Aşının içerisindeki RNA insanda kasın içerisine veriliyor. Hücrelerimizin içerisine girerek ilgili proteini sentezliyor. Böylece virüsü değil, virüsün sadece bir proteinini veriyorsunuz ve o proteini de kendi hücrelerimize ürettirmiş oluyoruz. Bu sayede istenilen miktarlarda protein üretilerek güçlü antikor yanıtı oluşuyor. Hücrelerimiz de böylece virüsü tanımış oluyor. Böyle bir proteini taşıyan virüs geldiği anda da hem antikorlar hem de hücreler direkt olarak o virüse karşı harekete geçip virüsün bizim vücudumuzda dolaşmasını engelleyip hastalığı en başında durdurmuş oluyor. Aşı çalışmalarında bugün için bu noktadayız" ifadelerini kullandı.