|

Peygamber Efendimizin Sünnetleri - Hz. Muhammed’in (S.A.V) Örnek Davranışları, Ahlakı

Sünnet, Sevgili Peygamberimizin hayat tarzı, sözleri, fiilleri ve onaylarıdır. Kur’an, bize imanı ve yalnızca Allah’a kul olmayı emretmiş; sünnet, imanın hakikatlerini öğretmiştir. Sünnet sözlükte ise izlenen yol, yöntem, örnek alınan uygulama, örf ve gelenek manalarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de de bu kelime on altı defa geçer. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in sünnetleri Müslüman âlemi için çok mühim bir yere sahiptir. Sünnet olan ibadetler, davranışlar nelerdir? sorusu bu anlamda merak edilen önemli sorulardandır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (sav.)'in sünnetleri, bize güzel ahlâkı ierdemli bir hayata model olan davranışları, sözlerinden bazıları,sünnet olan namazlar, sünnet olan ibadetler haberimizde.

13:00 - 2/09/2022 Cuma
Güncelleme: 14:30 - 2/09/2022 Cuma
Yeni Şafak
Peygamberimizin sünnetleri
Peygamberimizin sünnetleri

Sünnet, fıkıh usulü terminolojisinde sünnet öncelikle şer‘î hükümlerin meşruiyet delillerinden ikincisini ifade eder ve “Resûlullah’ın söz, fiil veya tasvipleri” (takrirleri) şeklinde tanımlanır (Teftâzânî, II, 2). Peygamber Efendimiz (sav.)'in sözleri ve örnek davranışlarını ifade eden sünnet kavramı müslümanlar için büyük önem taşır. Peki, sünnet olan davranışlar, sünnet ibadetler nelerdir? İşte ayrıntılar..

PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED (SAV)'İN SÜNNETLERİ

PEYGAMBER EFENDİMİZİN SÜNNETLERİ NELERDİR?

Suyu oturarak içer ve 3 yudumla bitirirdi.

Suyu içmeye besmeleyle başlar bitirince ham ederdi.

Bıyıkları en çok kaşları kadar uzatırdı,dudakların altına sarkıtmazdı.

Mezarlıktan geçerken selam verirdi.

Ölüye definden sonra telkin verirdi.

Tırnaklarını Cuma günleri keserdi.

Tırnak kesmeye Şahadet Parmağından başlardı.

Yatarken sağ tarafının üzerine yatardı.

Yatmadan önce abdest alır abdestli olarak uyurdu.

Yemek yemeye tuzla başlardı.

Yemek sofrasında sirke bulundururdu.

Ayakkabısını giymeden önce mutlaka ters çevirir giyerdi. (içerisinde akrep vb. zehirli hayvan olabilir)

Fakirlere ‘uşur’ verirdi.

Duş altıkdan sonra çıkarken ayaklarını yıkardı.

Ezan okunurken dururdu.

Abdest aldıktan sonra kıbleye döner ve su içerdi.

Gömleğin düğmelerini aşağıdan yukarı doğru ilklemek,

Çözerken yukarıdan aşağı doğru çözmek.

Namazda sol ayak üzerine oturmak sağa ayağı dikmek.

Namazda kıyamda iken rükuya eğilirken sol ayağı sağ ayağın yanına getirmek.

Hapşırınca Elhanmdülillah, duyarsa Yerhamükellah derdi.

Cenaze evine yemek gönderirdi.

Kabir üzerine su dökerdi.Kabri balık sırtı yapardı.

Cevizi peynirle (Şifadır)Üzümü ekmekle yerdi.

Buğday ekmeğine arpa unu karıştırırdı.

Yemekte güzel şeylerden bahsederdi.

Biri seslendiğinde seslenene doğru bütün vücudu ile dönerdi.

Yolda başı öne eğik yürürdü.

Sabah ve ikindi namazından sonra istiğfar okurdu.

Diş temizliği için misvak kullanırdı.

İstişare ederdi.

Mübah olan yerlere sağ ayakla girer sağ ayakla çıkardı.(Oda dükkan vs.)

Günde iki öğün yemeye gayret ederdi.

Cenaze namazından sonra ayakta dua ederdi.

Namazda ruküya giderken sırtı dümdüz olurdu.

Ölüm halinde olanlara su içirirdi.

Güzel koku sürünürdü.

Tesbih namazı kılardı.

Aynaya bakınca dua etmek.

Her işe besmele ile başlamak.

Abdest alırken yüzüğü çevirmek.

Davete icabet etmek.

Doymadan kalkmak.

Pazarlık yapmak.

Temiz giyinmek.

3 kez sarılmak.

Sahur yapmak.

Hasta iken hamd etmek.

İlk verilen sözü tutmak.

Yemekten sonra tatlı yemek

Cuma günü gusül abdesti almak

Yerde yemek yemek

Her cuma sadaka vermek

Kıyafet katlamak

Allahın selamını vermek ve almak

Gusülden sonra iki rekat namaz kılmak

SÜNNETİN ÖNEMİ

Peygamber Efendimiz (s.a.s), âlemlerin Rabbinden aldığı vahyi insanlara hem tebliğ etmiş hem de açıklamıştır. Onun güzide yaşantısı, Allah’ın rızasına uygun yaşayan iyi bir Müslüman olmak için önümüzdeki en güzel örnektir.

SÜNNETİN HÜKMÜ NEDİR?

Müslümanlar için Resûlullah’a uymanın gerekliliği onun davranışlarındaki örneklik özelliğine dikkat çeken (el-Ahzâb 33/21), ona uymayı (Âl-i İmrân 3/31) ve itaati (meselâ Âl-i İmrân 3/32) emreden, kendisine Kur’an’ı açıklama görevinin verildiğini ifade eden (en-Nahl 16/44) âyetlerden anlaşılmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in kitabı ve hikmeti öğrettiğini bildiren âyetlerde geçen hikmet kelimesinin (meselâ bk. el-Bakara 2/129) İslâm’da dinî bilgiyi belirlemede Resûlullah’ın rolüne, dolayısıyla sünnete işaret ettiği bazı âlimlerce dile getirilmiştir (meselâ bk. Şâfiî, er-Risâle, s. 245-257). Bu âyetler ve Resûl-i Ekrem’in konuya ilişkin beyan ve tavırları ışığında onun yirmi iki yılı aşan peygamberlik dönemi boyunca Kur’ân-ı Kerîm’i açıklayıp uygulayan söz ve davranışları dinî hükümlerin ikinci kaynağı olarak algılanmış, daha sonra Kur’an ve Sünnet şeklinde ifade edilen bu ilke bütün İslâm mezheplerinin ittifak ettiği bir temel sayılmakla birlikte sünnet, Kur’an’ın lafzıyla da vahiy (vahy-i metlüv) olmasına karşılık lafzı değil mânası vahiy (vahy-i gayr-i metlüv) kabul edilerek Kur’an’la aynı konumda tutulmasa bile onu tamamlayan bir konumda görülmüş ve değişik açılardan sınıflamalara tâbi tutulmuştur. Bunlardan sünnetin sonraki nesillere intikal biçimini esas alan ayırım sünnetin sıhhati meselesiyle ilgilidir. Yapısal özelliği açısından uygulanan ayırımda sünnetin Hz. Peygamber’in sözleri (kavl), eylemleri (fiil) ve onaylayıcı tavırları (takrir) olmak üzere üç türden oluştuğu tesbit edilmiştir. Resûlullah’ın gördüğü ve duyduğu halde onay biçiminde yorumlanabilecek tavırları anlamına gelen takrirî sünnetin ilgili davranışın en azından yasaklanmadığını gösterdiği, sözlü sünnetin içerdiği emir ve yasakların ise ilke olarak Kur’an’dakiler gibi bağlayıcı olduğu kabul edilmiştir. Ancak Kur’ân-ı Kerîm lafız ve mâna yönünden mütevâtir olduğundan büyük çoğunlukla haber-i vâhidlerden meydana gelen sünnet pratikte Kur’an’dan farklı bir konuma sahip olmuştur. Hz. Peygamber’in fiilleri tek başına bağlayıcı bir otoriteye sahip bulunmamakla birlikte çeşitli karînelerle dinî nitelik kazanabilecek mahiyette görülmüştür. Meselâ bir yiyeceği yemesi gibi, bir şeyin Resûlullah tarafından yapıldığının tesbit edilmesi o şeyin en azından günah olmayıp mubah sayıldığını gösterir. Bir eylemi Resûl-i Ekrem’in dinî bir vecîbeyi yerine getirmek için yaptığı biliniyorsa o eylem bağlayıcı bir kural olur; diğer bir ifadeyle sözlü bir emrin nasıl yapılacağını gösteren eylem o emrin hükmünü alır. Meselâ Hz. Peygamber’in namazın nasıl kılınacağını gösteren fiilî hadisleri böyledir. Onun dinî vecîbeler dışında ibadet (takarrub, kurbet) amacıyla yaptığı bilinen eylemlerin müslümanlar bakımından zorunlu olmasa da dinen teşvik edildiği kabul edilir; bir eylemi çoğunlukla yapıp bazan terketmesi ise o eylemin daha güçlü biçimde tavsiye edildiğini gösterir. (islamansiklopedisi)

SÜNNET OLAN NAMAZLAR

Hz. Peygamber (s.a.s.) farz namazların öncesinde ve sonrasında sünnet namazları kılmış ve ümmetine de tavsiye etmiştir. Bundan dolayı vakit namazlarıyla birlikte eda edilen düzenli (revâtib) sünnetler imkânlar ölçüsünde kılınmalıdır. Hz. Muhammed (s.a.s.) bir hadislerinde, “Her gün sabah namazından önce iki, öğleden önce dört, sonra iki, akşamdan sonra iki ve yatsıdan sonra iki olmak üzere 12 rekât nafile namaz kılmaya devam eden kişiye, yüce Allah cennette bir köşk inşa eder.” (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 101) buyurmuştur. İkindi namazı ile ilgili olarak da “İkindiden önce dört rekât namaz kılana Allah merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 8) demiştir.

Bir başka hadislerinde de, “Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği şey farz namazdır. Eğer bu namazları tam olarak yerine getirmişse ne güzel. Aksi hâlde şöyle denir: Bakın bakalım, bunun nafile namazı var mıdır? Eğer nafile namazları varsa, farzların eksiği bu nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer farzlar için de aynı şeyler yapılır.” (Ebû Dâvûd, Salât, 151; Tirmizî, Salât, 193) buyurmuştur.

Teheccüd namazı, kuşluk (duhâ) namazı, istihâre namazı, yağmur duası, husûf namazı, küsûf namazı, tahiyyetü'l-mescid, tövbe namazı, ihrama giriş namazı, yolculuğa çıkış ve yolculuktan dönüş namazı, hâcet namazı, abdest ve gusülden sonra namaz regaib türünden nâfile namazlardır. İslâm kültüründe sünnet namazlar, özellikle vakit namazlarının öncesinde-sonrasında kılınan sünnet namazlar, farz namazlara hazırlayıcı ve onları koruyucu ibadetler olarak değerlendirilmiş, ayrıca Hz. Peygamber'e bağlı olmanın da bir göstergesi kabul edilmiştir.

Bunun için de, bu namazların mümkün oldukça kılınması tavsiye edilmiş ve terkedilmesi kötü bir davranış sayılmıştır.


#sünnet
#peygamberimizin sünnetleri
#hz muhammet sünnetleri
#günlük sünnetler
2 yıl önce