|

Dahûk: Tebessüm Eden, Somurtmayan Peygamber

04:00 - 4/04/2024 Perşembe
Güncelleme: 00:59 - 4/04/2024 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Mehmet Nezir Gül

Allah Resulü’nü (sav) anlatan her sahabenin ifade ettiği bir husus da onun güler yüzlü oluşudur.

Güler yüzlü…

Ay gibi parlayan bir sima.

Bakanların içinin açıldığı bir sima.

O kadar tatlı ki ashabın doya doya seyredemese de hep yanında olduğu bir sima.

Görenlerin, bu dünyadan ötelere uçtuğu, kendilerini güvende hissettiği bir sima.

Somurtkan değil…

Asık suratlı, rahatsız olunan, korkulan, bir an evvel yanından ayrılmak istenen bir sima değil.

Dahûk bir insan.

Yapmacık olmayan, her daim insanlara mütebessim olan bir kişilik.


Mütebessim İnsan

Gülme insana özgü bir davranıştır.

Sevindirici bir haber geldiğinde, güzel bir söz veya davranış sergilendiğinde, hoşa giden bir durum olduğunda, insanların gösterdiği doğal bir tepkidir.

Peygamber Efendimiz (sav) de bir insan olarak üzüldüğü gibi sevinmiş ve gülmüştür de. Üzüntüsünü insanlara pek yansıtmamış, arkadaşlarının moralini bozmamış, sevincini ise paylaşmıştır.

Onun her hareketi olduğu gibi gülüşü de bize örnektir.

O; hiçbir zaman kahkahalarla gülmemiştir.

Genel olarak hep tebessüm eden ancak, güzel bir durum olduğunda kahkahaya kaçmadan gülen bir insandır.

Allah Resulü (sav), bulunduğu ortamlarda insanların dünya işleri ile ilgili konuşmasını, espriler yapmasını normal karşılar, kendisi de katılırdı. İnsanlarla şakalaşır, onların da şakalarının bazısına tebessüm eder, bazısına da gülerdi. Efendimiz (sav), şakalara tebessüm etmiş, gülmüş ama kahkaha atmamıştır.

Sahabeden gelen rivayetlerde, O’nun nurlu yüzünde hep tebessüm olduğunu, gülüşünün tebessüm etmek şeklinde olduğunu, insanları görünce yüzünün güldüğünü ifade etmişlerdir. (Tirmizi, Şemail-i Şerif, s. 199-207)

Resulullah (sav) şaka yaparken, yalana, iftiraya, insanların küçük düşürülmesine ve korkutulmasına, fazla gülmeye, kahkahalar atılmasına izin vermemiştir.

Çok Gülmek

Peygamber Efendimiz’in (sav) mütebessim olmasının yanı sıra vakur ve tefekkür hâli üzere olduğu da unutulmamalıdır.

Neşeli olmaya değil ama sürekli gülmeye, insanları kendisine güldürmeye sıcak bakmamıştır. Bu konudaki uyarısı çok açıktır: “Çok gülmeyiniz, zira gülmenin aşırısı kalbi öldürür.” (Buhari, Tirmizi, İbn-i Mace)

“Muhammed’in nefsini kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki; eğer siz benim gördüklerimi görseydiniz, az güler çok ağlardınız.” (Buhari, Müslim)

Gerçekten de çok gülmek, yerli yersiz, manalı-manasız gülmek, insanı bazı noktalarda duyarsızlaştırır.

Kişideki vakar ve ciddiyeti alıp götürür.


Resulullah’ın (sav) Güldüğü Bazı Olaylar

Ramazan ayında dayanamayıp eşiyle birlikte olan bir sahabe, Peygamber Efendimiz’e (sav) gelir ve “Ben helak oldum” der. Durumu öğrenen Allah Resulü (sav) ile arasında şu diyalog geçer:

“Azad edecek bir köle bul.”

“Ya Resulullah (sav) buna gücüm yetmez.”

“Öyleyse üst üste iki ay oruç tut.”

“Ya Resulallah! Zaten başıma gelen bu yüzdendir. Dayanamam.”

“Öyleyse altmış fakiri doyur.”

“Bunu yapacak gücüm yok.”

“Otur bekle bakalım.”

Az sonra içi hurma dolu büyükçe bir sepet gelir. Efendimiz (sav), az önceki adama:

“Bu sepeti al, fakirlere sadaka olarak ver.”

Adam:

“Ya Resulullah! Vallahi Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden daha fakiri yoktur.”

Bunu duyan Peygamber Efendimiz (sav) uzun uzun güldüler ve:

“Öyleyse bunu al, ailene yedir.” (Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Tirmizi, Kütüb-i Sitte, c. 9, s. 527)

“Günahlarımı Göremiyorum”

Ebu Zer (ra) anlatıyor:

Peygamber Efendimiz (sav): “Ben, cennete ilk önce girecek olan adam ile en son girecek olan şahsı yakinen bilirim.

Kıyamet gününde, bir adam hesap mahalline getirilip Allah tarafından meleklere:

“Onun büyük günahlarını gizleyerek kendisine, küçük günahlarını birer birer gösterin!” denir.

Melekler de bu adamın büyük günahlarını gizleyerek:

“Sen, derler, filan senenin, şu gün, şu saatinde, şöyle günah işlemişsin!”

Adamcağız, bu suçlarını dili ile ikrar eder; inkâr etmez. Fakat tam büyük günahlarının da hesabının sorulacağı korku ve tedirginliği içinde iken denir ki:

“Bu kuluma, işlediği bütün günahlarının yerine sevap verin.”

Adamcağız, hiç de beklemediği bir şekilde, ceza yerine mükâfatla karşılaşınca tamahkârlığı tutarak:

“Benim daha birçok büyük günahım vardı, amel defterinde onları göremiyorum!”

Ebu Zer (ra) der ki, adamın bu tavrı karşısında, Peygamber Efendimiz (sav), dişleri görünecek derecede güldüler. (Tirmizi, Şemail-i Şerif, s. 202)

Bir sevgi ve muhabbet timsali, insanlara karşı güler yüzlü olmanın zirve örneği olan Efendimiz’e (sav) sonsuz salât ve selam olsun.



#Hz. Peygamber
#Aktüel
#Mehmet Nezir Gül
1 ay önce