RAÛF-RAHÎM; Şefkat ve Merhamet Sahibi

04:0024/03/2024, Pazar
G: 24/03/2024, Pazar
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Mehmet Nezir Gül

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın ismi olarak Raûf ve Rahîm isimleri de geçmektedir.

Raûf ve Rahîm; şefkat ve merhamet içerikleriyle birbirine yakın anlamlar taşımaktadır.

Cenab-ı Allah’a ait bu iki isim Tevbe Suresi’nde, Peygamber Efendimiz (sav) için de kullanılmaktadır.

Allah’ın isimlerinden olup Peygamber Efendimiz’e (sav) verilenler sadece bu ikisinden ibaret olmadığını da hemen belirtelim.

Raûf; “çok şefkat ve merhamet sahibi, çok acıyan, esirgeyen” demektir.

Allah’ın bir ismi olarak; “hiçbir ölçüye sığmayacak derecede inayet ve kerem sahibi, şefkati hiçbir ifadeye sığmayacak kadar geniş ve büyük olan Allah (cc)” anlamına gelir.

Kur’an-ı Kerim’de 10 ayette geçmektedir.

Rahîm ise; “pek ziyade merhamet edici, rahmet sahibi, acıyan, affeden, bağışlayan” demektir.

Allah’ın bir ismi olarak; “bu dünyadaki sonsuz merhametin ardından, Rabbinin rızası doğrultusunda hareket eden mümin kullarına, ahirette, hayır, cennet ve rahmet sunan Allah (cc)” anlamına gelir.

Kur’an-ı Kerim’de 114 defa geçmektedir.

Raûf ve Rahîm Muhammed (sav)

Kur’an-ı Kerim’de Allah Resulü (sav) ile ilgili olarak bu isimlerin yer aldığı ayet şöyledir:

“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir (Rauf ve Rahim).” (Tevbe, 9/128)

Bir ayet-i kerimede hem Peygamber Efendimiz (sav) için hem de müminler için “rahim” kelimesinin geçmesi de dikkat çekicidir: “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidir (ruhama).” (Fetih, 48/29)

Bu iki ayetten de anlaşıldığı gibi Allah Resulü (sav), çok merhametli ve şefkatlidir.

O, bütün insanlara karşı merhametlidir. Bu yüzden davetini herkese ulaştırmaya çalışmış, onların hidayete ermesini gönülden istemiştir.

O, bütün müminlere karşı zaten merhametlidir.

O, müminlerin, sadece “inandık” demekle yetinmemelerini, imanlarının gereğini yerine getirerek Allah’ın da rahmetine nail olmalarını istemiştir, bunun için mücadele etmiştir.

O, müminlerin zayıflarına, yetimlerine, özürlülerine, çaresiz olanlarına, yolda kalmışlarına, kadınlarına, çocuklarına ve yaşlılarına karşı daha da merhametlidir. Onlara her zaman ve zeminde sahip çıkmıştır.

O, bakışlarında şefkat ve merhamet yansıyandır.

O, sadece insanlara değil, hayvanlara karşı da merhametlidir. Onlara kimsenin zarar vermesini, fazla yük yükletilmesini, eziyet edilmesini, aç-susuz bırakılmasını yasaklamıştır.

Ümmet Şefkati

Bir gün Kâinatın Efendisi hem ağlıyor hem de Kur’an-ı Kerim okuyordu.

İbrahim Aleyhisslamın Kur’an’da yer alan, “Ey Rabb’im! Şüphesiz ki onlar insanların pek çoğunu yoldan saptırmışlardır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse şüphesiz ki sen bağışlayıcı ve çok merhamet edicisin” (İbrahim, 14/36) duasını okuyor, diğer yandan da Hz. İsa’nın (as) yine Kur’an-ı Kerim’de geçen şu sözlerini okuyordu:

“Eğer onlara azap edersen, onlar senin kullarındır.

Eğer onları bağışlarsan, elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin.

Ve sen her şeyi hikmetle yaparsın.” (Maide, 5/118)

Resulullah (sav) bu ayetleri hem okuyor hem de ağlıyor;

“Allah’ım Ümmetim! Allah’ım Ümmetim! Allah’ım Ümmetim!” diyordu.

Peygamber Efendimiz’in (sav) bu denli yalvarıp yakarması, gözyaşlarını akıtması üzerine Allah (cc), Cebrail’i (as) göndermiş;

“Ey Cebrail! Muhammed’e git ve de ki: ‘Ümmeti hakkında onun razı olacağı şeyi yapacağız. Onu umutsuzluğa düşürmeyeceğiz.’” (Müslim, Îmân 346)

Şefkat ve merhamet yönüyle de bizlere örnek olan, biz ümmeti adına kaygılanıp Rabbine yalvaran ve müjdeler alan Efendimiz Aleyhisselama sonsuz salât ve selam olsun.



#Aktüel
#Ramazan
#Mehmet Nezir Gül