|
Bir rektörle bir sanatçının buluşması
Zonguldak
Bülent Ecevit Üniversitesi
(BEÜ)
Senatosu
'nun geçen yıl, oy birliğiyle çizgi ustası
Alparslan Durmuş
'tan öğreniştim.


BEÜ Senatosu, bu kararı “Geleneksel sanatlarla modern bakışı yerlilikten evrenselliğe uzanan bir inanç, tarih, ahlak, sanatsal biçim–öz bilinci zemininde birleştirmesi, formu ve teknik olanakları ile karikatürü de içine alan ancak anlam dizgesi, felsefesi, sembolizmi ve çağrışım düzeyleri itibariyle karikatürü aşan ve dolayısıyla karikatürden daha genel olan 'çizgi' tanımını benimsemekle kalmayıp ona aynı adla yerli sanatta yepyeni bir alan açan sanatsal yaklaşımları dolayısıyla…” almış olduğunu açıklamakla, kararındaki isabetini pekiştirmekle kalmamış, merifetin iltifatı ve dolayısıyla has sanatın / sanatçının yanında olunması gerektiğini bir kez daha ilan etmişti.



Hasan Aycın, İstanbul ve Balıkesir arasında ikiye bölünen hayatı nedeniyle BEÜ'ye gidip, akademik cübbeyi giyemedi ki, bu tür tevcihler konusunda duyduğu çekingenliğin, mahcubiyetin de bunda etkili olduğunu sanıyorum.



Zaten onu yakından tanıyan herkes gibi ben de, söz konusu paye sonrasındaki sesizliğini, belirttiğim nedenlerle normal karşıladığımdan, ikili görüşmelerimizde de konu gündeme gelmemişti.



Benden yana durum böyle olsa da, asıl

BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer

'in jest yapma maharetini ve takipçiliğini ısklamamalıymışım.



Hani solcularımızın beğenmekle kalmayıp, yerli yersiz tekrarlamaktan çokça zevk aldıkları, kendileri etkili ve yetkili olduklarında ise asla fiile dökmedikleri,

de Gaulle

'e ait (

Jean Paul Sartre

'ın tutuklanması talep edildiğinde söylediği) bir söz vardır:

“Sartre aynı zamanda Fransa'dır.”


Özer, bu sözün farklı bir bağlamda doğru tahakkukunu talep edercesine, Aycın'ın izini sürerek, fahri doktora belgesinin ona bizzat eriştirilmesinde ısrarlı olmuş.



En son geçtiğimiz hafta, ikamet ettiği Aslıhantepecik köyünde Aycın'a ulaşıp, belirttiğim maksatla Bursa'da buluşmayı önermiş. Aycın, her zamanki gibi mazeret beyan edince de, “

o halde biz size geliriz

” diyerek, onun tüm mazeretlerini tüketmiş.



Fehmi Gür

kardeşim, durumu bana haber vererek, Balıkesir'e gelip gelemeyeceğimi sordu. Sadece benim değil

memleketin abisi olan Aycın

'a Özer Hocamız gidiyorsa, benim itiraza hakkım olmayacağını bildirdim ve geçtiğimiz Çarşamba günü sevgili

Atilla Bayramoğlu

'nun motorize desteğiyle Balıkesir'e geçtim.



MÜSİAD Balıkesir Temsilcisi

Harun Ertaş

'ın ev sahipliğinde, Hasan Aycın, Rektör Özer,

Mustafa Aycın

,

Mehmet Narlı

,

Ertan Örgen

ve

M. Murat Özkul

ile buluştuk.



Özer, kendi rektörlüğü döneminde üniversite senatosunun fahri doktora unvanını

Alev Alatlı

,

Ebubekir Eroğlu

,

Kudsi Ergüner

,

Ömer Faruk Tekbilek

,

Saadettin Ökten

,

Hasan Aycın

ve (bu yıl)

Teoman Duralı

'ya verdiğini söylediğinde, kendilerinin konuyla ilgili perspektif ve hassasiyeti de zaten ortaya çıkmış oldu.



Kültürel hegemonyayı dışlayan ve onun tarafından dışlanan bu isimler, sanatlarıyla, akademik çalışmalarıyla (yukarıda senatonun gerekçesinde de yer aldığı şekliyle) yerellikten everenselliğe yürüyen isimlerdi.



Aycın özelinde ise ferdi sanatta yalnızlığı kabullenmenin, sessiz ama etkili çalışmanın, sıradan beğenilere değil düşünebilen akıllara ve kalplere hitap etmenin, İstanbul'dan İslam coğrafyasının dilini, duyuşunu kuşatmanın önemi daha da öne çıkıyordu.



Öte yandan, Özer'in mevcut

bürokratik teamülleri

yıkarak, ödülü tevdi için Balıkesir'e gitmesi ise, Cumhurbaşkanımızın her fırsatta dile getirdiği “hizmet için var olmak” sözünün içini tam tekmil dolduran, tebrike değer bir fiildi.



Bu tebriki yinelememiz gereken önemli bir ufku daha var Özer'in: Üniversite'nin yer aldığı şehrin, kültürel, sosyal ve ekonomik belleğini araştırmaya dahil etmek ve kayıt altına almak. BEÜ'de bu manada ilgililerine sunulan şu kitapları zikredersem maksadım daha iyi anlaşılacaktır:



-Zonguldak'taki Mülteciler: Yaşam Deneyimleri, Sorunlar ve Öneriler.



-Zonguldak-Bülent Ecevit Üniversitesi Etkileşimi: Üniversitenin Şehre Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı.



-İnsan, Kimlik, Mekan Bağlamında Zonguldak Sempozyunu Bildirileri.



-Zonguldak'ta Mesleki ve Teknik Eğitim (1924-1992).



Sonuç olarak, mütevazı bir ödül töreni sayesinde,

farklı

bir üniversiteyle, şehre, sanatçıya, bilime ve eğitime gönül vermiş

farklı

bir rektörle tanışmış oldum.



Hasan Aycın'ın irfan ehli bir sanatçı olarak

farkı

ise herkesin malumudur.


#Hasan Aycın
#Alparslan Durmuş
#Geleneksel sanatlar
#Mahmut Özer
7 yıl önce
Bir rektörle bir sanatçının buluşması
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık