
Türkiye tarihi bir referanduma gidiyor. 16 Nisan 2017 günü yapılacak yeni anayasa referandumu için geri sayım başladı. AK Parti ve MHP referandumda halkı 'EVET' demeye çağırırken CHP ve HDP ise halkı 'HAYIR' demeye çağıracak. Yeni anayasayla birlikte yasama, yürütme ve yargıda yapılacak düzenlemelerle daha hızlı karar alınması hedefleniyor. Peki referandum maddeleri nelerdir?
Referandum nedir, maddeleri nelerdir, ne zaman yapılacak? sorularının yanıtını haberimizde inceleyebilirsiniz. Mecliste yapılan oylamayla partili cumhurbaşkanlığını içeren yeni anayasa paketinin referandumla halk oylamasına kararı kesinleşti. YSK tarafından yapılan açıklamaya göre 16 Nisan 2017 günü referandum yapılacak. Partiler referandum çalışmalarına başladı. AK Parti ve MHP 5 ilde birlikte miting düzenleyecek. Peki referandum maddeleri nelerdir? İşte tüm ayrıntılar...
Başkanlık Sistemi tartışılırken sistem üzerinde 40 senedir çalışan Anayasa Komisyonu Eski Başkanı ve Ak Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu yeni anayasa hakkında Derin Tarih'e açıklamalarda bulundu. İşte açıklamalardan önemli kısımlar:
Türkiye'nin 200 yıldır bir anayasa sorunu var. Neden? Çünkü milletin boyuna posuna göre bir elbise dikilmiyor. Bütün mesele bu. Ayrıca tarihe baktığımız zaman bütün anayasalar olağanüstü dönemlerde ya da darbelerden sonra yapılmış. 1921 Anayasası normal dönemde çıkmış gibi görünüyor ama Millî Mücadele verilmiş, toprağımızın büyük kısmını kaybetmişiz. Yine de en millîleri 1921 ve 1924 anayasaları. Egemenlik vurgusu en net bu anayasalarda var...
1961 ve 1982 Anayasaları millete rağmen yapılmıştır. Vesayet, oligarşi dediğimiz hususlar hep buradan kaynaklanıyor. Seçim var ama derin devletin yapısına ters bir şey olursa askerle, basınla vururuz diye düşündüler. 28 Şubat'a kadar askerle vurdular, sonra basın ve son dönemlerde de yargıyla. Gördüğüm şu: Atanmış organlar belli kademelere yerleşiyor, geriye bir şey kalırsa siyasetçi yapıyor. Davul siyasetçide, tokmak başkasında… Dolayısıyla millete güvensizliğe dayanan anayasa sıkıntı çıkarıyor, gördük bunları. Her iki anayasa da bizim kürsüde hazırlandı. Benim hocalarım yaptı ama millî irade ve hâkimiyete hep şüpheyle yaklaşılmıştır. Tabii bu Menderes'e tepkiden kaynaklanıyor. Millete güvensizlik o raddeye çıkmış ki, başkanlık modeli konuşulurken biri diyor ki, “Bu milletin kimi seçeceği belli olmaz. Ya Said Nursî'yi başkan seçerse?” Düşünün, 61 Anayasası yapılırken oluyor bunlar. Bırakın millet kimi getirirse getirsin. İşte bu güvensizliğin zirve noktasıdır. 1982 Anayasası'nda da devam ediyor bu. Parlamenter sistem bu anlayışa çok müsait. Güçlerin dağılımı, bürokrasi, askeriyenin vesayeti... Hepsi etken. Koalisyonlar zaten memleketi perişan ediyor. Oligarşik yapı ve sermaye de devreye girince ortalık toz duman oluyor. İrili ufaklı 15 darbe olmuş Türkiye'de. 6,5 yıla bir darbe düşüyor.
...
Ben üniversitede hocalık yaparken de en iyi şeklin başkanlık olduğunu söylüyordum ve çok tepki alıyordum, bu diktatörlüktür falan diye. Halbuki ABD başkanlık, İngiltere parlamenter, Fransa yarı-başkanlık ama üçü de demokratik model. Üçünden biri tercih edilir. Türkiye gibi bir ülkede ilerlemek istiyorsan, başkanlık sisteminin bir önceliği vardır. Evvela bunu görmemiz lazım...
Başkanlık sisteminde?
Burada eleştirdiğimiz şeylerin hiçbiri başkanlıkta yoktur. Bir diğer örnek de Türkiye'nin kendisinden çok çektiği iki başlılık. Demirel-Çiller kavgası, Özel-Mesut Yılmaz kavgası, Özal-Akbulut kavgası, Ahmet Necdet Sezer-Ecevit kavgası… Bunları hatırlıyoruz. Bir tek Yılmaz ile Demirel anlaştı bir ölçüde. O da bana sorarsanız “mezhep-meşrep” birliği. Aynı partiden olmak da kurtarmıyor yani. Başkanlık sisteminde Bakanlar dışardan atanıyor. Öyle olunca da bizim milletvekili olmamız dar bölge sistemiyle oluyor.
İstenildiği zaman Anayasa Mahkemesi'ne gidilebiliyor. Meclis bakanlar hakkında soru önergeleri hazırlayarak onları denetleyebilir, araştırma önergeleri çıkartabilir, araştırma komisyonları kurdurarak aldığı sonuçları başkanlığa bildirirler. Şu alanlarda şu sıkıntılar var, filan bakanlıkta şu sorunlar var diye bildirebilirler. Bakanlardan biri hakkında şikâyet varsa bakanı veya başkanı yüce divana gönderebilir. Bunun rakamları var, haliyle belli bir oranda olması gerekiyor. Bence en büyük denetim, milletvekillerinin üstünde yürütmenin baskısının olmaması.
Derin Tarih'e konuşan Prof. Dr., Celal Bayar Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Mehmet Çelik ise yeni anayasa ve başkanlık sistemi hakkında bazı açıklamalarda bulundu.
Kısaca anlatayım. Başkanı halk seçince o artık, Bakanlar Kurulunu ve bakanlarını milletvekillerinin arasından seçmeyecek. Örneğin, meşhur bir sanayici çağıracak, “Gel sen bu işi iyi biliyorsun, onlarca fabrika kurdun. Seni Sanayi Bakanı yapacağım” diyecek. Falanca ilin Emniyet Müdürünü alacak, İçişleri Bakanı yapacak. Falanca Büyükelçiyi alacak, Dışişleri Bakanı yapacak. Kısaca parlamento içinden değil, dışarıdan seçecek bakanlarını. Bakan, milletvekili olmayınca bir daha seçilme derdi tasası da olmayacak. Başkanla gelip onunla gidecek.
Onlar sadece yasama, yani kanun çıkarma görevini yerine getirecekler. Bir de “denetleme” görevleri var tabii. Yani bakanların, hükümetin ve Başkanın yaptığı icraatları denetleyecekler. Bu icraatlar kanun ve yönetmeliklere uygun mu, değil mi? İhaleler nasıl yapılıyor? Adam kayırma oluyor mu, olmuyor mu? Bürokrasideki tayinler usulüne uygun mu, değil mi? Liyakat ve ehliyet gözetilmiş mi, yoksa dost-ahbap kayırılmış mı?
A Haber'in haberine göre 18 madde şu şekilde:
• Gençlere siyasette alan açılacak.
• Seçme ehliyetine sahip olan seçilme ehliyetine de sahip olacak.
• Gençlerin bakış açısı daha fazla siyasete yansıyacak.
• Bu düzenlemeyle temsiliyet genişleyecek, artan nüfusun Mecliste temsili sağlanacak.
• Vatandaş kendi ilinde daha fazla temsilciye sahip olacak.
• Siyasette daha fazla temsil imkânı sağlanacak..
• Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana çıkıyor.
• Meclis'in bilgi edinme ve denetim yolları korunuyor. Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yöntemleri geçerliliğini sürdürüyor.
• Meclis seçimleri 4 yılda birden 5 yılda bire çıkıyor.
• Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılıyor.
• Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki turlu doğrudan seçim sistemi uygulanıyor.
• Bu yolla 5 yıllık kesintisiz istikrar dönemleri geliyor.
• Cumhurbaşkanı'na ve Meclis'e, seçimleri yenileme yetkisi tanınıyor.
• Cumhurbaşkanı seçim kararı alabiliyor. Aynı şekilde Meclis de beşte üç çoğunlukla seçim kararı alabiliyor..
• Milletin doğrudan Cumhurbaşkanı'nı seçmesi ile birlikte Cumhurbaşkanı'nın siyasi sorumluluğu doğuyor.
• Partili Cumhurbaşkanlığı ile siyaset daha samimi ve reel bir zemine kavuşmuş oluyor.
• Parti kurulları ve kanalları Cumhurbaşkanlığı makamının halkla iletişimini ve ortak akıl ile politika oluşturmasını kolaylaştırıyor..
• Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde çift başlılık ortadan kalkacağı için, şu an Bakanlar Kurulu'nda olan kararname çıkarma yetkisi, hükümetin başı olan Cumhurbaşkanı'na devrediliyor.
• Cumhurbaşkanı, idari düzenlemeleri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapıyor.
• Temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler konusunda kararname çıkaramıyor..
• Cumhurbaşkanı üst düzey kamu görevlilerini kararnameyle atıyor ve görevden alıyor.
• Yeni yönetim işbaşına geldiğinde, hızla kendi ekibini kurup icraata başlama imkânınına sahip oluyor..
• Kurumların yapısal dönüşümleri, benzer iş yapan birim veya kurumların birleşmesi kolaylaşıyor.
• Günümüz hız çağı. Yeni teknoloji ve uygulamaların gerekli kıldığı kurumlar hızla hayata geçiriliyor..
• Cumhurbaşkanı'nın "sorumsuzluğu" ortadan kalkıyor, yani "yetkili ama sorumsuz" olmaktan çıkıyor.
• Cumhurbaşkanı'na denetim ve cezai sorumluluk geliyor.
• Cumhurbaşkanı şu anki anayasaya göre Meclisin dörtte üç oyuyla yalnızca vatana ihanetten yargılanabiliyor..
• Bütçe kanunu teklifini hazırlayıp Meclise sunma yetkisi Cumhurbaşkanı'na veriliyor.
• Bunun dışında kanun teklifi verme ve yapma yetkisi Meclis'te.
• Bütçe Kanunu ile Kesin Hesap Kanunu aynı maddede birleştiriliyor, Meclis'te birlikte görüşülüp karara bağlanıyor.
• Sıkıyönetim uygulaması tarih oluyor.
• Olağanüstü Hal, 15 Temmuz hain darbe girişiminin sonuçları ve terör tehditleri de göz önüne alınarak, yeniden tanımlanıyor.
• Mevcut sistemde Bakanlar Kurulu yetkisinde olan OHAL ilanı, yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı'na veriliyor.
• OHAL ilanı aynı gün Meclisin onayına sunuluyor..
• Yargının bağımsız olması yetmez, tarafsız da olması gerekir.
• Tarafsızlığı anayasal hüküm haline getiriliyor
• Anayasaya eklenen bu ibare yargıya olan güveni arttırıyor..
• Askeri yargı tümüyle kaldırılıyor. Sadece disiplin mahkemelerine izin veriliyor.
• Askeri mahkemeler sadece savaş halinde kurulabiliyor..
• HSYK'nın yapısı ve seçim yöntemi değişiyor, adı Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) oluyor.
• Üye sayısı 22'den 13'e, daire sayısı 3'ten 2'ye düşüyor..
7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 uncu maddesine "bağımsız" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve tarafsız" ibaresi eklenmiştir.
2709 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde yer alan "beşyüzelli" ibaresi "altıyüz" şeklinde değiştirilmiştir.
2709 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Yirmibeş" ibaresi "Onsekiz" şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan "yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar," ibaresi "askerlikle ilişiği olanlar," şeklinde değiştirilmiştir..
Önemli meselelerde halkın iradesini belirlemek gayesiyle vatandaşlar tarafından yapılan oylama olarak addediliyor. Anayasaların önemli değişikliklerinde referandumla halkın oyuna başvuruluyor. Türkiye'de, Fransa'da ve İsviçre'de yeni anayasaların kabulü bu şekilde olmuştur. Buna Anayasa Referandumu deniyor. Referanduma sunulmuş dünya anayasaları içinde sadece 1946 yılında Fransız Anayasası halk tarafından reddedildi. İkinci Referandumda ise kabul edilmiştir.
Referandum halkın direkt olarak yönetimde yer alması anlamına geliyor. Referandum ülke ekonomisi için ciddi bir yüktür. Referandumun anlamı; bizi temsil eden kişilerin aralarında anlaşamadığı ve bu nedenle direkt olarak kişilere kararın bırakıldığı anlamını taşımaktadır. Genel olarak bir ülkede şu nedenden dolayı referandum yapılır.
Yasama organı tarafından yapılan kanun ile ilgili, Kanun tasarısı veya kanun teklifinde bulunan bazı bölümler adına karar alınması, Hazırlanan bir kanunun yürürlüğe başlaması için.
Son dönemde İngiltere, AB üyeliğinden ayrılmak için bir Referandum yapmış ve direk olarak halkının fikrini almıştır.







