Mescid-i Aksa'nın altını oyarak yıkım tehlikesiyle karşı karşıya bırakan İsrail, Müslümanların kutsal mabedinde Yahudilerin ayin hakkı olduğunu da ileri sürerek bölgede gerilimi artaran bir karar aldı. Kudüs'teki İsrail mahkemesi, Mescid-i Aksa'nın Yahudiler için “en kutsal mekan” olduğuna ve Yahudilerin de Mescid-i Aksa'da ibadet etme hakları bulunduğuna hükmetti. Karara tepki göstererek, tehlikeye dikkat çeken Filistin Vakıflar ve Din İşleri Bakanı Yusuf Edis, İsrail mahkemesinin bölgede herkesi etkileyecek dini bir savaşın kışkırtıcılığını yaptığı uyarısında bulundu.
Söz konusu kararla Yahudi yerleşimcilerin günlük ihlallerinin ve Mescid-i Aksa ile bölgede bulunan “murabıtlar” adlı gönüllülere yönelik saldırılarının meşrulaştırılmasının hedeflendiğini vurgulayan Edis, kararı veren mahkemenin, “Aksa'nın Müslümanların kutsal mekanı olduğuyla ilgili alınan tüm uluslararası kararları saf dışı ettiğini” belirtti. Edis, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara mahkemenin bu kararına karşı yasal ve siyasi mücadele çağrısında bulundu.
İsrail'de hükümet “Kudüs'teki Yahudi varlığının güçlendirilmesi” kapsamında Kudüs Belediyesine, 190 milyon dolar tahsis edilmesini 23 Şubat'ta kararlaştırmıştı. Kudüs'teki İsrail belediyesi son 2 ayda, kentin doğu kesiminde yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinde 800'den fazla yeni konut inşasını da onaylamıştı.
Arap Birliği mahkeme kararını kınadı. Arap Birliği'nden yapılan yazılı açıklamada, “Mescid-i Aksa'nın Yahudiler için kutsal bir mekan sayılması ve orada kendilerine ibadet etme hakkının verilmesi, işgalci İsrail'in İslami kutsallara yönelik politikalarında tehlikeli bir gelişme sayılır. Bu adım, her alanda İsrail ihlallerinin genişletileceğini ve derinleşeceğini yansıtıyor” ifadesi kullanıldı.
Donald Trump'ın ABD Başkanlığına seçilmesi ile Netanyahu, Obama yönetimiyle yaşadığı hayal kırıklığını telafi edebilecek bir siyasi ortak buldu. Trump henüz seçim kampanyası sürecinde dile getirdiği ABD büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması planını gerçekleştirmedi ama bu konuda ABD yönetiminin sözlü bir desteğinin olması bile İsrail'i güçlendirdi. İsrail'in özellikle Netanyahu yönetimi göreve geldikten sonra artırarak sürdürdüğü hem yerleşim hem de işgal siyaseti mevcut. Yaşanan bu sürecin Netanyahu'yu daha da güçlendireceği zaten söyleniyordu. ABD yönetiminde Trump ne söylerse söylesin Arapların etkisinden çekinmesi sebebiyle, Netanyahu'ya sonsuz bir kredi açılmayacaktır. Bölgesel dengeler de devreye girecektir.
Kudüs Hristiyan ve Yahudi dünyasında olduğu gibi Müslümanlar tarafından da kutsal kabul edildiği için Kudüs'ün paylaşılamadığı ve hangi devletin ne kadar etkin olması konusunda bir yarışın sürdüğü söylenebilir. Ürdün, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye'nin Kudüs siyaseti, politikalar, ülkelerin menfaatleri ve iç politika devreye girdiği için çatışabiliyor. Bu ülkeler içinde olaya menfaatsiz ve siyasi çekişme olmaksızın bakan ülke Türkiye, Türkiye'nin de bu alanda etkili olmasını istemeyen ülkeler de var. Kudüs maalesef İslam dünyasında siyasetlerin ortak ortak çatışma noktası.