|

12 kadim sanatımızın klavuzu

“Türk Sanatları Serisi”adlı çalışma, İBB Kültür A.Ş. ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından klasik sanatlarımızın gelecek nesillere aktarılması hedefiyle hazırlandı. Editör Fatma Yücel Ayık, vakfın 15 yıllık hayali olan bu çalışmanın, klasik sanatlarla ilgilenen okuyucunun başucu kitabı olacağını söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/11/2017 Cumartesi
Güncelleme: 07:57 - 4/11/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
​İBB Kültür A.Ş. ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfı kadim sanatlarımızın yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için 12 serilik kapsamlı bir çalışma hazırladı.
​İBB Kültür A.Ş. ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfı kadim sanatlarımızın yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için 12 serilik kapsamlı bir çalışma hazırladı.

İBB Kültür A.Ş. ve Türk Kültürüne Hizmet Vakfı kadim sanatlarımızın yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için 12 serilik kapsamlı bir çalışma hazırladı. “Türk Sanatları Serisi”adlı bu çalışma seramik, mozaik, çini, keçe, ebru, hat, tezhip, minyatür, kuyumculuk gibi sanatlarımızın geçmişten bugüne uzanan serüvenini aktarıyor. Serinin ilk kitabı “Seramik”te seramiğin sanatsal varlığı, paleolitik çağdan bugüne tarihini, Anadolu’daki serüvenini, 21. yüzyılda yeniden hayata geçirilen Ahlat Seramiğini tüm detayları ile ele alınıyor. Bir başvuru kaynağı niteliğindeki 12 kitaptan oluşan çalışmanın editörlüğünü Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fatma Yücel Ayık üstlendi. Ayık ile 15 yıllık emeğin ürünü olan Türk Sanatları Serisi hakkında konuştuk…

Öncelikle çok ciddi ve kapsamlı bir çalışma, emeğinize sağlık. Türk Sanatları Serisini hazırlama fikri nasıl doğdu?

“Türk Sanatları” serisinin hazırlanma fikri vakfımızın 15 yıllık hayaliydi. Türk Kültürüne Hizmet Vakfı bünyesinde bulunan Caferağa Medresesi’nde, Vakfımız 1989 yılından itibaren Türk Sanatları konusunda atölye çalışmaları yaptırmaktadır. Bugüne kadar binlerce öğrenciye, hem meslek edindirme hem de özellikle dezavantajlı grup içerisinde görülen kadınlarımızın sanatla bütünleşmelerini sağlayarak, sanatın gelecek nesillere aktarımında aktif rol almalarını, özgüven sağlayarak toplumdaki duruşlarını ve ekonomilerine destek olmalarına öncülük edebilmek, Vakfımızın hizmetlerinden biri oldu.

Geçen bu yıllar zarfında bizi bu seriyi hazırlama hayaline iten ve mecbur bırakan en büyük unsur ise, bizlerin öğrenci ve hocalarımızdan edindiğimiz tecrübeler bu tecrübeler ışığında sanat alanlarımızdaki yayın yetersizliğiydi. Kurumumuz öğrencilerini yetiştirirken kendilerine gereken tüm uygulama malzemelerini temin etmektedir. Fakat sanat konularında tavsiye edebileceği yayınlar ancak tercüme edilmiş yabancı yayınlar veya diğer ülkelerden sipariş ile getirttirilen yabancı kaynaklı yayınlardı. Bu bizi senelerde çok üzdü, bu konudaki boşluğu görmemize rağmen bir türlü böyle kapsamlı bir seriyi yayınlayabileceğimiz bir platform oluşturamadık. Özellikle bir sponsor bulamadık. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. ‘ye sunmuş olduğumuz bu proje, kendileri tarafından da kabul görmüş ve bu işbirlik içerisinde “Türk Sanatları” serimizi kamuoyuna sunmaya başladık.

BAŞUCU KİTABI NİTELİĞİNDE OLDU
Klasik sanatlarımız hakkında farklı alanlarda farklı çalışmalar yapılıyor. Türk Sanatları Serisini ise sanatlarımızı bütün dallarıyla ele alıyor. Neyi amaçlıyorsunuz bu çalışmayla?

Öğrencinin bir sanatı öğrenmeye meyl ettiği zamanki ihtiyacını gözönünde bulundurduk. Bu kitaplar, toplumda herhangi bir insanın ilgi duyacağı yayınlar değildir, bu yayınları ancak sanata ilgi duyan veya sanata başlamak isteyen ve kendisine bir klavuz arayan kişilere hitap eder. Kitaplarımızın içeriğine bakarsak, sanat dallarımızın tarihi geçmişi bizce çok önemliydi. Kültürümüzün en önemli odağı olan sanatlarımızın geçmişten gelen hikayesi, bugün bizlerin edindiği muhteşem mirası yansıtmaktadır. Bu hikaye, atalarımızın o günün kısıtlı teknolojisinde hatta teknolojinin olmadığı dönemlerde, sanata verdikleri emeğin, önemin, titizlik ve yaratıcılık konularındaki gelişmelerinin, bugün bize örnek olmasıdır ve bize yeşil ışık yakmaktadır. Bu nedenle “Türk Sanatları” serimizin her cildinde tarihi bilgiler yer alacaktır. Her sanat dalında kullanılan materyal farklıdır, uygulama farklıdır, kullanım alanı farklıdır ve sanatsal yorumu da farklıdır. Sanatın içine girmek isteyen kişiye, nasıl bir materyal kullanacağı, bu materyalle neler ortaya çıkarabileceği, uygulama biçimleri, teknikleri gibi konularda da ayrıntılı bilgi vererek, okuyucuya detay sağlamayı bu yayın için gerekli gördük.

Kitapların çerçevesi nasıl çizildi? Biraz detaylandırabilir misiniz? Okurlar ne bulacak bu kitaplarda?

Sanat M.Ö. ki yıllardan başlayan, bugüne kadar gelişerek gelen bir düşünce yansımasıdır. Son yüzyılda gelişen teknolojiyle birlikte sanatta da farklı oluşumlar, akımlar ve uygulamalar ortaya konmuştur. Biz, yayınımızda bu gelişmeyi ve bunun sonucunda ortaya konulan eserleri görsel olarak sunmamız, okuyucumuzu aydınlatacak ve ufkunu genişletecektir. Sanat görsel bir malzemedir ve kişi ne kadar çok ürün görürse, müze gezerse, kitaplardan incelemelerde bulunursa hayal gücünü artırarak, mukayese yaparak kendisine bir yol çizmesi kolaylaşacaktır. Bu nedenle “Türk Sanatları” serimizin her cildinde, tarih, uygulama metodları, kullanılan materyaller, teknikler, sanatın gelişme aşamaları, geçmiş ve günümüz sanatçılarının tanıtımı gibi konu başlıklarına yer verilerek okuyucunun ilgi duyduğu sanat hakkında edinmesi gereken tüm bilgileri bulması sağlanmıştır. Bu metodla, okuyucu bu yayını bir başucu kaynak kitap olarak kullanabilecektir.


Seramik ve mozaik kitaplarını incelediğimizde hem tarihten hem güncelden beslendiğini görüyoruz. Bu çalışmaları hazırlarken nasıl bir yol izlediniz? Araştırma ve hazırlık sürecinde dikkat ettiğiniz noktalar nelerdi?

Yayını hazırlarken, sanatseverin bir yayından neler bekleyebileceği, ne gibi ayrıntıların ona yön vereceği hususu daima önümüzde bir klavuz oldu. Kendimde 20 yılı aşkındır, hem porselen desenleme hem de seramik sanatıyla uğraşıyorum. Bu yayının ilk cildinin seramik olmasının nedeni kendimin de bu sanatla uğraşmam olmuştur. Seramik cildini hazırlarken, kitabın hem editörü hem de yazarı olarak, diğer yayınlarda bulamadığım birçok bilgiyi bu yayında biraraya getirerek ihtiyaç duyulan sorulara cevap verebilmek asıl amacım olmuştur.

KLASİK SANATLARIMIZIN ÖZÜ KORUNMALI
Klasik sanatlarımızla ilgili yapılan araştırmaları/çalışmaların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Bugün birçok akademisyen tarafından klasik sanatlarımız konusunda çeşitli araştırmalar ve yayınlar yapılmaktadır. Bu yayınlar genellikle yüksek lisans tezi, doktora tezi veya akademik bir çalışma yapılıyor gibi hazırlanmaktadır. Bu yayınlarda, kullanılan yazım dili akademik bir tarz içerir. Birçoğu dipnotlu kullanılmıştır. Yazım Türkçesi, belirli bir kesimin daha rahat anlayabileceği bir akıcılıktadır. Genellikle sanat tarihi kısmının anlatımı uzun bir yer kaplar ve eski yayınlardan alıntılar yapıldığı için, Türkçe daha ağdalıdır. Tercüme yayınlar ise, İngilizce, Almanca veya Fransızcadan yapıldığı için, söz konusu ülkelerin terminolojisinin farklılığı, kullanılan materyallerin çeşitliliği, kullanılan tekniğin daha teknolojik oluşu, okuyucunun aklını karıştırır. Okuyucu, bu yayınlarda yazan ve önerilen aparatları bulamaz, boyalarının aynı markasını bulamaz ve kullandığında aynı sonuca varamaz, fırçaların kalitesi farklıdır, kullanılan yapıştırıcılar, yağlar, sırlar, kesme aletleri, cam çeşitliliği, kağıt çeşitliliği gibi birçok kullanım malzemesi aynı değildir buda sanata yeni başlayan kişiye olumsuz bir etki sunar. Yani bir anlamda bu tür yayınlardan, toplumun her kesiminin veya sanatseverlerin yararlanması, eksiklerini tamamlaması, yeni teknik ve uygulama metodları öğrenmesi pek mümkün değildir. Neden bu yayınlar çıkarılmaktadır peki? Birincisi; tercüme kitap hazırlamak daha kolaydır, yeterli olacağı düşünülür. İkincisi; akademik çevre içerisinde sanatla ilgili bir kişiye bir klavuz kitap veya başvuru kaynağı yayını hazırlamak, öğrenciler için hazırlanmış bir yayın olarak düşünülür. Kendi akademik çalışmaları için referans gösterilme ihtimali zayıftır. Bu döngü içerisinde toplumun sanatsever kesiminin çoğalması, yeni sanatçıların yetiştirilmesi, gençlerin özendirilmesi beklenemez. Bugün İstanbul’da dahi, hobi malzemelerin satıldığı mağazaların azlığı ve malzemelerin kısıtlı oluşunun yanı sıra, birde sanat yayınlarının azlığı toplumun sanata bakışını kısıtlamaktadır, duyarlılığını ve heveslerini kırmaktadır.

Türk kültürüne yönelik çalışmaların sayısı son yıllarda hızla artıyor. Akademisyenlerin, araştırmacılar buna yönelik çalışmalar yapıyor. Siz nasıl yorumlarsınız bu girişimleri?

Bu çalışmaların yanısıra, ülkemizin hemen hemen tüm şehirlerinde, ilçelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, Valiliklerimizin, Belediyelerimizin katkılarıyla sanat çalışmalarına önem verilerek, kadın ve erkeklerimize sanat eğitimleri verilmektedir, kermesler ve sergiler açılmaktadır. Bu çalışmalar önemlidir ve sanatın daha geniş kitlelere yayılmasını sağlamaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra televizyon programlarıda bu gelişime katkı sağlamaktadır. Bu eğitim programlarında dikkat edilmesi gereken en önemli konu, klasik sanatlarımızın geleneksel biçimde öğrenilmesiyle başlanmasıdır. Bugün bu tür programlara katılan sanatseverlerin bir kısmı hobi yapmak için, bir kısmı sosyalleşmek için bir kısmıda gerçekten meslek edinmek ve sanatçı olmak düşüncesine sahiptir. Düşünceleri ne olursa olsun, klasik sanatlarımızın geleneksel biçimiyle öğretilmesi, daha sonra özgün çalışmaların yapılması önerilmelidir. Geleneksel tasarım ve uygulamaları öğrenmeden, yeni özgün tasarımlar yapabilmesi zordur ve çıkan sonuçlar özünden apayrı bir sanat biçimine girer. Geleneği öğrenmek ise, sağlam temeller üzerine bina yapmaya benzer. Bu bilgi, teknik, tasarım ve uygulama, sanatçının kendine ait tasarım, teknik ve uygulamalar yapmasını sağlar. Bu nedenlerle, bu topluma miras kalan klasik sanatlarımızın özünün bozulmadan yeni nesillere aktarımını sağlamak, ehli kişiler tarafından, sanatın doğru biçimde aktarımının sağlanması ile mümkündür. Tabiki bu görüş, geleneksel tasarımların sürekli tekrar edilmesi demek değildir. Bu çağa uygun, teknolojiye uygun, toplumun değişen sanat görüşüne uygun çalışmalarında yapılması gerekmektedir.

İÇSEL SANAT AKIŞINA YOL OLACAK
Türk sanatlarına yönelik çalışmalar yapacak kişilere ne tavsiye edersiniz?

Bugün bu sanatlara yani; hat, tezhip, minyatür, hat, kuyumculuk, sedefkarlık, kalemkarlık, ağaç oyma, ebru, telkâri, seramik, porselen desenleme, çini gibi klasik konulara gönül veren her sanatseverin imkanı dahilinde, akademik bir kurumdan eğitim ve öğrenim görmeleri en doğrusudur. Eğer bu şartlar mümkün değilse, ciddi kurumlardan, uzman öğreticiler tarafından eğitim almalarını öneririm. Doğru kaynaklardan yararlanmaları, müzelerin gezmeleri, sergileri bol bol ziyaret etmeleri, sanat ortamlarında bulunmaları, önemli sanatçılardan özgün hikayeler dinlemeleri, sanatçıların sanat için çektikleri sıkıntıları öğrenmeleri, sanat disiplinine saygı göstermeleri, internet ortamından yararlanırken ehli olmayan sitelerden yararlanmamaları, sanata başlayacak kişilerin ufkunu açarak, kendi içsel sanat akışına yol bulmalarını sağlayacaktır.

Seramik ve mozaikten sonra sırayla hangi çalışmalar yayımlanacak? Tarihleri belli midir?

Seramik ve Mozaik ciltlerinden sonra, keçe, çini, kağıt yapımı, ebru konularındaki çalışmamız yayınlanacaktır. 2018 yılı Haziran ayı sonuna kadar çıkacak olan bu ciltlerin devamında tezhip, hat, minyatür, porselen desenleme, kat’ı, kuyumculuk konularındaki ciltlerimiz kamuoyuna sunulacaktır.

#Türk Sanatları “Seramik”
#Türk Kültürüne Hizmet Vakfı
6 yıl önce