Suriye'den Türkiye'ye göç, 6. yılına girdi. Geçen bu süre içerisinde Suriye'deki iç savaş şiddetini artırırken, Türkiye'nin yüklendiği sorumluluk da arttı. Son rakamlara göre yaklaşık olarak 5 milyon Suriyeli göç etmek zorunda kaldı ve bu 5 milyonun yaklaşık 3 milyonu Türkiye'de misafir ediliyor.
Türkiye'nin 6.yılına giren tüm Suriyeli mültecilere misafir demek, artık pek gerçekçi değil. Sürecin bu kadar uzamış olmasından dolayı,
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “
bu konuda artık geç kalınmış bir sürecin tamamlanmasına katkı sağlayacak.
Öncelikli sebep, Suriye'deki savaşın kısa vadede son bulacağına dair ümitlerini kaybeden çoğu Suriyelinin, doğal olarak yeni bir yaşam kurmayı istemeleri. Yeni bir yaşamda da uzun süreli ve yerleşik bir düzeni barındırma arzusu var.
Özellikle nitelikli işgücü dediğimiz akademisyen, doktor, mühendis, öğretmen gibi beyaz yakalı mesleği olup Türkiye'de çalışma izni bulunmadığı için Türkiye'den ayrılıp zengin batı ülkelerine giden Suriyeli haberlerini okuyoruz. Neden bu insan kaynağını,
Tarihte, kendi ülkelerindeki savaş, kaos veya karmaşadan dolayı yer değiştirmek zorunda kalanların gittikleri ülkedeki ekonomik kalkınmaya ve olumlu değişime ciddi katkılar yaptıklarına dair onlarca örnek var.
Bugün birçok Batı ülkesinin zenginliğinde göçmenlerin rolü büyük.
Çok uzağa da gitmeye gerek yok. Sadece Hitler Almanya'sından Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan Alman akademisyenlerin İstanbul Üniversitesi'nde nasıl bir değişimi başlattıklarını incelemek yeterli olacak. Yalnızca akademide değil, birçok alanda Suriyeli vatandaşlara yer açılabilir.
Diğer yandan, Türkiye'nin diğer illerine göre, Kilis ve Şanlıurfa'da, Suriyeli mülteciler yoğun olarak yaşıyor. Kilis'in Suriyeli nüfusu, yerel halk nüfusunu geçmiş durumda. Kentlerde
İyi yönetilmesi gerekiyor ki,
Çünkü bu denli yoğun bir göçün olması, beraberinde sorunları da getiriyor. Özellikle Suriyeli vatandaşların zor koşullarını suiistimal etmek isteyenler başrolde
AB ile olan geri kabul anlaşmasında olduğu gibi, vatandaş olmak isteyen Suriyelilerin ekonomik üretimde katma değer oluşturacak niteliklere sahip olması gerekli şartlardan birisi olmalı.
Bu yöntem ile vatandaşlığa kabul edilecek Suriyelileri sosyo-ekonomik statülerine göre seçiyor. Bu durum ilk söylendiğinde kulağa hoş gelmeyebilir,
Türkiye'nin AB ülkelerinin aksine önemli avantajları da bulunuyor. Avrupa ülkeleri kadar küresel ekonomik krizden etkilenmedi Türkiye. Krize rağmen, üstelik siyasi açıdan zor bir coğrafyada olmasına rağmen ekonomisini sürekli büyütüyor ve büyüme dinamiğini devam ettiriyor.
Yalnız tartışma, Suriyeli mülteciler meselesini, insanları siyah-beyaz diye ayıran beyaz insan kafatasçılığıyla hareket eden beyaz kafa mantığına hapsolmamalı. Yapılması gereken, Suriye'den gelenlerin sosyal ve ekonomik göstergelerinin olduğu güçlü bir envanterin çıkarılması. Zaten