|
Güzellik

İnsan nasılsa, dünya da öyledir. İyiler iyilik ve güzellik verir. Kötülerin durumu malum.



Savaş Barkçin'in Kalbin Aklı kitabını okuyorum. (İnsan Yayınları) Altını çizdiğim cümlelerden biri:

“İslâm'da hayat ile güzellik, ahlâk ile sanat iç içedir.”

(Sayfa 49) Hayatı çekilir kılan, işte bu güzelliktir.



'Güzel nedir' sorusuna sayısız cevap verilebilir. Bana kalırsa, insanların bakışı değişse de güzellik değişmez.



Yaşadığımız zaman içinde, güzel ve güzellik kelimelerinin karşısına hep aynı şey yazılıyor olabilir. Biz şöyle soralım:

Güzeli seven kimdi?

Düşünmeye buradan başlamak gerekiyor. Elbette “güzel nedir” sorusu eşliğinde.



İçimizde bulunması gereken ve dışımızda olan güzellikler. Önce dışarıya bir bakalım. Son okuduklarımızdan.



Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu'nun editörlüğünde Yıldız Sarayı Müzesi Kataloğu hazırlandı. Sultan Abdülhamit Han'ın hususi eşyaları, ona gelen hediyeler vs. Kıyafetlerden marangozluk aletlerine kadar. Altınlarla süslenmiş, değerli taşlarla bezenmiş ince işçilikler. Bütün bunların içinde, güzellik olarak, ahşap bir tesbih dikkatimi çekiyor, öne çıkıyor. Öd ağacından doksan dokuzluk namaz tesbihi. Belki de en 'değersiz' olanı. Böyle bir ihtişam içinde en geride kalanı. İnci, firuze gibi değerli taşlar dururken, cihan padişahının öd ağacına gönül vermesi. İşte güzellik, incelik. Güzelliği pahada arayanların anlayamayacağı bir hal bu.



Gazetemizin bugünkü (salı) nüshasına bakıyorum. Haberler, yazılar, yorumlar. Siyaset, ticaret, cinayet, ihanet. Bir haber var ki hepsinden ayrı duruyor:

Sadece Suriye'de yaşayan bu kuş türü, ülkemizde de görülmeye başlanmış. Orhan Orhun Ünal'ın haberi. Kuş gözlemcisi Mehmet Mahmutoğlu, bu göçün nedenini Suriye'deki savaşa bağlıyor. 'Hüzünle beraber gelen güzellik' diyelim.



Birinci sayısıyla dünyamıza giren Şehir (Kayseri) dergisinde Prof. Dr. Ali Baş'ın 'güzel' bir yazısı var. Selçuklu eseri olan Keykubadiye Sarayı kazılarında bugüne kadar örneğine rastlanmayan bir çini bulunuyor: Bahçıvan Figürlü Çini. Mutlaka görmek lazım. Hiç olmazsa fotoğrafını. Ali Akbaş, işte bu çininin öyküsünü yazmış. Bunca karmaşa ve kirlilik arasında, bahçıvanımız, asırlar öncesinden güneş gibi parlıyor.



Mesela yazımızın girişinde bahsettiğimiz kitap. Kalbin Aklı, bir güzellik olarak çıktı.



Güzelliği manşetlerde ve kalabalıkta arayanlar, inceliği ayrıntı olarak görenler, bizi ne kadar anlayabilir?


***


Biraz da içimize eğilelim.



“Allah güzeldir, güzeli sever” hadis-i şerifini hatırlattık evvela. Buradan devam edelim.



Güzel; doğru ve dürüst olandır, vefa ve sabır gösterendir, güven duyulandır, kibir ve hasetten uzak durandır, temiz kalandır.



Güzellik; yumuşak konuşmaktır, iyiyi ve kötüyü tanımaktır, kimseyi incitmemektir, gönlü yaralı olmaktır, fena işlerden pişmanlık duymaktır, emaneti korumaktır, adaletli davranmaktır. Güzellik, emek vermek ve helal lokma yemektir.



Nihayetinde bunların hepsi aynı anlama gelir, bir kapıya çıkar.

İnancımız gereği, hem güzel olmak, hem de güzelliği çoğaltmak mecburiyetindeyiz.


Güzelliği birçok yerde arayabiliriz. Karşımıza nerede ve nasıl çıkacağını bilemeyiz. Ameliyathanenin kapısına veya acil servisin önüne koşarak gelen insanları düşünelim. Akrabasından, arkadaşından bir haber almak için. Evinden, işyerinden hızlı ve hazırlıksız çıkmıştır. Tam mânasıyla hakiki insandır. Merakı, heyecanı, şaşkınlığı, korkusu ve öfkesiyle. Kendini gizleyemez. Gerçek güzellik böyle anlarda / hallerde ortaya çıkar.

Güzellik, bir yönüyle de zor zamanlardır. Zorluk, bütün maskeleri indirir, makyajları siler, rol yapmanızı engeller.

Yaşadığımız her sıkıntıdan sonra bizde bazı şeyler değişir. Çapaklar, gereksiz yükler gider, yapay birliktelikler sona erer. Artık güzellik başlamıştır.



Bu bölümü bir soruyla bitirelim:

Düşman düşmanın halini bilmezmiş. Peki, dostlarımızın halini biliyor muyuz?


***


Vaktiyle “anlamın aklı vardır, karışır bazen” diye yazmıştık. Güzellik kavramının karşı cinse indirgendiği bir çağdayız maalesef. Kayıplarımızdan biri de budur.



Marifetli ellerden çıkmış sanat eseri, yüksek ve derin bir gönülden neşet etmiş satırlar. Bunların güzellik olmadığını elbette söyleyemeyiz. Bir kuşun her seferinde hayret veren uçuşu da güzelliktir. Tabiata bakarak başka örnekler de verebiliriz.



İnce bir davranış, candan bir dokunuş, huzur veren bir tebessüm de güzelliğin hânesinde oturmaz mı?



Dirlik olmayan yerde varlık da olmaz. Türkümüz “güzellik bir varlıktır” diyor. İkisini birleştirip öyle soralım:

Bir ve beraber olmak da güzellik değil midir?


Kayıplarımızı hatırlatan, bize yardımcı olmaya çalışan eserlere daha yakınım. Kemal Sayar, Kayıp Arkadaş kitabında, “insana yapılacak en büyük kötülüklerden biri, ona karşı kayıtsız kalmaktır” diyor. (Kapı Yayınları, sayfa 124) Aynı sözü güzellik için söyleyebiliriz. Ona kayıtsız kaldıkça, kötü ve çirkin olana yaklaşıyoruz.


#Savaş Barkçin
#Kemal Sayar
#Sultan Abdülhamit Han
7 yıl önce
Güzellik
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset