|
Kısa Darbeler Tarihi

İlk düzenli orduların kurulmasından bu yana, askeri darbeler siyasi tarihinin neredeyse ayrılmaz bir parçası oldu. İlk örneklerine Antik Yunanistan ve Hindistan kent devletlerinde rastlanan askeri darbeler, Roma İmparatorluğu döneminde de oldukça yaygındı. Örneğin dünya siyasi tarihinin en çok bilinen imparatorlarından Julius Sezar, darbe kurbanı olarak tahtını kaybetti.



Modern tarihin ilk darbesi ise ilk kez 1799'da Napolyon'un Fransa yönetimine el koymasıyla yaşandı. Bundan sonraki süreçte ise -özellikle yirminci yüzyılın hemen ortalarından itibaren- Asya, Afrika, Latin Amerika olmak üzere onlarca darbe oldu ve darbe teşebbüsü yaşandı. Bunlardan beşine de tesadüfü olarak bendeniz şahit oldum.



Darbeyle ilk olarak 28 Şubat 1997'de lise yıllarında tanıştım. Henüz lise çağlarındaki bir öğrenci olarak darbenin etkisini uzun yıllar unutamadım. İlk olarak ülkenin meşru iktidarı görevden el çektirilmişti. Ardından pek çok insan düzmece sebeplerle işten atılmış, mağdur edilmişti. Bu darbe, ülkeyi çok gerilere götürmekle kalmamış, etkisini uzun yıllar da hissettirmişti.



Aradan 16 yıl geçtikten sonra Mısır'ın başkenti Kahire'de ikinci kez bir darbeye şahitlik ettim. Olaylar Tahrir Meydanında başlamıştı. Yüzlerce protestocu, Muhammed Mursi'nin 30 Haziran 2013'te Cumhurbaşkanlığı görevinden istifasını istemek için bir araya gelmişti. Biz, olaylar esnasında bir otelin lobisinde Mısırlı gençlerle oturuyorduk. Gençlerden biri, “Mursi'yi devireceğiz” diyordu. Biz de onun söylediklerine gülmüş ve onu ciddiye almamıştık. Fakat biz ülkeden ayrıldıktan üç gün sonra protestolar büyümüş ve Muhammed Mursi devrilmişti.



Mısır'daki bu darbenin üzerinden üç ay geçtikten sonra 10 Ekim 2013'te bu sefer rotamızı Libya'nın başkenti Trablus'a çevirmiştik. Arap baharının etkisiyle viraneye dönen Trablus sokakları hayli sıkıntılı görünüyordu. Akşam, uçakla Bingazi'ye geçecektik ancak gidişimiz mümkün olmadı. O akşam, haberlerden öğrendiğimiz bilgiye göre Libya Başbakanı kaçırılmıştı. Ülkede darbe girişimi olduğu için güvenliğimiz açısından ülkeyi terk etmemiz gerekiyordu. Bulduğumuz ilk uçakla birlikte Türkiye'ye döndük; ancak döndüğümüz günün ertesinde Libya Başbakanı, hükümet yanlıları tarafından kurtarılmış, ülke darbe girişiminden son anda kurtulmuştu. Tabii biz de…



Artık darbeyle karşılaşmam olağanüstü gelmemeye başlamıştı. Zira öyle bir döneme denk gelmiştim ki Ortadoğu'nun neresine gidersem gideyim bir şekilde bir darbeye denk geliyordum. Bu sefer, rotamı başka bir bölgeye çevirdim. 22 Mayıs 2014'te, Vietnam'ın Hanoi şehrinden Tayland'ın Bangkok şehrine uçakla geçmek üzereydim. Etrafta yine darbe söylentileri vardı. Tayland'daki darbe söylentilerini pek de umursamayarak Bankok'a gitmeye karar verdik. Havaalanına varır varmaz ekranlarda Tayland Genelkurmay Başkanının ülkede yaşanan siyasi krizin ardından darbe yapıldığını ilan eden açıklamasını dinliyorduk. Açıkçası biraz tedirgin olmuştuk; ama dışarıda taksilerin çalıştığını görünce biraz rahatlamıştık. Sokaklar neredeyse bomboştu. Bir gün Bangkok'ta kaldıktan sonra Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Patani'ye doğru uçtuk. Ancak Patani'de darbenin etkisi daha yoğun hissediliyordu. Havaalanın her tarafında zırhlı araçlar ve ağır silah taşıyan askerler vardı.



Patanili Hasan, bizimle selamlaştıktan sonra “Durumlar hiç iyi değil. Müslüman olmayan köylere silah verildiğini duyuyoruz. Ayrıca Müslümanlarla Tayland Hükümeti arasında başlayan normalleşme sürecinin sekteye uğramasından endişe ediyoruz.” dedi. Biz de durumun vehametini anlamak için sokaklarda dolaşmak isteyince Hasan, epey korktu. Fakat meraklı ısrarımız üzerine yürümeye başladık. Şehir oldukça sessizdi. Bir süre sonra otele vardık. Otelde elektrikler yoktu; dolayısıyla klimalar da çalışmıyordu. Sıcaktan dolayı uyumak neredeyse imkansızdı. Aşağı inip dışardaki merdivenlere oturduk. 50 yaşlarında bir adam yanımıza yaklaştı. Bize içecek getirilmesini emretti. Bizimle ilgili birkaç soru sormaya başladı; ancak adamın tavırları bizi biraz rahatsız etmişti. Merakla ne iş yaptığını sordum. Cevabı oldukça şaşırtmıştı: “6 saat öncesine kadar bir senatördüm; fakat şimdi bir hiçim. Sizinle bu yüzden sohbet etmek istiyorum.” dedi. Gece boyunca sohbet edip nihayet uyumak için odamıza çekilmiştik.



İki yılın ardından bu kez, Balkanlara yani Sırbistan'a yönelmiştik. Her şey oldukça normaldi. Geziyi tamamlayıp döndükten sonra 14 Temmuz 2016'da Ankara'ya ulaştım. Dönüşümün üzerinden bir gün geçtikten sonra, bu kez gittiğim yerde değil döndüğüm yerde yani Türkiye'de bir darbe teşebbüsü oldu. Yaşananlar ne yazık ki oldukça üzücüydü. Pek çok şehit vermiş, sabaha kadar tüm halkla birlikte mücadele etmiştik. Hain darbe girişimi ne mutlu ki hezimete uğratılmıştı.



Netice olarak şunu söylemek gerekirse dünya siyasi tarihi açısından küçük; ancak benim için oldukça büyük beş darbe ve darbe girişimine tanıklık etmiştim. İlk kez Türkiye'de tanıklığım ettiğim bu beş darbenin sonuncusu da Türkiye de oldu. 15 Temmuz 2016'da Türkiye'de milletin inanılmaz direnişiyle son bulan darbe girişimi umarım hayatımın, hatta hayatımızın, son acı deneyimi olur.




#Sezar
#Napolyon
#Darbe
#15 Temmuz
8 yıl önce
default-profile-img
Kısa Darbeler Tarihi
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti