Taliban ile bir yıl

ABD Başkanı Joe Biden, “Afganistan’da Amerikan güçlerinin varlığı süresince başkanlık yapan dördüncü kişiyim. İki Cumhuriyetçi, iki Demokrat başkan oldu. Bu sorumluluğu beşinci kişiye devretmeyeceğim.” diyerek, Obama döneminde başlayan (2011) ve Trump’la kesinleşen (2018) çekilme süreci böylece tamamlanmış oluyordu. Ancak Afganların savaşı yeni başlamıştı.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Düşünce Günlüğü

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi

Tarihi, hep kitaplardan okuyorsak da yaşadığımız anın da bir tarih olduğu ve ABD’nin de İngiltere ve Rusya gibi yenilerek, Afganistan’dan arkasına dahi bakmadan kaçtığını canlı yayında gördük. Benim açımdan konunun sevindirici ve üzücü yanı bunu, 18 yıl önceki tezimde yazmıştım. Taliban’ın (Öğrenciler) hızına yetişemeden, bir yıl önce yazmaya başladığım kitabı, Asya’nın Kalbi Afganistan, ancak Taliban’ın Kabil’i fethinden on gün sonra, tamamlamıştım.

Bana göre Afganistan, Rus ve İngiliz İmparatorluğu gibi ABD’ye de mezar olacaktı. Ve oldu da. Hem de bunu canlı yayında izledim. Ancak geldikleri gibi gitmediler: Yüzbinlerce ölü, enkaz, uyuşturucu ve yontulmamış taş çağından kalma bir ülke bıraktılar. Ne de olsa demokrasi için gelenler, tek dişi kalmış Batılı Coni idi. Ancak o da İngiliz ve Ruslar gibi yenilmişti.

TALİBAN İLE NE DEĞİŞTİ ?

Zaferden sonra durum, güvenlik hariç özellikle ekonomik ve sosyal anlamda iyiye gitmiyor. Sahadan aldığım bilgilere göre: Hayatı silahlı cihad odaklı düşünen ve dünyadan habersiz bir yönetim bulunmaktadır ki; Taliban bugün fiilen Hakkaniler ve Kandahariler olarak ikiye bölünmüş durumdadır. Bu yapıyı İran ve ABD tahrik etmektedir. Taliban’a karşı savaşan eski askerlerin kurduğu Cepheyi Azadi, Paris mezunu Ahmet Şah Mesud’un oğluna bağlı Cepheyi Mukavemat ve eski Kabil komutanı Sedat’ın askerleri potansiyel çatışma güçleridir. Yaklaşık 50 bin kişilik bir güce sahip olan Taliban’ın İran ve Özbekistan sınırlarında çatışmalar yaşanmaktadır. Başkentte ve yollarda güvenlik iyi durumdadır, bir yıl önce gündüz vakti insanların ellerinden çantalarını, telefonlarını ve çocuklarını dahi kaçıran çeteler, caydırıcı cezalardan dolayı bitme noktasına gelmiştir. Bu konuda Taliban takdir edilmektedir.

Taliban döneminin başlamasıyla yaklaşık bir milyon memur boşa alındı ve kamu hizmetlerinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Afganistan’ın dışarda eğitimli kişilerine kamuda görevler kontrollü verilmekte hatta kuşkuyla yaklaşılmaktadır. Günde en fazla 3 dolar kazanabilen halkın durumu iyi değil. Buna Afganistan’ın dışardaki en az 30 milyar dolarına el koyan ABD’nin ambargosu da eklenince durum kötüye gitmektedir. Çin, maden yataklarına yatırım yapmakta ve Taliban’ı desteklemektedir. Örneğin, geçen hafta Taliban Hükümeti Sözcüsü Zabihullah Mücahit, Cevizcan vilayetindeki doğal gaz kaynaklarının işletilmesi için Çinli Yellow Revier şirketiyle anlaşma yaptıklarını duyurdu. Hayvancılık iyi ama tarım oldukça sınırlıdır. Son bir yılda uçaklarla Afganistan’a 2 milyar dolar para girişi olduğu tahmin ediliyor. Enerji, yol, su, sağlık ve eğitim çökmüş durumda. Afganistan’a tamamen hâkim olan Taliban BM’de resmi hükümet olarak tanınmıyor. Göç ve uyuşturucu üretimi düşmüşse de buna müptela nüfusun yüzde 20’sinin şartları vahim durumdadır. İş yeri ve tedavi merkezleri yetersizdir.

KÜÇÜK CİHATTAN BÜYÜK CİHADA

Başta İslam ülkeleri olarak, Afganistan’ın kurumsallaşmasına yardım etmeliyiz. Çünkü 40 yıllık işgalden sonra Afganistan devleti sadece alfabede birinci sıradadır. Daha önce yine bu köşede bir yazıyla önerdiğimiz “Mevlana Paktı”nı aktif hale getirelim. Aksi takdirde cephede kazanılan savaş tencerede buharlaşır. Yıllarca dağdan başka hayat görmeyen adamların evliyalıkları kolaydır. Örneğin, Kabil’in fethinden önce burada yaşayan insanların da namaz kıldıklarını gören bazı Taliban mensupları çok şaşırmışlardır. Çünkü Taliban, Kabil halkını kâfir bilirmiş. ABD’nin geçen hafta Kabil’de terör örgütü El Kide’nin kurucu lideri Eyman El Zevahiri’yi öldürmesi, Taliban liderlerini de tedirgin etmiştir. ABD, tıpkı 11 Eylül’den önce yaptığı gibi nitelikli Afgan liderleri (Ahmet Şah Mesut gibi) öldürmektedir. DAEŞ terör örgütü adı altında adında Şii ve Sünni camilere yönelik terör saldırıları sürmektedir.

Sonuç olarak küçük cihattan büyük cihada geçen Afganistan’da durum iki üç yıl içinde düzelmezse tıpkı Irak’ın Saddam’ı araması gibi ABD işgali dahi aranır hale gelinebilir. Çünkü cephe savaşı küçük cihattır asıl büyük cihat medeni hayatta yaşanır. Taliban’ın 1994 yılında doğuşunun ve 2001 yılında batırılışının sebebi de buydu.

Bu durumu önlemek için benim üzerinde çalıştığım, Mevlana Paktı çalışmalarına destek olmamız; Türkiye Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ve bize her zaman sevgi ve saygıyla bakan Afgan halkına vefa borcumuzdur. Son olarak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Afganistan’ın işgalinden 20 yıl sonra mağlubiyete, ABD adına imza atan Afgan asılı Zalmay Halilzad’ın, Doha’da, Guantanamo’dan serbest bıraktığı Molla Brader’le ABD adına mağlubiyet anlaşmasını imzalaması tarihin ibretlik sahnelerindendir.

ABD’nin mağlup olduğunu 20 yıl sonra da olsa canlı yayında bana gösteren yüce Allah’a, kâinatın zerreleri adedince şükür ediyorum. Şimdi Afganları ayakta tutmak için, Mevlana’nın doğduğu Belh şehri başta olmak Afganistan’a destek olma zamanıdır. Bu görev de öncelikle Türkiye’ye düşmektedir.