Bu sanallık #cehenneme kadar

Amerikalı yazar Jennifer Haley'in ödüllü oyunu #cehennem, Metin Belgin rejisiyle İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda ilk kez sahneye taşındı. Oyunda yaşamı gerçeklikten koparan ve şiddet dürtüsünü tetikleyen sanal dünyanın gelecekteki duygularımızı ele geçirme boyutu ele alınıyor. Belgin oyunu özellikle genç seyircilerin tartışmasını istiyor.

Haber Merkezi
İlk kullanımı 1950'li'lere kadar uzanan internet artık hayatımızın vazgeçilmezi. Sadece haber almakla kalmıyor gündelik işlerimizi de tek tıkla halledebiliyoruz Tüm bunların yanı sıra eğlence amaçlı kullanımımızı da tüm hızıyla sürdürüyoruz. Son bir kaç yılda Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya hesaplarının da yaygınlaşmasıyla birlikte bu hesaplardan kendi adımıza paylaşımlarda bulunuyor, hemen hemen her konuda görüş bildiriyoruz. Bu platformlarda zaman zaman sahte hesaplar da söz konusu elbette. Gerçek hayatta ne kadar yoksa sosyal medyada o kadar var olan kişiler de var. Yararlı mı zararlı mı tartışmaları hala daha güncelliğini korurken internet bağımlılığı hızla artıyor. Peki internetteki kimliğimiz, paylaşımlarımız ve etkileşimde olduğumuz kullanıcılar sanal mı yalan mı? Yavaş yavaş ürkütücü bir hal alan bu dünya ileride nasıl olacak? Devlet Tiyatroları'nın başarılı oyuncusu Metin Belgin son oyunu #cehennem'de bu sorunun peşinde düşüyor.



"KUYTU"DA ÖZGÜRLÜK!


#cehennem, 2050'de geçiyor. Gerçek dünya ile sanal dünya iç içe geçmiş. Kimliğiniz oturum açtığınızda ortaya çıkıyor. Sadece 1 ağacın kaldığı dünyada çocuklar okula gitmiyor, eğitimlerini internette alıyor. Böyle bir dünyada suç kavramının da tanımı değişiyor. Oyunun kahramanı internette farklı serverler kullanarak oluşturduğu "kuytu"da insanların içlerinde saklı kalan ve gerçek dünyada işleyemedikleri suçları farklı kimliklerle işleme hakkı tanıyor. Aynı zamanda pedofili olan, sanal dünyada o öykündüğü hayatı yeniden kurgulayan bir adamla karşı karşıyayız. Sanal dünyada kusursuzluk üzerinden oluşturulan bir simülasyon figür görüyoruz. #cehennem, düşüncelerimizi kodlayan, yaşamı gerçeklikten koparan ve şiddet dürtüsünü tetikleyen sanal dünyanın gelecekte duygularımızı da ele geçirme boyutlarını bilimkurgu atmosferinde tartışıyor.

ALGILARIMIZ YÖNLENDİRİLİYOR



New York'ta büyük yankı uyandıran bu oyun Türkiye'de ilk kez seyirciyle buluşuyor. #cehennem Metin Belgin'in talebi doğrultusunda repertuvara girmiş. 2.5 aylık bir prova sürecinden sonra da seyirciyle buluşmuş. Bizim algıladığımız cehennemin dışında sanal dünyayı anlatan bir oyun olduğunu vurgulamak için de hashtag kullanmayı tercih eden Belgin oyunu şu sözlerle anlatıyor: "Bu oyun sanal dünyanın nasıl olması gerektiğini anlatmıyor ama bununla ilgili sorular sorduruyor. Sanal dünya tehlikeli bir dünya mı yoksa içinde kuantumla birlikte başka bir yere mi varacak? Şuanda tartışılan her şey seyircinin karşısına getiriliyor. İnterneti çok kullanan birisi değilim ama gelecekle ilgili korku ve endişelerim var. Bu dünya nasıl gerçeklikten koparak o sanal dünyaya dönüşecek? Bu biraz da algılarla alakalı bir şey. Şuanda bütün algılarımız tamamen sanal dünyaya yönlendiriliyor. Biz artık sanal dünyanın gerçek dünyayla iç içe geçmiş boyutunu yaşamaya başlıyoruz yavaş yavaş. Bu ürkütücü bir durum ve nereye varacağını hiç kimse bilmiyor."

SANALA VE YALANA DAİR

"Ben oyunun özellikle genç seyirciye hitap etmesini amaçladım. Gençler sanal dünyada çok fazla vakit geçiriyor. Onlar nasıl bakacaklar ve nasıl bir çıkarım yapacaklar umudunu taşıyarak yaklaştım. Onların tartışmasını istiyorum. Sanal mı yalan mı? Artık evrilmek zorunda kalıyoruz."

İNTERNETE GİRMEYE KORKTUM


Belgin sosyal medya ile ilgili görüşlerini de şu sözlerle aktarıyor: "Facebook, Twitter gibi mecralar oluşmaya başladıktan sonra ister istemez girmek durumunda kalıyoruz. Kızsak bile oradan iletişim kurmanın çok daha iyi bir yol olduğunu düşünüyoruz. Ben bu oyunu okuduktan sonra cep telefonumu elime aldım, internete girmek istedim ve korktum. Çünkü neyin gerçek neyin yalan olduğunu, kimlerle iletişim kurduğumuzu bilemiyoruz. İletişimsizlik çağındayız ama çok fazla iletişim kurduğumuza inansak da bunun sanal mı gerçek mi olduğunu bilmiyoruz. Oyun bir boyutuyla da bunu tartışıyor. Gelecek nasıl olacak sorusunun cevabını veren bir oyun değil ama daha çok sorular sorduran bir oyun."