İSMAİL KARAKURT
Şairlerin şiir dışında mesela deneme, hikâye, mektup, günlük gibi türlerde yazdıklarını okumak da çoğu zaman ufuk açıcı ve keyiflidir. Onlar da en az şiir kadar gücünü şairinin özgün bakış açısı, fikir derinliği ve dil ustalığından alırlar.
Şair Hüseyin Akın günümüz Türk edebiyatının en çalışkan kalemlerinden. Neredeyse kalem oynatmadığı tür yok. Akın, bu kez de, üç yıl boyunca Geçerken dergisinde yazdığı hikayelerin birincisi Ahir Zaman İçinde Hadis Hikâyeleri ile okurunun karşısında. Hadis hikayelerinin ilki bu; kırk hikâyelik çalışmanın ikincisi ve üçüncüsü de kitaplaşmak için sırada. Kitapların tamamı yayımlandığında insanın erdemliliğine yakışır bir tarzda bir çeşit hikâye diliyle kırk hadis yorumu niteliğinde olacak.
DEĞERLER EĞİTİMİ VERİLİYOR
Hadis Hikâyeleri’ni neden okuyalım? Öncelikle Hüseyin Akın, hikayelerini çekici ve ironik bir zarafetle yazıyor. Hayatın günlük işleyişi içinden seçtiği yaşantı parçalarını hadislerin ışığında tematik olarak yorumlayıp olay örgüsüne dönüştürüyor. Hikayelerde tiplemelerin temsiliyetine göre isimlendirmeler, bu isimlerle somutlaştıran davranışlar ve karakter belirtilerini mizahi bir hikâye dili ve anlatımıyla örtüştürüyor. Okurun hikayelerle ünsiyeti kolayca sağlayarak insan fıtratına uygun bir çeşit değerler eğitimi verilmeye çalışılıyor. Bunu, hatta bu çalışmanın amacını şöyle açıklıyor Hüseyin Akın: “Hadis Hikayeleri ile hadislerin hayata dönük yüzünü ortaya koymak istedim. Hadislerin birbirimize okuduğumuz pratik karşılığı olmayan metinler olmadığını aktüel zamanda önümüze çıkan problemlerin ve kilitlenmiş durumların anahtarı olduğunu hatırlatmaya çalıştım. Çağlar değişebilir fakat insanlık halleri insan var oldukça kıyafet değiştirerek devam eder. Hedefim hadislerin bu değişim karşısındaki dinamizmine tahkiye yolu ile dikkat çekmekti. Dergide yayımlattığım bu hikayelere okuyucunun olumlu tepkisi, çalışmayı daha da geliştirip genişletmem konusunda teşvik edici oldu.”
EMEK VE ALIN TERİNİN ALTINI ÇİZİYOR
Bu çalışma, usta bir şairin kaleminden hem hadis edebiyatına hem de hikâye türüne kıymetli bir katkıdır. Okura farklı konularda hadislerin hayata dönük yüzünü somutlaştırabilecek nitelikte on sekiz hikâyeden oluşuyor. Yazar, bu hikayelerin ilkinde emek ve alın teri temasını işleyerek yine emeğin kaynağı insana vurgu yapıyor. Ne var şu dünyada insanın emeğinin karşılığını alması kadar daha kıymetli? Sonsuza Kadar Sude’de konuşma ve dinleme adabından tutun da komşularımızın üzerimizdeki tuz ekmek hakkına, felahın nereden geleciğinden insan fıtratının korunmasına kadar ders veren geniş bir kurgu söz konusu. Karınca Yolu, Allah’ın rahmetinin bolluğu ile insanların merhamet duygusunu başka canlara “hayat camdan cama değil candan cana akar” mesajıyla vurgulayan harika bir hikâye. Rövanş’ta nefsin oburluğu, öfkenin/ kinin karanlığı ve benlik lokmasının doymazlığı açık ediliyor. Oysa Peygamber efendimize göre, “rakibini güreşte yenen değil öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan gerçek pehlivandır.” Hepimiz Çobanız hikayesinde insanın sorumluluk duygusu çarpıcı bir dille işleniyor. Kısa Günün Kârı’nda nefsin her türlü açlığına kalkan olarak oruç tercih ediliyor. Hastalığın yerini kavramak gerekir diyor Et Tırnak’ta. Tıpkı bir organımızın rahatsızlandığında bütün bedeni uykusuzluğa ve yüksek ateşe vereceği gibi. Garip’te, yeryüzüne çok alışma, “Kendini bu dünyada garip bir yolcu say” diyor. Gittiğimiz ve durduğumuz yeri bilirsek sorumluluğumuz ölçüsünde Hepimiz Çobanız! Ah, Bıtcoın Damat, bilmez misin ki “Kadınlar erkeklerin diğer yarısıdır” ve diğer yarına vurduğun zaman kendi varlığına vurmuş olursun. Gerçek şiir, fıtratı harekete geçirir. Ne de olsa “Şiirde hikmet vardır.” Bir boşanma rüyasından çocuklar için edep ve terbiyenin gereğine değiniyor. Kadınları camiye sokmak istemeyenlerle yine onlara zulmedenlere ders veriyor. Hikayeler, bela ve musibetlere karşı dua ihtiyacı, görünmeyenin güzelliği ve her cana hürmet dileğiyle bağlanıyor.
Hadis Hikâyeleri’nin tamamında insanlar arasına yol düşürerek onların sorunlarını çözüme kavuşturan Dede Korkut meşrepli bir akil insan ve unutulmayacak karakter “Yol Oğlu Hadi”nin ciddiyeti ise ayrıca kayda değer. Sırf bunun için bile okunabilir hikayeler. Kitapta anlatılanlar kara mizah gücünün ve ironinin debisi yanında, sade anlatım ve incelikli diyaloglarla bir duygu değeri olarak okura geçiyor. Hadislerden yolan çıkan birbirinden güzel on sekiz hikâye ile fıtrata uygun kavramların/ insanlığın kadim değerlerinin/ duygu aşamalarının ömür boyu zihinlerde ve yaşantıda insanca/ Müslümanca bir ölçüt olarak izleri sürülüyor. Son söz olarak diyebilirim ki insanın kendisinden, insanın insandan, insanın toplumdan kopartılmasına izin vermeyen bu eğitici hikayeler, her birinde hayatın içinden bütün sahihliği ve çarpıcılığıyla Ahir Zaman İçinde Hadis Hikâyeleri okurunu bekliyor.