Karakoç’u daha iyi anlayabiliriz: Görünür bir insan değildi

Zeytinburnu’ndaki Sezai Karakoç sempozyumunda usta şairin ‘Diriliş’ düşüncesi, İslamcılığı ve siyasete dair fikirleri tartışıldı. Kurtuluş Kayalı, “Kısmen eleştirel ve tartışmalı konular üzerine odaklanan, karşılaştırmalı okumalar olsa daha iyi olur” tavsiyesinde bulundu.

Sevda Dursun Yeni Şafak
Sezai Karakoç

Vefatının birinci yılında şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç’u anma sempozyumu Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde yapıldı. İki gün süren sempozyumda birçok akademisyen, yazar ve şair, Karakoç’un düşünce dünyasını ve şiirini konuştu. Hatıralarının da yad edildiği sempozyumda, usta şairin ‘Diriliş’ düşüncesi, İslamcılığı ve siyasete dair fikirleri tartışıldı. “Özgün Düşünce ve Edebiyata Yansıması” konuşmasıyla sempozyuma katılan Kurtuluş Kayalı, Mustafa Kirenci’nin Yeni Şafak Kitap Eki’nde yazdığı Sezai Karakoç üzerine yazılan yazıların hepsinin birbirine benzediği görüşüne katıldığını söyledi. Oturumun ardından Kayalı Hoca’yla bunun sebeplerini konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik. Kayalı,“Kısmen eleştirel ve bir takım tartışmalı konular üzerine odaklanan, karşılaştırmalı okumalar olsa daha iyi olur” tavsiyesinde bulundu.

Sezai Karakoç’la ilgili benzer yazıların çıktığına yönelik bir düşünceye katıldığınızı belirtiniz konuşmanızda. Sizce benzer yazıların çıkmasının sebebi ne?

Sadece Sezai Karakoç değil, başkalarının ardından yazılan yazılar da birbirine benziyor. İnsanların kafasında belli bir model var. Yazarken kendilerini kontrol ediyor, eleştirel bir şey yazmamaya dikkat ediyorlar. Aydınların artıları ve eksileri üzerinde durmuyorlar. Bunlar aydın tamam, ama her biri ayrı bir birey, özgün düşünceleri var, aynı doğrultuda düşünüyor olsalar da meseleyi değişik tarzda formüle ettikleri için bunların daha zenginleştirici bir şekilde anlatılması mümkün. Bu hikâye belki Sezai Karakoç’un ‘Hatıralar’ı okunduğu zaman değişebilir. Çünkü o birçok konuda bazen aşikâr bazen örtük biçimde eleştirel bir tutum sergiliyor.

BİZE FARKLI OLDUĞUMUZU ANLATTI

Eleştirel bir tutum mu takınmak lazım, belli dönemin aydınlarını karşılaştırmalı okuma mı yapmak lazım, ne önerirsiniz?

Sezai Karakoç’un metinleri hem malumat hem tasvir hem de tahlil dolu metinlerdir. Rasim Özdenören, Karakoç’un bize 60’lı yılların başında farklı olduğumuzu anlatmaya çalıştığını söyler. Bu farklılığımızın da Müslüman olmamızdan kaynaklandığını vurgular. Sezai Karakoç’un anlayış çerçevesinde İslam anlayışının merkezi bir yeri var. Metinlerinde ise çok net tarihsel toplumsal gerçeklik yer alıyor. 27 Mayıs darbesi oluyor, diğer yazarlar darbe deyip geçiyor, fazla tahlil etmiyor. Ama onun metinlerinde darbenin değerlendirmesi çok fazla. Karşılaştırmalı okumalar yaparsak bunları görebiliriz.

GÖRÜNÜR BİR İNSAN DEĞİLDİ

Siyasetle de ilgileniyor ama güncel siyasete uzak duruyor. Bu da fark edilmemesine veya geç fark edilmesine mi sebep oldu?

Görünür bir insan değildi. Aktüel siyasetle ilgiliydi ama güncel yorumlar yazmadığı ve insanlarla mesafeli olduğu için geç fark edildi. Nuri Pakdil’in gençlerle ilişkisi Sezai Karakoç’un gençlerle ilişkisinden daha fazla. Diğerlerinin yazdığı metinler daha cazip geliyor çünkü Türkiye’de yaşanan güncel olayları anlatıyorlar. Karşılaştırdığınızda kendinden bir kuşak sonraki yazarların, belli bir çevrenin kültürel ortamına dahil olması çok daha fazla.

DOĞRU TANINDIĞI KONUSUNDA ŞÜPHELERİM VAR

Görünür olmaması yanlış tanınmasına sebep olmuş olabilir mi?

Ben zaten kendisinin doğru tanındığı konusunda şüphelerim var. Diğer yazarlar tasvir yaparken, Karakoç tahlil yapıyor. Orda burda konuşma yapması, radyoda bulunması, televizyonda görünmesi de yok. Bütün kitapları belli bir tarihten sonra Diriliş Yayınları’ndan çıkıyor. Popüler kitaplar da yayınlamıyor. Tanınır olmamasının sebebi soğukkanlı olmasından ve tahlil yazmasından ibaret geliyor bana.

FARKLILIKLARA DİKKAT

Ölüm yıl dönümünde sempozyumlarla anılması gelecek nesillerin daha doğru anlamasına vesile olur mu sizce?

Bu sempozyumdaki yaklaşımlar az olmayan sayıda örneklerle, kısmen bir örnekliği aşma denemesi olarak görülebilir. Ancak bu durum daha çok şiirine dair tebliğlerde somutlaşıyor. Daha sonra kitaplaşması da kalıcı olması açısından iyi olur. Burada bir sürü konuşma yapıldı. İyi şeyler anlatıldı. Kısmen eleştirel ve bir takım tartışmalı konular üzerine odaklanan, karşılaştırmalı okumalar olsa daha iyi olur. ‘Bunları yarıştırmayalım’ deniyor. Yarıştırmak değil ki, bunlar değişik insanlar, siz bunu bugün yapmazsınız ileride elbette yapılacak. Çünkü o dönemin insanları önemli insanlar ve birbirlerinden farklı insanlar. Sosyalist yazarlar birbirine benzer veya milliyetçi yazarlar birbirine benzer diyemeyiz. Kimse kimseye benzemez. Farklılıklarına dikkat etmek lazım.

Sezai Karakoç’un ardından: Tam bir yıl oldu