Madalyonun öteki yüzü

Cannes’da bir Türk oyuncu ödül aldı ama tadını çıkaramadık. Merve Dizdar’ın açıklaması hoş olmadı. Yine de kutlarız. Peki, festivallerde ödül alanların neden hep iktidarı eleştirdiğini, memleketini yerdiğini görüyoruz? Esas önemli olan soru ise şu; memleketini övecek, muhalefeti eleştirecek kişiler neden o sahnelerde yer alamıyor?

Abdulhamit Güler Yeni Şafak
Nuri Bilge Ceylan, Merve Dizdar.

Film festivallerinde ödül takdim edilmesi ve kürsüde yapılan konuşmalar dönem dönem gündemimize giriyor. Son olarak Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar en iyi oyuncu ödülünü alırken konuştu ve nâhoş çıkışı ile eleştirildi. Dünyanın en önemli festivalinde yaşayan en önemli Türk yönetmen olarak gösterilen Nuri Bilge Ceylan’ın filmindeki rolüyle bir Türk oyuncunun ödül almasına sevinemedik bile.

Son yıllarda film festivallerinin sinemadan çok politik açıklamalarla konuşulması üzüyor. Boğaziçi Film Festivali’nde yaşananlar, Antalya Altın Portakal Film Festivalindeki açıklamalar ve son olarak Cannes’da duyduklarımız… Kürsüden politik mesaj verme alışkanlığı sinemanın önüne geçtiği için eleştiriyoruz. Yoksa yönetmeninden oyuncusuna bütün sanatçıların politik duruşları olabilir.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Fekat bu durumda iki soru işareti karşımıza çıkıyor:

1- Aynı kürsülerde muhalif söylemlerle değil, iktidar desteği ile birileri konuşsa salonlardaki alkışlar devam eder miydi?

2- Bu kürsülerde neden iktidara destek verecek kişiler bulunmuyor?

Esas meselenin de ikinci soru olduğu aşikar. Film festivallerinde ödül alanlar arasında ‘muhalif söylem’ dile getirenlerin idiyet hissettikleri dünya görüşü dışında kimseler yok mu? Olanlar konuşmuyor mu? Konuşturulmuyor mu? Konuşmaktan çekiniyorlar mı?

Neden ödül alan yönetmen ve oyuncular hep aynı dünya görüşünü dile getiriyor? Ya da madalyonun yüzünü ortaya koyması açısından şöyle soralım; neden farklı dünya görüşünde olup başkalarını eleştirecekler ya da genellikle eleştirilenlere destek verecek olanlar kürsüye çıkıp ödül alamıyor. Dünyanın en önemli film festivalinde sadece Nuri Bilge Ceylan büyük ödüller için yarışabiliyor ve filmlerinde yer alan oyuncular ödüle aday olabiliyor. Nuri Bilge Ceylan bugüne kadar çok kez ödül aldı ama her ödül konuşması dozunda eleştiri ya da göndermeye sahiptir. İlk kez bir oyuncusu ödül aldı (Merve Dizdar). O da fırsatı kaçırmadı.

“ZATEN KABUL ETMEZLER” DEMEK KOLAYCILIK MI?

Neden Türkiye’deki muhalefeti eleştirecek, Avrupalıların yüzüne karşı ‘eski kıta’nın kara geçmişine atıf yapacak, özgüvenle memleketini sevdiğini ve çok şeyin güzel olduğunu söyleyecek kişiler o kürsülerde boy gösteremiyor? Bunu sadece “öyle sanatçıları oraya kabul etmezler” diyerek geçiştirebilir miyiz?

Daha çok sefer film festivallerinde benzer şeyler göreceğiz. Esas mesele, “öyle olmayanlar” neden oralara olamıyor? Bunu kimin dert edinim kendine sorması gerekli? Bu derdi sahiplenmesi gerekenler belli olduktan sonra neler yapılmalı?


Yönetmen Çağan Irmak sinemanın okulda öğrenilmeyeceğini belirtti: İzlenerek öğrenilir

Cannes’da esen Türk rüzgarı dondurmalı!