Türkiye'de bir ilk: Anne bebek arasındaki kan uyuşmazlığına çözüm getirecek proje geliştiriliyor

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi 5’inci sınıf öğrencisi olan Ümmühan Zeynep Bilgili’nin üzerinde çalıştığı TÜBİTAK destekli projesi, Türkiye’de ilk kez bebekten anneye geçen alyuvar miktarının tam olarak ölçülmesini sağlayacak ve kan uyuşmazlığı tedavisine kesin çözüm getirecek.

Foto: DHA.

Türkiye’de her 100 gebelikten 2-3’ünde görülen “kan uyuşmazlığı”, özellikle ikinci gebelikten itibaren, bebeğin yaşamını tehdit ediyor. Anne negatif, baba pozitif kan grubu olduğunda, doğacak bebeğin kan grubu da pozitifse, fetüsten anneye geçen kan (alyuvarlar) nedeniyle, bir sonraki gebelikte de bebek pozitif kan grubunda olursa, annenin bağışıklık sistemi fetüs ile savaşmaya başlıyor. Bu da düşüklere, ölü doğuma veya bebeğin beyninde, kalp kaslarında hasarlara neden olabiliyor. Kan uyuşmazlığı riski bulunan tüm gebelere, bebekten anneye geçen kan miktarı ölçülmeden, rutin olarak ilk hamilelikte tek doz Anti D iğnesi yapılıyor. Ancak bu doz, her zaman yeterli gelmeyebiliyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/06/05/04/48/resized_44dd6-07adf42772e7d572484f54980372528a.jpg

KORONAVİRÜS
Şili'de AstraZeneca aşısı önlemi: Kan pıhtılaşması yapıyor 45 yaşından küçüklere yapmayacak

“RUTİN İLAÇ DOZU YETERLİ GELMEYEBİLİYOR”

Danışman hocası Doç. Dr. Kütük ile birlikte yürüttüğü araştırma projesi hakkında açıklamalarda bulunan stajyer Dr. Ümmühan Zeynep Bilgili, “Annelerin kan grubunun Rh negatif bebeğin kan grubunun Rh pozitif olduğu durumlarda, kan uyuşmazlığı dediğimiz olay ortaya çıkıyor. Bu, bebeğin sağlığını çok kötü etkileyebildiği gibi annenin sonraki gebeliklerini de riskli hale getirebiliyor. Neyse ki bunun için Rhogam adı verilen bir ilaç ile immünizasyonu yani annenin vücudunun tepki vermesini önleyip bu iki zararın ortadan kalkmasını sağlayabiliyoruz. Ama bazı durumlarda bizim verdiğimiz ilaç dozu yeterli gelmiyor. Bu nedenle de annenin bir dahaki gebeliğinde yine bu riskler ortaya çıkabiliyor. Biz bu çalışmamızda, bu miktarı ölçebilecek bir test yaptık ve bu testi kliniğimizde de uyguladık. Verilen ilaç miktarının yetmediği durumlar var mı, bunları ortaya çıkarmaya çalıştık” dedi.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/06/05/04/49/resized_b613a-f47f9b158f26bb7a3e53abc2874c1a81.jpg

KORONAVİRÜS
Kan grupları ile koronavirüs arasında bağlantı var mı?

“GÖZDEN KAÇIRILAN RİSKLERİ ÖNLEYECEĞİZ”

Proje ile kan uyuşmazlığının “gözden kaçırılan” risklerini önlemeyi amaçladıklarını kaydeden Bilgili, şu bilgileri verdi:

HAYAT
Kan bağışları azaldı: ’Kovid-19 tedavisi gören ve aşı olanlar da kan bağışında bulunabilir’

“ZEYNEP HER ŞEYİ KENDİ BAŞINA BAŞARDI”

Öğrencisinin projesine sosyal medyada övgü dolu sözlerle destek veren Doç. Dr. Mehmet Serdar Kütük ise bu övgünün nedenini şu cümlelerle anlattı: “Projenin okuma ve fizibilite çalışmaları esnasında, Türkiye’de bu konuda bilgi alışverişi yapabileceğimiz herhangi bir akademisyen olmadığını fark ettik. Araştırma öğrencimiz Zeynep Bilgili, birçok şeyi kendi imkanlarıyla öğrendi hakikaten ve çok başarılı oldu. Şu anda bebekten anneye geçen kanama miktarını, görsel olarak mikroskop altında hesaplayabilen Türkiye’deki tek araştırmacı. Bu açıdan bunu çok önemsiyorum.”

GÜNDEM
22 yıldır Kızılay’a kan bağışlıyor

“HAYATI BOYUNCA RİSKLİ GEBELİK GEÇİRMESİNE NEDEN OLABİLİR”

Kan uyuşmazlığının dünyada da oldukça yaygın bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Kütük, “Yüzde 0,5 ila yüzde 10’a kadar çıkabiliyor. Bizdeki yaygınlığı ise yüzde 2-3 civarında. Önemli bir problem, çünkü hala ‘perinatal mortalite’ dediğimiz, anne karnında veya doğum sonrası bebek ölümlerinin önlenebilir nedenlerinden birisi. Anti-D denilen ilaç, kan uyuşmazlığı olan bir anneye ilk doğumundan sonra yapılırsa, sonraki çocukların sağlıklı olmasına katkıda bulunabiliyoruz. Bunu yapmazsak ya da eksik bir şekilde yaparsak, dozu uygun şekilde vermezsek bu, bir anne adayının hayatı boyunca gebeliklerini çok ciddi komplikasyonlarla sürdürmesine yol açabilir” dedi.

HAYAT
Kene ısırmaları arttı: Solunum yoluyla değil kan ile bulaşıyor

“BİZDE RUTİN OLARAK TEK DOZ YAPILIYOR”

Gebeliğin her 3 ayında bir tekrarlanan “indirekt coombs” testi ile bebekle anne arasındaki kan uyuşmazlığının belirlenebildiğini söyleyen Doç. Dr. Kütük, dünyada rutin olarak bakıldığı halde, ülkemizde halen bebekten anneye geçen kan miktarı ölçülmediği için, bu uyuşmazlığın önlenmesinde bazen yeterli doz ilaç uygulanamadığını söyleyerek şunları vurguladı:

KORONAVİRÜS
ABD'de Johnson & Johnson aşısı kullanımı durdurma çağrısı: Kan pıhtılaşmasına neden oluyor

“KAN GEÇİŞ DÜZEYİ BELİRLENİP İLAÇ DOZU BUNA GÖRE AYARLANMALI”

Kleihauer-Betke test adı verilen mikroskop yöntemi veya Flow Sitometri ile bebekten anneye geçen kan miktarının tespit edilip, koruyucu dozun buna göre yapılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Kütük, “Bizim yaptığımız çalışmada, Türkiye'de ilk kez Kleihauer-Betke test ile fetal maternal kanama düzeyini tespit ettik. Gebelerin yüzde 2'sinde, bu kanamanın tahmin ettiğimiz miktarın üzerinde olduğunu, daha da ilginç olanı bu gebelerin klinik seyirlerinde de hiçbir belirti olmadığını gördük. Şayet bu yöntemi kullanmasaydık, 100 anneden iki tanesi eksik dozlarla evlerine gidecekti ve sonraki gebeliklerinde bizim immünizasyon dediğimiz, daha basit bir ifade ile annenin bağışıklık sisteminin bebeğin kan hücrelerine savaş açtığı bir durumla karşılaşacaktık. Bu da tedavisi hiç kolay olan bir durum değil” dedi.

“ÜLKEMİZİ 8-10 SIRA YUKARI TAŞIYABİLİRİZ”

Flow Sitometri tekniği ile bu ölçümün Türkiye'de yaygınlaşmasının çok kolay olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Kütük, sözlerini şöyle noktaladı: