|

Türkiye öğrenilmiş çaresizlik sendromuna son verdi

Türkiye’nin geçmişte denediği teknolojik hamleler gerek siyasi kutuplaşma gerekse kendi geliştireceği teknolojinin Batı’da daha iyi olduğu düşüncesi ile akamete uğradı. Bu nedenle Türk İHA’lar sadece bir teknolojik girişimden ziyade, yıllardır zihinlerde yer etmiş başarısızlık düşüncesini yıkması bakımından da tarihi bir hamledir.

00:00 - 27/10/2021 Çarşamba
Güncelleme: 01:16 - 27/10/2021 Çarşamba
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
DOÇ. DR. FAİK TANRIKULU
/ MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

Türk İHA’lar sadece milli ve özgün araçtan ziyade, Türkiye’nin potansiyeline güvendiği ve sonuç alınan bir başarı öyküsüdür.

Türkiye tarihsel süreçte yerli ve milli üretim söylemleri ile teknoloji hamlelerinde bulundu. Maalesef bu teşebbüsler iç kamuoyunda yoğun eleştirilere maruz kalmıştı.

Selçuk Bayraktar bir konuşmasında yaşadıkları zorlukları “2004 yılında Mini İHA projemizi sunduğumuz yetkili bürokrat; ‘yabancılarla rekabet edemezsiniz, zorlamayın bize tercümanlık yapın yeter” diyerek milli teknoloji üretiminde yaşanan öğrenilmiş çaresizlik sendromunu özetlemişti. Benzer yorumlara, Türkiye’de teknolojik hamleler yapıldığı dönemlerde rastlamak mümkün. Edward Said bu durumu; oryantalizm ile - estetik, bilimsel, ekonomik, sosyolojik tarihe ait filolojik metinler aracılığıyla- Batı’nın üstünlüğü devam ettirme ve Doğu üzerinde psikolojik üstünlük kurma girişimi olarak yorumluyor. Bu düşünceler milli üretimi geliştirme inancını sekteye uğratarak, devleti satın almak istediği ürünleri ithal etme tercihine sürükledi. Zamanla bu tebeddül, stratejik görülen savunma araçları başta olmak üzere birçok alanda memleketi dışa bağımlı hale getirdi.

MEVCUT GÜÇ YAPILANMASINI SARSAN TEKNOLOJİ

Peki, Türk Siha’ları nasıl bir evreden geçti ve görece kolay “ithal etmek” yerine “yerli ve milli” bir teknoloji nasıl gelişti? Türk İHA’ların Türkiye’nin bölgesel aktör olmasında etkileri bir hayli fazla. Öyle ki ünlü siyaset bilimci Francis Fukuyama; Türkiye’nin İHA kullanımı kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak ve yakın gelecekte çatışmaların merkezinde hava araçlarının olacağını ifade ederek Türk İHA’ların yeni bir dönemi başlattığını belirtiyor.

Türk SİHA’ların başarılarında emeği geçen ve hayatını milli teknoloji hamlelerine adayan ve geçtiğimiz günlerde Hakk’ın rahmetine kavuşan Özdemir Bayraktar’ı da bu vesileyle anmak yerinde olacaktır. Bugün başarılı Türk SİHA’lardan konuşuyorsak, bunda Özdemir Bayraktar’ın emeği ve hayalleri yadsınamaz bir gerçek.


MUHAREBE ALANINDA YENİ DÖNEMİN BAŞLANGICI

Gelişmiş SİHA modellerinin otomatik iniş kalkış yapabilmesi ve aynı şekilde otonom bir şekilde uçabilme kabiliyetine sahip olması en avantajlı yönleri. Bayraktar SİHA’ların yanında TSK envanterinde gözlem amacıyla bulunan TUSAŞ’ın geliştirdiği Anka’lar da, 2018 yılında roketlerin eklenmesiyle önemli aşama kaydetti.Fırat Kalkanı 2016 harekâtında DEAŞ’a ait beş hedefin vurulmasında İHA’lar rehberlik etmişti. 2018 Zeytin Dalı Operasyonu ve 2019 Barış Pınarı harekâtı olmak üzere meskûn mahallesinde gösterilen başarılar, operasyonların rengini değiştirdi ve daha az zayiatla etkili sonuçlar alınmasına neden oldu. Barış Pınarı Harekâtında ise çok kısa bir sürede 34 bin PYD’li terörist bulunduğu geniş bir alanda etkisiz hale getirildi. Benzer şekilde 2020 Bahar Kalkanı harekâtında Suriye’de ilk sürü SİHA saldırısı gerçekleşti. Hem Esed rejimi ağır darbe aldı hem de Rus savunma sistemleri tarumar edildi.

SİHA’NIN GÜCÜ: DAĞLIK KARABAĞ ZAFERİ

Türkiye SİHA teknolojisiyle bölgesel paradigmayı değiştirerek askeri ve politik gücünü pekiştirdi. Dağlık Karabağ savaşı kimi uzmanlara göre SİHA’ların kazandığı savaş olarak nitelendiriliyor. Bu savaşla birlikte konvansiyonel silahların, SİHA’lar karşısında etkisizliği tekrar görüldü.Bu paradigma değişikliğini yorumlayan Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer “Karabağ’da tarihin ilk SİHA savaşı yaşandı. SİHA’lar, bombardımanlarla savaşın seyrini değiştirdi. Sonuçları, kaybeden taraf için çok ağır oldu.” diyerek yeni dönemin savaş yöntemini açıklamış oldu. Buna bağlı olarak Alman ordusunun bu alandaki eksikliğinden dem vurarak, insansız hava araçlarının alınması veya geliştirilmesinin Almanya için önemini belirtti. Benzer yorumu İngiliz Savunma Bakanı Ben Wallace, Türk insansız hava araçlarının yükselişini oyun değiştirici olarak yorumladı.SİHA’ların Ukrayna, Katar ve Polonya’ya ihraç edilmesi hem siyasi hem de diplomatik açıdan yerli teknolojinin önemini gösterdi. Özellikle 24 adet Türk yapımı SİHA’ların NATO üyesi Polonya’ya ihraç edilmesi tarihi bir önemi haiz.

TÜRKİYE’NİN GÖKYÜZÜNDEKİ BAŞARI HİKAYESİ

Son olarak beklenmedik bir zamanda benzer durum Karabağ savaşında yaşandı. Kanada Türkiye’nin Azerbaycan’a İHA desteği vermesine tepki olarak, Ankara’ya kritik kamera parçası tedarikini askıya aldığını açıkladı. Savunmada dışa bağımlı olmanın siyasallaşması bir kez daha yaşandı. Nitekim akabinde Aselsan, stratejik kamera sistemlerini geliştirmek üzere çalışma başlattı.Türk İHA’ları harp tarihini ve güç dengelerini değiştirerek savunma alanında yeni bir dönemi başlatmıştır. Her ne kadar tanklar, ağır silahlar bugünden yarına kısa sürede ortadan kaybolmasa da uzun vadede insansız hava araçlarının daha aktif olacağı görülmektedir. Bu araçlarla birlikte havada, savunma ve saldırı konseptinde yeni bir süreç başlayacağı da büyük olasılıktır. İHA’ların sahadaki başarıları yeni fırsatlar sunarken, Türkiye’nin dış politikada elini güçlendirmek suretiyle siyasetini tam bağımsız olarak sürdürmesine neden olacaktır.

BATI MERKEZİYETÇİLİĞİNİN TAHTI SALLANIYOR

Türkiye geçmişten günümüze birçok farklı alanda teknolojik girişimlere teşebbüs etti. Kimisi sonuç alamadı, kimisi akamete uğradı. Özgüvenleri eksik toplumlar ve “biz yapamayızcılar” her girişimi başlatmadan bitiriyor. Türkiye’nin geçmişte denediği teknolojik hamleler gerek siyasi kutuplaşma gerekse Batı merkeziyetçiliğin Doğu’daki bir ön kabulü olarak kendi geliştireceği teknolojinin Batı’da daha iyi olduğu düşüncesi ile yarım kaldı. Zira Said, Batı’nın rasyonel düşünme yeteneği sayesinde kendisini insanlığın en ileri aşaması olarak kabul ettiğini belirtmektedir. Kendi başına gelişme sağlamayacağı düşüncesi ise Doğu’nun yaşadığı sendromu özetlemektedir. Bu nedenle Türk İHA’lar sadece bir teknolojik girişimden ziyade, yıllardır zihinlerde yer etmiş başarısızlık düşüncesini yıkması bakımından da tarihi bir hamledir. Sonuç olarak, Türk İHA’ların başarısı Türkiye’nin yıllardır hasret kaldığı ve öğrenilmiş çaresizlik sendromunun atlatıldığının göstergesidir.


#Türkiye
#İHA
#Selçuk Bayraktar
#Francis Fukuyama
#Dağlık Karabağ
2 yıl önce