|

Ne barışa ne namaza… Sol tahammülsüzlük üniversitelerde

Üniversitelerde son zamanlarda artan, namaz kılan, Kuran okuyan öğrencilere yapılan saldırılar, Gerçek Hayat Dergisi’nin kapak konusu oldu. Turgay Bakırtaş’ın kaleme aldığı yazı ODTÜ’deki sol tahammülsüzlüğün geldiği son noktaya vurgu yapıyor.

Yeni Şafak
11:02 - 6/01/2016 Çarşamba
Güncelleme: 11:10 - 6/01/2016 Çarşamba
Gerçek Hayat

Anadolu ailelerinin eğitim konusunda daha bilinçli hale gelmesi, üniversite sayısının büyük artış göstermesi üniversiteleri solun tekelinden çıkarmaya başladı. Düne kadar kampüslerde kazan dairesinden bozma mescitlerin bile hazmedilmediği birçok okulda Müslüman okulların ağırlığı ve etkinliği günden güne artıyor. Bu yükselişin artmasıyla IŞİD terör örgütüyle ilişkilendirilen öğrencilere yönelik saldırılar da çoğalmaya başladı.



Cemaatin cici kolektifi


Geçtiğimiz haftalarda ODTÜ'de yaşanan stant basma mescit dağıtma olaylarıyla hem sanal mecralarda hem de gazetelerde “ülkeyi cihatçı çetelere teslim etmek istemeyen onurlu direnişçilerin kahramanlıkları" gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bunun en belirgin örneği ise 30 Aralık 2015 tarihli Zaman gazetesinde yer alıyor;



“İç ve dış siyasetin artan biçimde inanç üzerinden, mezhepsel düzeyde götürülüyor olmasının etkilerinin üniversitelere yerleşme tehlikesi baş gösterdi. Bu tehlikeden hareketle, kısaca ODTÜ dediğimiz Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin linç edilmesi girişimleri üzerinde durmanın, IŞİD'cilerin eğitim yuvalarını ele geçirmeye çalıştığı bir dönemde hayatiyet taşıdığını görmezden gelemezdim.



Öğrencilerin bir bölümünün dini ibadetlerini yerine getirmelerine diğer öğrencilerce engel olunduğu şeklindeki algı operasyonunun şimdilerdeki hedefi ODTÜ'de gerçekte neler oluyor? Bu üniversite üzerinden, zaten can çekişen eğitim sistemi üzerine bir de radikal dinci hareketlerin gölgesi mi düşüyor?



ODTÜ'lüler, 'Mesele, ibadetini yerine getirenler değil, bu kutsal ibadet yerlerinin IŞİD propagandasına dönüştürülüyor olması' gibi tüyler ürperten, iktidarın tam tersine hızla önlem almasını gerektiren bir faciaya dikkat çekiyor." (Lale Kemal)



Aynı gün yine Zaman gazetesinde çıkan başka bir yazıda ise Joost Lagendijk şunları yazdı;



“Gruplardan birine göre ibadet özgürlükleri ihlal ediliyor. Karşıt grup ise onları, ODTÜ'de inanç özgürlüğüne saygı duyulmadığı izlenimi yaratarak provokasyon yapmakla suçluyor. ODTÜ Mezunlar Derneği'ne göre eski üniversitelerinde inanç özgürlüğü ile ilgili hiçbir sorun yok. Kampüste hâlihazırda büyük bir cami ve pek çok mescit var. İnanç özgürlüğüne yönelik hoşgörüsüzlükten yakınan grubu da IŞİD'e yakın olmakla suçluyorlar. Derneğe göre, 22 Aralık'ta ibadet eden bir akademisyene saldıranlar bu kişilerin ta kendisi. Bu provokasyon, geçmişte bağımsız duruşuyla ve üniversiteyi devlet kontrolü altına sokmak yönündeki gayretlere direnmesiyle bilinen ODTÜ'ye yönelik daha kapsamlı bir karalama kampanyasının parçası olarak görülüyor. Dernek mevcut tartışmayı, bu kez iktidar partisi tarafından yürütülen ve ODTÜ'yü hükümetin siyasi hedefleri doğrultusunda hizaya çekmeyi amaçlayan yeni bir teşebbüs olarak yorumluyor. Birçok ODTÜ'lü akademisyen ve öğrenci de aynı fikirde ve AKP'yi ODTÜ'nün denetimi altında olmamasını kabul etmek istememekle itham ediyorlar."



Meselenin ayrı yönlerden ele aldan iki dezenformatif yazının aynı gün aynı gazetede yer almasının tesadüf olmadığını belirten turgay bakırtaş, yazının devamın da acemi bir stajyere benzettiği Murat Yetkin'e de atıfta bulunuyor. Yetkin'in bir televizyon programında “ODTÜ'lülerin başarılarını çekemiyorlar" ifadesi üzerine Bakırtaş, Yetkin'in namaz kılan birine saldırmayı başarı olarak gördüğünü belirterek akademik anlamda başarının herhangi bir ideoloji ile ilişkilendirilemeyeceğinin açık olduğunu dile getiriyor.



Rektör izin vermedikçe kimse kampüste terör estiremez


Muş Alparslan üniversitesi eski rektörü Nihat İnanç, bir ibadet alanının yetkisi ve sorumluluğunun rektörde olduğunu vurguluyor. ODTÜ'de bir eylem düzenleneceği zaman büyükşehirlerden öğrenci aşındığını belirten inanç, rektör izin vermedikçe polis ya da askerin asla kampüse giremeyeceğinin altını çiziyor.



Saldırılar tiyatrodan ibaret


Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisi Sevcan Kırmaz ise yapılan saldırıları hak etmediklerini dile getirerek, saldırı videolarının kesildiğini ifade ediyor. Stant basan kişilerin okulun öğrencisi olmadığını söyleyen Kırmaz, konuşmak istediklerinde dinlenmediğinin altını çiziyor. Kırmaz, öğrencilerin güvenliğe de saldırdıklarını ancak 'dayak yiyoruz' süsü verdiklerine de dikkat çekiyor.



Çeteler kampüs dışından


İTÜ öğrencisi Erkam Beyazyüz okulda camii talebinde bulunmak için eylem yaptıkları sırada bir grubun kendilerine saldırdıklarını ancak buna direndiklerini ifade ediyor. Bu saldırganların içerdeki öğrencilerin kartları ya da bazı üniversite personellerinin araçlarıyla giriş yaptıklarını belirten Beyazyüz, amaçlarının merkezi yerlerde müsait alan varken camilerin uzak yerlere yapılmasını engellemek olduğunu savunuyor.



Sopalarla devriye geziyorlar


ODTÜ öğrencisi Hasan Burhan Beytur, rektörlükten mescit açılması için talepte bulunduklarını ancak sol grupların baskısı nedeniyle mescit inşaasının durdurulduğunu söylüyor. Daha sonra sözlü sataşmaların başladığını, ellerinde valizlerle kütüphane mescidine yönelen grubun valizlerinden sopa çıkardığını belirten Beytur, yardım istediklerini ancak rektörün polise izin vermediğini anlatıyor.



'Ne üstüne gideriz, ne de geri kaçarız'


Genç İHH Genel Koordinatörü Hatice Naç, 7 Haziran seçimleri öncesinden bugüne saldırıların arttığını ve kurumu hedef aldığını belirtiyor. Saldıranların İHH'nın ne yaptığını bilmediklerini söyleyen Naç, önyargılarla hareket eden bu gruba karşı ne saldırmak ne de geri çekilmek niyetinde olduklarını söylüyor. Hatice Naç sözlerini, “üniversiteler herhangi bir sınıfa ya da ideolojiye ait değil" diyerek bitiriyor.



Türk üniversitelerinde salyangoz satan çeteler


İtibar Dergisi Sosyal Medya Sorumlusu Kazım Berkay Özkardaş, saldırıların aynı kampüs çetelerinin farklı okul yapılanmaları tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. ODTÜ Rektörü Ahmet Acar'ın hiçbir olayda polisin kampüse girmesine izin vermediğini bu durumu da kendilerini 'özgürlükçü' olarak gören grupların kullandığını söyleyen Özkardaş, saldırıya uğrayanların ise vakarlarını bozmadıklarını dile getiriyor.



Türk üniversitelerinde irili ufaklı yapılarla konuşlanan bu çetelerin ortak retoriği, tüm Müslümanları IŞİD'çi olmakla suçlamalarıdır. Birçok üniversitede benzer olayların yaşandığına dikkat çeken Özkardaş, “Bu olayların hepsi İslami bilincin artması neticesinde meydana geliyor. Ve şu da bir gerçek ki kampüs çeteleri Türkiye'de “öteki" olduğunu iddia etse de Türk üniversitelerinde (özellikle ODTÜ ve Boğaziçi) “öteki" hâlâ Müslümanlardır" diyerek sözlerini bitiriyor.




#ODTÜ
#sol gruplar
#üniversite
#rektör
#IŞİD
8 yıl önce