Afrika Aslanı 22 Tatbikatı

Tatbikat kapsamında askeri müttefik olarak belirlenen ülkelere bakıldığında ABD’nin bir çevreleme politikası izlediği gözlemlenebilir. ABD Afrika’daki petrol güzergahlarını ve deniz ticaret yollarını kontrol ederek doğal kaynak akışını ulusal çıkarlar dahilinde korumayı amaçlamaktadır. Gine Körfezi’ne yakınlığı itibarıyla Gana, dünya LNG ticaretinde önemli bir yer tutan Senegal, kritik güzergah Cebelitarık Boğazı’nın kontrolünü elinde bulunduran Fas ve yine Akdeniz’e kıyısı olan Tunus’un müttefik ülkeler olarak seçilmeleri tesadüf değildir.

Haber Merkezi Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

Fuat Emir Şefkatli

Araştırmacı / ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları

ABD Afrika Komutanlığı tarafından 6-30 Haziran tarihlerinde düzenlenmesi planlanan Afrika Aslanı 22 Tatbikatı, Fas, Gana, Senegal ve Tunus gibi Kuzey ve Batı Afrika ülkelerini içine alan geniş bir coğrafyaya yayılıyor. Geçtiğimiz yıl birincisi gerçekleşen tatbikatlara bu kez 4 ülkenin yanısıra ABD, Brezilya, Çad, Fransa, İtalya birliklerinden 7.500 askeri personel eşlik ediyor. ABD Ordusu’na bağlı Güney Avrupa Görev Gücü’nün liderlik ettiği tatbikatlar kapsamında görev kuvveti komuta, insani yardım müdahale ve canlı hedef atış tatbikatı olmak üzere çok sayıda hava ve deniz tatbikatı düzenlenecek. Tatbikatın temel amacı, Sahra bölgesi ve Sahel kuşağında son dönemde artış gösteren terör hareketlerine karşı bölge ülkelerinin uyumlu ve koordineli bir biçimde ortak çalışabilme özelliğini ön plana koymak. Diğer taraftan ABD’nin öncülük ettiği bu girişim, ABD’nin bölgesel ve uluslararası krizlere ve beklenmedik durumlara karşı yanıt veren stratejik hazırlığını destekliyor.

ARTAN TERÖR HAREKETLİLİĞİ

Son dönemde Batı ve Orta Afrika devletlerini hedef alan terör eylemlerinde ciddi bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Nitekim eylemlerin; hedef aldığı kitle, gerçekleşme biçimi ve coğrafyası itibarıyla değişkenlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Bu noktada IŞİD ve El-Kide bağlantılı İslam Devleti Batı Afrika Eyaleti (ISWAP), Mağrip El-Kidesi ve Büyük Sahra İslam Devleti (ISGS) gibi terör örgütlerinden kaynaklanan eylemler, daha mobilize, geniş bir alana yayılan ve faaliyet gösterdiği ülkede sivil-asker hedefi gözetmeksizin gerçekleşen eylemler olarak ön plana çıkmaktadır. Diğer taraftan Nijer, Nijerya, Mali, Burkina Faso ve Moritanya gibi ülkelerin kırsal bölgelerinde tamamen finansal gelir odaklı hareket eden gruplar, yerel çeteler ya da yerel dilde ‘haydutlar’(bandits), insan kaçırma yoluyla fidye isteme, hayvan ve tahılları zorla gasp etme ve çeşitli şiddet eylemleri aracılığıyla kırsal nüfus üzerinde kaygı, korku ve güvensizlik duygularını uyandırmaktadır. Yine pek çok bölge ülkesindeki etnik farklılıklar, askeri darbeler ve siyasi gerilim atmosferi ortaya marjinal azınlıklar çıkarmakta ve bazı örneklerde bu azınlıklar, ayrılıkçı unsurlara dönüşerek etnik ve ideolojik temelli silahlı mücadeleye yönelmektedir. Buna paralel olarak bahsedilen ülkelerin silahlı kuvvetlerinin teknolojik ekipman, askeri know-how ve personel kapasitesi bakımından yetersiz oluşu, ‘zayıf devlet’ olgusu ile birleştiğinde terör gruplarına önemli ölçüde alan açarak ilgili ülkelerdeki bütüncül müdahale anlayışını imkânsız hale getirmektedir.

TATBİKATIN İKİ ÖNEMLİ ÇIKTISI

Bu bağlamda ABD öncülüğünde başlatılan Afrika Aslanı 22 Tatbikatı, bir taraftan Afrika’daki terör gruplarına karşı belli bir caydırıcılık unsuru teşkil ederken diğer taraftan bu girişim, ABD’nin Afrika’daki yeni dönem angajmanlarını ve bölgesel stratejisini ortaya koymaktadır. Tatbikatın bölgesel ve uluslararası jeopolitik açısından iki önemli çıktısı olduğu söylenebilir.

İlk olarak tatbikat kapsamında askeri müttefik olarak belirlenen ülkelere bakıldığında ABD’nin bir çevreleme politikası izlediği gözlemlenebilir. Öyle ki ABD’nin Afrika’daki temel yaklaşımlarından birisi stratejik bulunan petrol güzergahlarının ve deniz ticaret yollarının kontrol edilerek doğal kaynak akışının ulusal çıkarlar dahilinde korunmasıdır. Bu noktada Gine Körfezi’ne yakınlığı itibarıyla Gana, Atlantik Okyanusu’na kıyısı bulunan ve dünya LNG ticaretinde önemli bir yer tutan Senegal, petrol ve deniz taşımacılığında kritik bir güzergahın, Cebelitarık Boğazı’nın kontrolünü elinde bulunduran Fas ve yine Akdeniz’e kıyısı olan Tunus’un müttefik ülkeler olarak seçilmeleri tesadüf değildir. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşından hareketle Rus enerji kaynaklarına yönelik bağımlılığın azaltılması ve çeşitlilik arayışının olduğu bir dönemde ABD’nin bu hamlesinin yalnızca askeri amaçlarla açıklanması pek rasyonel olmayacaktır. Örnek olarak Gine Körfezi, petrol ticaretinde ABD için hem maliyet hem de zaman açısından alternatif güzergâh olma potansiyeline sahiptir. Öte yandan Şubat 2022’den itibaren Senegal’de açık deniz üzerinde inşa edilecek sıvılaştırma tesisleri fazlasıyla gündeme gelmektedir. Senegal’in doğalgaz üretim kapasitesini artırma girişiminin bir parçası olarak görülen bu hamlenin ABD’li petrol devleri tarafından desteklendiği söylenebilir.

İkinci olarak Afrika Aslanı 22 Tatbikatı’nın simülatif konfigürasyonu kapsamında belirlenen haritada Libya’nın doğusundaki milis güçlerin lideri Halife Hafter ve Rus Wagner Özel Askeri Şirketi tarafından kontrol edilen bölgeler (petrol sahaları, askeri depolar vd.), düşman mevzileri olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla bu askeri manevra aynı zamanda Kuzey Afrika bölgesindeki rakip güçlere yönelik tehdit mesajları içermektedir. Her ne kadar sembolik bir mesaj niteliği taşısa da son dönemde batı Libya’ya iniş yapan ABD askeri kargo uçaklarının sayısındaki artış, ABD’nin petrol blokajları ve siyasi belirsizlikle boğuşan Libya özelinde de kontrolü yeniden ele almak istediğini göstermektedir. Son olarak Fas ile kurulan askeri bağlar ve Kuzey Afrika ülkesinin iki yıldır süre gelen tatbikatlara dahil edilmesi, Fas-Cezayir bölgesel rekabetinde güçlü bir ordu yapılanmasına sahip olan Cezayir’e önemli sinyaller göndermektedir. Bununla beraber Cezayir, silah ticaretinde önemli ölçüde Rusya’ya bağımlı bir ülke olarak dikkat çekmektedir.

TÜRKİYE’YE YANSIMALARI

ABD’nin Afrika özelinde uygulamaya koyduğu bu askeri stratejisinde hiç kuşkusuz Türkiye de önemli bir rol üstlenmektedir. Bu anlamda Türkiye’nin Afrika’daki artan diplomatik etkileşimleri ve yumuşak gücüne ek olarak kıtada sahip olduğu askeri ayak izleri, NATO üyesi bir ülke olarak ABD’nin Afrika Aslanı Tatbikatı’nın faaliyet alanı ile örtüşmektedir. Askeri danışmanlık ve eğitim maksadıyla Libya’nın batısındaki Misrata, Hums ve Trablus gibi şehirlerde varlık gösteren Türk askeri birlikleri, süreç itibarıyla Libya’daki taraflar arasında devam eden rekabette ülkenin barış ve istikrarı için güvence teşkil etmektedir. Aynı zamanda Libya’nın batı bölgesine karşılık gelen Tunus sınırı, göçmen kaçakçılığı başta olmak üzere çok sayıda illegal faaliyetin gerçekleştirilmesi noktasında terör örgütleri için kritik bir güzergâh olma özelliğine sahiptir. Dolayısıyla bu sınır geçişlerinin kontrolü ve güvenliği, ABD’nin Afrika genelinde hayata geçirdiği terörle mücadele stratejisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte Türk birlikleri daha önce Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) kapsamında Mali’de ABD’li birliklerle koordineli bir şekilde görev yapmış ve başarılı olmuştur. Buna paralel olarak tatbikat bölgesini çevreleyen Mali ve Nijer gibi yönetimlerle güçlü ilişkilere sahip Türkiye’nin önümüzdeki yıl için benzer tatbikatlara dahil edilmesi söz konusu olabilir.

Gelinen noktada tatbikatlar ve askeri manevralar, gönderdiği mesajlar itibarıyla ele alındığında pek çok farklı dinamiği içinde barındırmaktadır. Bu doğrultuda ABD’nin Afrika Komutanlığı liderliğinde gerçekleşen Afrika Aslanı 22 Tatbikatı, yerel ve uluslararası parametreler dahilinde siyasi, jeopolitik ve ekonomik bazı yansımalara sahiptir. Bu doğrultuda tatbikat kapsamında belirlenen müttefiklerin ABD’nin bölgesel ve uluslararası jeopolitikteki tercih ve yönelimlerini anlamak adına önemli olduğu ifade edilebilir.