İstanbul’dan Medine’ye uzanan bir hayır köprüsü: Vuslat Kadın’ın Medine Vakfı

Müslümanların hac ve umre için Mekke ve Medine’ye yaptıkları ziyaretlerde sıkıntı çekmemeleri adına gerek Osmanlı hanedanı ve devlet ricali, gerekse halktan varlıklı kimseler kurdukları vakıflarla buralara hizmet götürmekteydi. Vuslat Kadın da Medine’de ihya ettiği darüşşifa ile burada bulunan hem yerel halkın hem de hac ve umre ziyaretçilerinin sağlık konusundaki sıkıntıları için bir dizi tedbirler almıştır.

Haber Merkezi Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

Doç. Dr. Abdullah Çakmak

Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyesi

İslamiyet’in ortaya çıkışından günümüze kadar taşıdığı kutsallık itibarıyla Mekke, Medine ve Kudüs diğer beldelere nazaran Müslümanlar için her daim ayrı bir öneme sahip olmuştur. 1517 senesinde gerçekleşen ilhakın öncesinde Osmanlı Devleti’nin bu beldelere yönelik vakıf ve surre hizmetleri, mukaddes beldelere olan hürmetini göstermesi bakımından önemlidir. Haremeyn için tahsiste bulunan ilk Osmanlı padişahının Yıldırım Bayezid olduğu kabul edilir. Sultan Çelebi Mehmed’in her yıl Haremeyn halkına surre gönderdiği, oğlu I. Murad’ın ise Haremeyn ile birlikte Kudüs ve Halilurrahman halkına surre gönderdiği ve ayrıca Ankara’ya bağlı Balıkhisarı Köyü’nü Mekke fakirleri için vakfettiği bilinir.

Hicaz topraklarının ilhakıyla birlikte Osmanlı sultanlarının aldığı hâdimü’l-harameyni’ş-şerîfeyn sıfatı, bu hürmete farklı bir boyut kazandırarak ilhak öncesinde rızaya bağlı olan hayri hizmetlerin, ilhak sonrasında bir sorumluluk dâhilinde yapılmasını sağlamıştır. Devlet eliyle gerçekleştirilen vakıf ve surre hizmetlerinin yanı sıra hac yollarının tamir ve bakımı, güvenliğinin sağlanması ve hac güzergâhında menziller açılmasına yönelik tedbirler, sadece bu beldelerde yaşayan yerel halka değil, aynı zamanda ibadet maksadıyla farklı coğrafyalardan kutsal topraklara gelen halka da hizmet edildiğinin bir göstergesidir. Bu yönüyle Osmanlı hanedan üyelerinin, Müslümanların kutsal saydığı beldelere yönelik hizmetleri özellikle bu beldelerin ilhakıyla birlikte bir devlet politikasına dönüşmüştür.

I. MAHMUD’UN HAYIRSEVER HANIMI

Osmanlı Devleti’nde saltanatın devamı için üstlendiği rol itibarıyla sarayda önemli bir konuma sahip olan Osmanlı padişah hanımlarının hayat hikayeleri, devlet-toplum ilişkisini göstermesi bakımından önemlidir. Bunun için padişah hanımları tarafından Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde yaptırılan hayrat ile bu hayrata tahsis edilen akarların tespit edilmesi gerekir. I. Mahmud’un hanımlarından Vuslat Kadın’ın vakfıyla ilgili bu yazı, kadınların hayırsever yönünü ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Vuslat Kadın’ın kim olduğuyla ilgili eserlerde kendisinin II. Mahmud’un üçüncü kadını olduğu ifade edilir. Ancak Osmanlı dönemine ait belgelerin bulunduğu arşivlerde çalışma imkânlarının günümüzdeki gibi kolay olmadığı dönemlerde verilen bu bilginin hatalı olduğu anlaşılır. Bu yönüyle gerek Vuslat Kadın’a ait vakfiye tarihi gerekse diğer arşiv belgelerinde yer alan kesin ifadeler, Vuslat Kadın’ın II. Mahmud’un değil, I. Mahmud’un üçüncü kadını olduğunu açıkça ortaya koyar.

HAC ZİYRETÇİLERİNİN SIHHATİ İÇİN

Aldığı “kadın” sıfatından da anlaşılacağı üzere Vuslat Kadın’ın I. Mahmud’dan çocuk dünyaya getirdiği anlaşılmaktadır. Ancak bununla ilgili hiçbir kaynakta bilgi bulunmaması, kanaatimizce bu çocuğun erken yaşta vefat etmesi sebebiyledir. Kaynaklarda Vuslat Kadın’ın ismine ise hayırsever bir saraylı olarak yaptırdığı hayrat ve bunlara vakfettiği akarlar vesilesiyle rastlanmaktadır. Buna göre Vuslat Kadın’ın, harap halde bulunan, Medine’de bir darüşşifa ile Kasımpaşa Eyyühüm Efendi Mahallesi’nde bir çeşmeyi yeniden inşa ettirdiği bilinmektedir. Darüşşifa için Müslümanların kutsal topraklarından biri olan Medine’yi seçmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Zira Müslümanların hac ve umre için Mekke ve Medine’ye yaptıkları ziyaretlerde sıkıntı çekmemeleri adına gerek Osmanlı hanedanı ve devlet ricali, gerekse halktan varlıklı kimseler kurdukları vakıflarla buralara hizmet götürmekteydi. Vuslat Kadın da Medine’de ihya ettiği darüşşifa ile burada bulunan hem yerel halkın hem de hac ve umre ziyaretçilerinin sağlık konusundaki sıkıntıları için bir dizi tedbirler almıştır. Burada yürütülecek hizmetlerin süreklilik arz etmesi için kendisine has olarak temlik edilen çiftliğin gelirlerini de buraya vakfetmiştir.

HAREMEYN VAKIFLARINDAN

Vuslat Kadın’ın 1748 tarihinde kurduğu vakıfla ilgili belgeler, yaklaşık üç asır sonra kendisini tanımamıza imkân sağlamaktadır. Vuslat Kadın, eşi I. Mahmud tarafından kendisine temlik edilen mal varlıklarını yeniden inşa ettirdiği Medine’de bir darüşşifa ile İstanbul Kasımpaşa’da bir çeşme için vakfederek Müslümanların hizmetine sunmuştur. Bu mal varlıkları, Mora Vilayetine bağlı Kalavrita Kazasında bulunan Beçako Çiftliği ile İstanbul Bahçekapı haricinde yer alan arsadır.

Vuslat Kadın’ın kurduğu vakıftan Medine’deki darüşşifası için ayırdığı tahsisat, Osmanlı medeniyetinde yer alan mukaddes beldelere surre gönderme geleneğinin bir tezahürüdür. Bu tahsisat ile Vuslat Kadın, gerek Medine halkına gerekse Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerinden Medine’yi ziyarete gelen Müslümanlara sağlık hizmeti sunmaktadır. İstanbul’daki çeşme için ayırdığı tahsisat ise, halkın içme suyu ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Bu iki hayratta yürütülecek hizmetler için görevlendirilen personel ile vakfın idari işlerini yürüten personel sayısına bakıldığında vakfın 20 kişiye iş istihdamı sağladığı görülmektedir. Personellerin taşıması gereken vasıflar, darüşşifada pişirilecek yemekler için yıllık satın alınması gereken malzemelerin isim ve miktarları, çeşme için görevlendirilecek kişilerin görev tanımları gibi hususların vakfiyede açıkça belirtilmesi, her iki hayratta yürütülecek hizmetlerin asırlarca sürdürülebilir olmasının ilk adımını oluşturmaktadır.

Bunun ikinci ve önemli bir adımı ise vakfın Haremeyn vakıflarından olmasıdır. Osmanlı hanedan üyeleri ile saray erkânı tarafından kurulan Haremeyn vakıflarının nazırlık görevinin 1588 senesi itibarıyla darüssaade ağaları tarafından yürütülmesi, bu vakıfların hukukunun korunması bakımından oldukça önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Haremeyn vakıflarının genelinde olduğu gibi Vuslat Kadın vakfında da hayrat ile akarın birbirine oldukça uzak mesafelerde yer alması, vakıf gelirlerinin dönem dönem hayrata ulaşamamasına neden olmuştur. Vakfın işleyişini engel teşkil eden bu durumun önüne geçilmesi ise vakıf nazırı olarak darüssaade ağalarının duruma müdahale etmeleriyle sağlanmıştır.