Meclis'te bir grup gazeteci ile sohbet eden Kutan, sorular üzerine Fethullah Gülen olayı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Fethullah Gülen hakkındaki iddialarda, meselenin MGK gündemine kadar taşınmasını gerektirecek bir durum olmadığını belirten Kutan, iddiaların MGK'yı değil, yargıyı ilgilendirdiğini söyledi. Kutan, "Devletin bu işlerden sorumlu kurumları var. Savcılar meseleyi inceler, yargı da bir değerlendirme yapar. Mesele normal yargı yoluyla incelenip değerlendirilmelidir" dedi.
Özür değil, tevazu
Fethullah Hoca'nın açıklamalarının 'Özür diledi' şeklinde yorumlanmasının da büyük bir hata olduğunu vurgulayan Kutan, şöyle konuştu: "Bu açıklamaları özür olarak değerlendirmek çok yanlış. Burada bir din adamının, hem de fevkalade mütevazı, nefsini geri plana atmış bir insanın üslubu var. Onun üslubunu siyasetci, gazeteci ölçüleriyle değerlendirirsek çok yanlış yargılara varırız. Nefsini ayak altına almış mütevazı birinin üslubunu, 'tamam suçunu itiraf etti' diye değerlendirip yazarsanız fevkalade yanlış yapmış olursunuz. Tevazu gösterisidir bu, özür dileme değil. Burada üsluptaki inceliğe dikkat edilmesi lazım. Ama bu inceliğe dikkat etmeyenlerin başında Fethullah Gülen Hocaefendi var. Hocaefendi'nin Türkiye'nin şartlarını iyi bilmesi lazım. İşte böyle kendi üslubuyla konuştu mu böyle neticeler çıkıyor."
Açıklama geldi
Kutan, Fethullah Hoca'nın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a gönderdiği iddia edilen mektubun kendisine de gelip gelmediğinin sorulması üzerine, bir döküman geldiğini ancak bunun mektup mahiyetinde olmadığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Demirel'in Fethullah Hoca'ya niçin sahip çıkmadığının sorulması üzerine de Recai Kutan, Demirel'in her vesileyle "ben kuralların adamıyım" dediğini hatırlatarak, "Bu işin kuralı da belli. Bu meselelerde hüküm verme yargının yetkisindedir" diye konuştu.