Koronavirüs pandemisi aşı çalışmalarının gündeme gelmesine rağmen hepimizin hayatında gerçekliğini koruyor. Karantina uygulamalarının yeniden başlaması ve yılbaşında duyurulan dört günlük tam kapatma açıklaması milyonca vatandaşımızın evlerine kapanmasına sebep oldu. Bu dönemde psikolojimizi nasıl koruyacağımıza dair ipuçları veren Psikolog G. Tansu Ocak, belirsizlik nedeniyle ortaya çıkan kaygı ve stresin neden olduğu duygusal yeme bozukluklarına dikkat çekiyor. Psikolog Ocak, artan stres düzeyinin kalorisi yüksek yiyeceklere yönelmemize neden olduğunu ve stres dolayısıyla açlık hissimizi kontrol etmemizin zorlaştığını söyledi.
Pandeminin yarattığı belirsizliğin stres ve kaygı bozukluklarına yol açtığını vurgulayan Psikolog Ocak şöyle diyor: “Pandemi döneminde özellikle de evlere kapandığımız karantina zamanlarında beslenmemizde en çok karbonhidratlı yiyeceklere ağırlık vermeye başladık. Kalorisi yüksek ve karbonhidratlı yiyeceklere yöneldik. Hatırlarsanız eğer pek çok kişi o dönemde mutfağa girip ekmek, poğaça gibi yiyecekler yapmaya başladı. Bunun nedeni vücudumuzun stresli zamanlarda kortizol hormonu salgılaması. Stres dolayısıyla kortizol seviyemizin yükselmesi bizim kendimizi daha aç hissetmemize ve bu tür yiyecekleri daha fazla tüketmemize neden oldu diyebilirim.”
DUYGUSAL YEMEK YEME
Duygularımızla baş edemeyip, aç olmadığımız halde yemek yediğimizi belirten Psikolog Tansu Ocak, “Eminim ki pek çok kişi yüksek kalorili yiyecekleri yedikten sonra suçluluk ve pişmanlık duygusu hissetti. Kendilerini kısıtlamaya karar verdiler ve kendilerine bir daha bu kadar yemeyeceklerine dair söz verdiler. Ne yazık ki yüksek kaygı, stres ve olumsuz duygular dolayısıyla kendilerini yine aynı döngü içerisinde buldular. Bunlar duygusal yemenin belirtilerindendir. Pandemi döneminde aşırı ya da patalojik yeme davranışı sergilememiz olumsuz düşünce ve duygularımızdan kurtulmak için yaptığımız davranışlardı. Olumsuz duygular ve yaşantılar varsa kişinin onlarla yüzleşmesi gerekiyor, yok sayması görmezden gelmesi değil. Duygularımızı bastırmaktan kaçınmalıyız ki geliştirdiğimiz ve istemediğimiz yeme davranışları ortadan kalksın. Kişi bu döngünün farkına varabilir ancak bunun önüne nasıl geçeceğini, o kısır döngüden nasıl çıkacağını bilemeyebilir işte o noktada bir uzmandan profesyonel destek alması gerekiyor” dedi.
CEZBEDİCİ YİYECEKLERİ ÇEVRENİZDEN UZAKLAŞTIRIN
Fazladan yemeyi engellemek için cezbedici yiyecekleri göz önünden uzaklaştırmamız gerektiğini belirten Psikolog Ocak, “Tezgâhta bir kavanoz kurabiye veya bir kâse renkli şeker olması mutfağınızın görsel çekiciliğini artırsa da, fazladan yemeye teşvik edecektir. Gözünüzün önünde cezbedici yiyeceklerin olması, aç olmadığınızda bile sık sık atıştırmaya neden olacaktır. Bu nedenle, şekerli unlu mamuller, şekerlemeler, cipsler ve kurabiyeler gibi özellikle cezbedici yiyecekleri kiler veya dolap gibi gözden uzak olan yerlerde tutmak en iyisidir” tavsiyelerinde bulunuyor.