alimuratg@yahoo.com
DABBE: BİR CİN VAK'ASI
Yapım yılı ve Ülkesi: 2012, Türkiye
Türü: Dînî temalı korku-gerilim
Süresi: 110 Dakika
Gösterim Formatı: 35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Oranı: 1.85:1
Gösterime Sunulan Kopya Sayısı: 150
Yapımcı Şirket: J Plan
Dağıtıcı Şirket: UIP
Yapımcı, Yönetmen ve Senarist: Hasan Karacadağ
Görüntü Yönetmeni: Murat Kılıç
Sanat Yönetmeni: Sumru Aytaç
Işık Şefi: Sadi Veral
Özel Efekt Süpervizörü: Bozkurt Göbeloğlu
Oyuncular: Nihan Aypolat, Koray Kadirağa , Pervin Bağdat, Elif Erdal, Mete Şahinoğlu, İsmail Yıldız, Nalan Örgüt, Elçin Atamgüç, Su Burcu Yazgı, Ceren Sertaç
İçerik Uyarıları: Hikâyesi boyunca korku-gerilim filmlerine özgü ürkütücü ses ve görüntü efektlerine, özellikle de ilköğretim çağındaki çocuklar için psikolojik açıdan rahatsız edici olabilecek bazı fantastik olaylara yer verdiğinden dolayı, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi? / ŞARTLI EVET / 15+
Yeni Şafak-Sinema Puanı: * * *
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: Film için özel bir internet sitesi hazırlanmamıştır. Fragmanı Youtube ya da diğer görüntü paylaşım sitelerinden bulunup izlenebilir.
:::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::
2006 yılında gösterime giren ilk “Dabbe” filminde, her ne kadar, kâh düşük bir bütçenin yol açtığı teknik imkânsızlıklar, kâh oyunculuk sorunları, kâh donanım ve deneyim yetersizliklerinden kaynaklanan türlü zaafları nedeniyle zaman zaman “kitsch” sınırlarını zorlayan sahnelerle karşılaştıysam da Hasan Karacadağ'ın ulusal sinemamıza kazandırmaya çalıştığı yeni bir espriyi fark ederek, ona yönetmenliğe merhaba dediği bu yapıtın eleştirisinde geniş bir hoşgörüyle yaklaşmayı yeğlemiştim. Ki aynı hoşgörüyü yalnızca anılan sanatçımıza değil, benzer bir çizgide ilerleyen daha başka genç sinemacılara karşı da cömertçe sergilemişliğim söz konusudur. Desteklediğim yönetmenlerden bazıları sonradan bu uzun soluklu koşuda yorulup diz çöktüler, kimileri de kulvar değiştirdi.
Sonuçta, “Dabbe-2”, “Semum” ve nihayet bu hafta sonu gösterime giren “Dabbe-3”üyle, Türk sinemasında yeni bir korku-gerilim dili oluşturmaya soyunan, bizim de bu çabalarını ilgiyle izlediğimiz bir avuç sinemacının içinden, son 5-6 yılda sergilediği ciddiyet ve kararlılıkla arayı yavaş yavaş açmaya başladı Hasan kardeşimiz… Tutturdukları ve bir hayli de başarılı oldukları bu yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdürürler mi bilemem; fakat bana göre an itibarıyla Türkiye'de yerel kültür kaynaklarından beslenerek korku-gerilim filmleri yapmayı başaran iki kayda değer yönetmen var artık… Bunlardan biri Karacadağ; diğeri ise ardarda çektiği iki “Musallat” filmiyle kendisine azımsanmayacak bir hayran kitlesi toplamış olan Alper Mestçi… Mestçi, televizyon sektörü için yaptığı çalışmalar ve araya sıkıştırdığı “Kanal-İ-Zasyon” gibi farklı türden hikâyelerle korku-gerilim sinemasında çok da kalıcı olmayacağının sinyallerini veriyor gerçi… Ancak, türden uzaklaşsa bile bu alandaki yeteneğini ziyadesiyle ispat etmiş durumda…
Japonya'da hem genetik tıp, hem de sinema eğitim almış olan Hasan Karacadağ ise tıpkı bir çeşit Türk Tobe Hooper'ı ya da George Romero'su gibi, “Ben bu sinemasal türe baş koydum, farklı türler arasında gezinmeyip sürekli aynı yolda ilerlemeye devam edeceğim” diyor. En azından, benim duyumlarım bu yönde…
“Kehanet”ten, “Şeytan”dan, “Rosemary'nin Bebeği”nden, “Yaşayan Ölülerin Gecesi”nden ya da bir karanlık polisiye klasiği olarak “Yedi”den etkilenmiş filmleri alt alta sıralamaya kalkışsak, emin olun sayfamız dolar taşardı.
Mesele, ilk adımları atarken esinlenmelerle hareket etmek falan değil; sonraki adımlarda yavaş yavaş yavaş kendi kimliğini bulup bulamama meselesi… Karacadağ da bu alanda bana göre son derece başarılı bir sınav vererek her filminde sinema dilini bir parça daha inceltiyor, başka yapımlardan etkilenmişliklerinin yerini giderek kendine özgü teknik ve estetik buluşları alıyor. Bu olumlu devinimi ve dönüşümünden dolayı, benim de ona ve sinemasına yönelik desteğim hiç eksilmeden sürmekte…
* * *
FİLMİN EN ANLAMLI CÜMLESİ:
* * *
FİLMİN EN BAŞARILI BÖLÜMLERİ:
- Fizikötesi dünyaya meraklı avukat Zafer'in Derunce köyünde amatör video kamerayla yaptığı çekimler, özellikle de cinayet evinde çektikleri...
- Sadık Hoca'nın tekinsiz evdeki incelemeleri sırasında büyü nesnelerini bulduğu anlar
- Bütün bir final bölümü
* * *
FİLMİN EN BAŞARISIZ YÖNLERİ:
- Üzerinde yeterince çalışılmamış, hikâyedeki öncesi ve sonrası çok da iyi kurgulanmamış olan “Hizmetçi Asiye” karakteri
- Ana karakterlerin, paranormal boyutu aşikâr olan böylesine ürkünç bir olayda “gerçeğe uyanmakta” şaşılacak ölçüde yavaş ve isteksiz davranmaları
- “Evdeki kameraların zoom ayarlarıyla oynayan cin” esprisinin gereğinden fazla tekrar edilmesi
* * *
YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU
* * * *
(4 Yıldız) Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız) Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
(3 Yıldız) Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız) Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız) Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız) Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız) Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!