'Yeni Türk Korkusu'nun öncüsünden İLGİYE DEĞER BİR ADIM DAHA

Ali Murat Güven
00:003/08/2012, Cuma
G: 5/08/2012, Pazar
Yeni Şafak
'Yeni Türk Korkusu'nun öncüsünden İLGİYE DEĞER BİR
'Yeni Türk Korkusu'nun öncüsünden İLGİYE DEĞER BİR

Genç kuşak yönetmenlerimizden Hasan Karacadağ'ın 2006'daki ilk çıkış filmi “Dabbe”den bu yana, sinema çevrelerindeki bazı keskin kalemlere, hele de fantastik sinemanın geçmişteki en pespaye yerli ya da yabancı örneklerine karşı engin hoşgörüsüyle tanınan bazı meslektaşlarımıza ağzıyla kuş tutsa bile asla yaranamadan sürüp giden beyazperde yolculuğunu ilgi ve saygıyla izlemeye devam ediyorum. Karacadağ, Kur'an-ı Kerim kaynaklı 'Dabbe' temasını özgün bir üçlemeye dönüştüren bu sonuncu çalışmasında sinema dilini biraz daha inceltmiş gözükürken, 'mânâ âlemi' karşısındaki 'taraf'ını da önceki filmlerine göre çok daha cesurca belli ediyor ki 'Dabbe: Bir Cin Vak'ası'nı salt bu ödünsüz cesaretiyle bile son derece dikkate değer buldum. Öte yandan, Batı kaynaklı filmlerdeki cinlere, perilere, hortlaklara, zombilere, haçlara, gümüş kurşunlara ya da vampir avlamakta kullanılan kazıklara karşı son derece saygılı olan, bu filmlerdeki en absürd temaları bile 'korku-gerilim türünün kendi iç tutarlılığı içinde kabul edilebilir' bularak göz yaşartıcı bir hoşgörüyle karşılayanların, sıra Müslüman Türk çocuğu Karacadağ'a gelince en kıdemli kalemlerden iki günlük blog heveskârlarına kadar topyekün kül yutmaz eleştirmenler kesilmesini anlayabilmek ise mümkün değil... Birileri beğense de beğenmese de, arkasında hiçbir büyük sermaye desteği bulunmayan bu genç adam, 'Musallat' filmlerini çeken meslektaşı Alper Mestçi ile birlikte düpedüz çağdaş korku sinemasını kurdu!

alimuratg@yahoo.com

DABBE: BİR CİN VAK'ASI

Yapım yılı ve Ülkesi:
2012, Türkiye
Türü:
Dînî temalı korku-gerilim
Süresi:
110 Dakika
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Oranı:
1.85:1
Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
150
Yapımcı Şirket:
J Plan
Dağıtıcı Şirket:
UIP
Yapımcı, Yönetmen ve Senarist:
Hasan Karacadağ
Görüntü Yönetmeni:
Murat Kılıç
Sanat Yönetmeni:
Sumru Aytaç
Işık Şefi:
Sadi Veral
Özel Efekt Süpervizörü:
Bozkurt Göbeloğlu
Oyuncular:
Nihan Aypolat, Koray Kadirağa , Pervin Bağdat, Elif Erdal, Mete Şahinoğlu, İsmail Yıldız, Nalan Örgüt, Elçin Atamgüç, Su Burcu Yazgı, Ceren Sertaç
İçerik Uyarıları:
Hikâyesi boyunca korku-gerilim filmlerine özgü ürkütücü ses ve görüntü efektlerine, özellikle de ilköğretim çağındaki çocuklar için psikolojik açıdan rahatsız edici olabilecek bazı fantastik olaylara yer verdiğinden dolayı,
15
yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ ŞARTLI EVET /
15+
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * *
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Film için özel bir internet sitesi hazırlanmamıştır. Fragmanı
ya da diğer görüntü paylaşım sitelerinden bulunup izlenebilir.

:::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Ankaralı genç bir kadın olan
Ceyda T.
, eşi
Sinan
ve küçük kızı
Burcu
ile birlikte, sahip oldukları geniş ve görkemli sayfiye evinde huzurlu bir hayat yaşamaktadır. Fakat, bir süre sonra
Ceyda
yoğun uyku sorunları yaşamaya ve geceleri uyur-gezerler gibi kalkıp evin içinde turlar atmaya başlar. Denetimsizce dolanırken kendine ve çevresine zarar verme tehlikesi ortaya çıkan kahramanımızın durumunu değerlendiren bir psikiyatristler heyeti, soruna kesin bir çözüm bulunabilmesi için
Sinan
'a evin belli noktalarına güvenlik kameraları yerleştirip eşini sürekli gözetim altında tutmasını öğütlerler.
Sinan
da bu öneriye uyup evin kilit noktalarına kameralar asar. Ancak, çeşitli odalardaki kameraların kaydettiği görüntüler, bir süre sonra
Ceyda
'nın yaşadığı sorunun basit bir uyku bozukluğundan çok ötelere uzandığını ortaya koyacaktır.

:::::::::::::::::::::::::::::

2006
yılında gösterime giren ilk
“Dabbe”
filminde, her ne kadar, kâh düşük bir bütçenin yol açtığı teknik imkânsızlıklar, kâh oyunculuk sorunları, kâh donanım ve deneyim yetersizliklerinden kaynaklanan türlü zaafları nedeniyle zaman zaman
“kitsch”
sınırlarını zorlayan sahnelerle karşılaştıysam da
Hasan Karacadağ
'ın ulusal sinemamıza kazandırmaya çalıştığı yeni bir espriyi fark ederek, ona yönetmenliğe merhaba dediği bu yapıtın eleştirisinde geniş bir hoşgörüyle yaklaşmayı yeğlemiştim. Ki aynı hoşgörüyü yalnızca anılan sanatçımıza değil, benzer bir çizgide ilerleyen daha başka genç sinemacılara karşı da cömertçe sergilemişliğim söz konusudur. Desteklediğim yönetmenlerden bazıları sonradan bu uzun soluklu koşuda yorulup diz çöktüler, kimileri de kulvar değiştirdi.
Sonuçta,
“Dabbe-2”
,
“Semum”
ve nihayet bu hafta sonu gösterime giren
“Dabbe-3”
üyle, Türk sinemasında yeni bir korku-gerilim dili oluşturmaya soyunan, bizim de bu çabalarını ilgiyle izlediğimiz bir avuç sinemacının içinden, son 5-6 yılda sergilediği ciddiyet ve kararlılıkla arayı yavaş yavaş açmaya başladı
Hasan
kardeşimiz… Tutturdukları ve bir hayli de başarılı oldukları bu yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdürürler mi bilemem; fakat bana göre an itibarıyla
Türkiye
'de yerel kültür kaynaklarından beslenerek korku-gerilim filmleri yapmayı başaran iki kayda değer yönetmen var artık… Bunlardan biri
Karacadağ
; diğeri ise ardarda çektiği iki
“Musallat”
filmiyle kendisine azımsanmayacak bir hayran kitlesi toplamış olan
Alper Mestçi
Mestçi
, televizyon sektörü için yaptığı çalışmalar ve araya sıkıştırdığı
“Kanal-İ-Zasyon”
gibi farklı türden hikâyelerle korku-gerilim sinemasında çok da kalıcı olmayacağının sinyallerini veriyor gerçi… Ancak, türden uzaklaşsa bile bu alandaki yeteneğini ziyadesiyle ispat etmiş durumda…
Japonya
'da hem genetik tıp, hem de sinema eğitim almış olan
Hasan Karacadağ
ise tıpkı bir çeşit
Türk Tobe Hooper'ı
ya da
George Romero'su
gibi,
“Ben bu sinemasal türe baş koydum, farklı türler arasında gezinmeyip sürekli aynı yolda ilerlemeye devam edeceğim”
diyor. En azından, benim duyumlarım bu yönde…
Karacadağ
'ın üslûbunun, eğitim hayatı nedeniyle uzun yıllarını geçirdiği
Japonya
'daki çağdaş korku-gerilim sinemasının dilinden etkilendiğini fark etmemek için kör olmak gerek… Dahası, onu hakir görme, önemsizleştirme eğilimi içinde olanların dile getirdiği gibi,
“Dabbe”
ve diğer filmlerinde bazı popüler Asya filmlerinden güçlü esinlenmeler söz konusu… Fakat, böyle bir etkilenme/esinlenme, sinemaya yeni atılan hiç bir genç sinemacı açısından affedilmeyecek bir kabahat olmadığı gibi,
Karacadağ
'ı da darağacı kurup asmamız gerektiği gibi bir sonuç doğurmamalı… Bütün genç yönetmenler, özellikle de korku-gerilim türüne teşne olanlar, bu alanda uzak ya da yakın geçmişin başarılı işlerinden fazlasıyla etkilenmekteler…
“Kehanet”
ten,
“Şeytan”
dan,
“Rosemary'nin Bebeği”
nden,
“Yaşayan Ölülerin Gecesi”
nden ya da bir karanlık polisiye klasiği olarak
“Yedi”
den etkilenmiş filmleri alt alta sıralamaya kalkışsak, emin olun sayfamız dolar taşardı.
Mesele, ilk adımları atarken esinlenmelerle hareket etmek falan değil;
sonraki adımlarda yavaş yavaş yavaş kendi kimliğini bulup bulamama
meselesi…
Karacadağ
da bu alanda bana göre son derece başarılı bir sınav vererek her filminde sinema dilini bir parça daha inceltiyor, başka yapımlardan etkilenmişliklerinin yerini giderek kendine özgü teknik ve estetik buluşları alıyor. Bu olumlu devinimi ve dönüşümünden dolayı, benim de ona ve sinemasına yönelik desteğim hiç eksilmeden sürmekte…

* * *

FİLMİN EN ANLAMLI CÜMLESİ:

(Cin Kovucu Sadık Hoca'nın ağzından)
“Büyü yaptırmak, Şeytan'a tapmak demektir.”
* * *

FİLMİN EN BAŞARILI BÖLÜMLERİ:

- Fizikötesi dünyaya meraklı avukat Zafer'in Derunce köyünde amatör video kamerayla yaptığı çekimler, özellikle de cinayet evinde çektikleri...
- Sadık Hoca'nın tekinsiz evdeki incelemeleri sırasında büyü nesnelerini bulduğu anlar
-
(Hizmetçi Asiye'nin anlamsız akıbeti haricinde)
Bütün bir final bölümü
* * *

FİLMİN EN BAŞARISIZ YÖNLERİ:

- Üzerinde yeterince çalışılmamış, hikâyedeki öncesi ve sonrası çok da iyi kurgulanmamış olan “Hizmetçi Asiye” karakteri
- Ana karakterlerin, paranormal boyutu aşikâr olan böylesine ürkünç bir olayda “gerçeğe uyanmakta” şaşılacak ölçüde yavaş ve isteksiz davranmaları
- “Evdeki kameraların zoom ayarlarıyla oynayan cin” esprisinin gereğinden fazla tekrar edilmesi



* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!