|

BM çocuk hakları konusunda ihmalkar: Dünyadaki her 2 mülteci çocuktan biri eğitim hakkından mahrum

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasının üzerinden tam 30 yıl geçti. Dünya Çocuk Hakları Günü’nde üye ülkelerin mülteci çocukların haklarının nasıl görmezden geldiği masaya yatırıldı. Dünyada bulunan yaklaşık 25,9 milyon mültecinin yarısından fazlasının çocuk olduğunu ve refakatsiz çocuklarla ilgili kesin verilerin olmadığını söyleyen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Memduh Cemal Şirin, “Dünyadaki her 2 mülteci çocuktan biri eğitim hakkından mahrum. Üye ülkeler genellikle çocukları kayıt altına almaktan imtina ediyor. Böylece yüküm ve sorumluluklarından uzaklaşıyor. Bilinçli bir ihmal var” diyerek ekledi: “Uygulamada bu haklara yeterince rivayet edilmemesinin sebebi ise çocuğa yönelik bakış açısı.”

Fatma Çelik
10:41 - 21/11/2019 Perşembe
Güncelleme: 11:22 - 21/11/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv / Dünya Çocuk Hakları Günü'nde mülteci çocukların yaşadığı hak ihlalleri hatırlatıldı.
Fotoğraf: Arşiv / Dünya Çocuk Hakları Günü'nde mülteci çocukların yaşadığı hak ihlalleri hatırlatıldı.

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuk haklarının yasalarca tanınmasını için 1989 yılında kabul edilen 197 üye ülke tarafından kabul edildi. Sözleşmenin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen çocuk hakları ihlalleri halen devam ediyor.

Mülteci çocukların da diğer çocuklarla eşit haklara sahip olduğunu ortaya koyan sözleşmeye rağmen, BM çocuk hakları konusunda ihmalkar davranıyor.
Kayıp mülteci çocuklara sahip çıkılmaması durumunda bu çocukların terör örgütlerinin eline düşüp çocuk asker olma ihtimalleri ise yüksek. Bu yüzden üye ülkelerin bu çocukların ellerinden tutup istismara ve haksızlığa uğramalarına engel olmaları lazım.

Sözleşmeye üye ülkeler uymuyor

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ve İstanbul Üniversitesi İdeal Hukuk Kulübü, ‘20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ dolayısıyla "
Göç Yolunda Kaybolan Çocukluk
” panelini düzenlendi.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne rağmen mülteci çocukların yaşadığı hak ihlallerini ele alan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Çocuk Hukuku Öğretim Görevlisi Dr. Memduh Cemal Şirin,

Çünkü bir çocuğu kayıt altına aldığınız zaman ona refakatsiz çocuk statüsündeki bütün haklarını tesis etmek zorundasınız. Kayıt altına almayarak kendi yüküm ve sorumluluklarından uzaklaşıyorlar.
Dolayısıyla refakatsiz çocuk sayısının bilinmemesinde bilinçli bir ihmal var
” ifadelerini kullandı.

7 milyon mülteci çocuğun yarısı eğitim hakkından yararlanıyor

Dünyada 2015 ve 2016 yıllarında 300 bin refakatsiz çocuğun, Avrupa’da 2017 yılında 31 bin 400, 2018’de de 20 bin çocuğun korunması için başvuru yapıldı
ğını anlatan Şirin, “Mülteci çocuklar, bütün çocukların yararlandığı haklardan yararlanabilir. Eğitim hakkı da onlardan bir tanesi.
Dünya genelinde 7 milyon 100 bin okul çağındaki mülteci çocuktan ancak 3 milyon 700 bininin eğitim alabildiği tahmin ediliyor. Neredeyse her iki çocuktan biri eğitim hakkından mahrum.
Sözleşmenin imzalanmasının 30. yılı olmasına rağmen bu konuda somut hiç bir çalışma yapılmamıştır. Sözleşmeye taraf olan ülkelerin ihmalleri, maalesef mülteci çocuklara yönelik ihlallerin de işlenmesine neden oluyor” dedi.
  • Hak ihlallerinin temel sebebi mülteci çocuğa yönelik bakış açısı
  • Mülteci çocukların karşı karşıya kaldığı başlıca riskleri sıralayan Şirin, “
    Temel yaşam gereksinimlerini karşılayamamak, göçmen kaçakçılığı, çocuk ticareti, çocuk işçiliği, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim
    . Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocukların sahip olduğu tüm haklar vurgulanmasına rağmen bu sorunlar yaşanıyor. Uygulamada bu haklara yeterince rivayet edilmemesinin temel sebebi çocuğa yönelik bakış açısı sorunu. Mevzuatta çok güzel maddeler olabilir ama yetişkinlerin bunları uygulamaması” şeklinde konuştu.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanıp uygulanmadığını mülteciler çocuklar ile görebiliyoruz

Çocukların tarih boyunca hep iki uç nokta arasında gidip geldiklerini söyleyen Şirin, “Bir
melek bakış açısı
var. Çocukları saf, temiz, hatasız olduğuna dair anlayış. Diğer uçta ise
çocuğun potansiyel bir tehlike olduğu dair anlayış
yer alıyor. Çocuk, başı boş bırakılıp eğitilmezse, aile ve toplum içinde gerekli beceriler kazanılmazsa bir suç makinasına dönüşebileceği yer alıyor.


  • Komitenin kararları bağlayıcı değil
  • Sözleşmenin işleyişi hakkında da bilgi veren Şirin şu ifadeleri kullandı: “BM’de Çocuk Hakları komitesi var. Üye ülkeler 5 yılda bir periyodik olarak raporlarını sunuyorlar. Komite de bu raporları değerlendirip ülkelere çocuk hakları konusunda bulunduğu durumu açıklıyor. Eksiklerini ortaya koyuyor. Nelerin daha iyi yapılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca çocukların bireysel olarak çocuk hakları komitesine başvurup uğradıkları hak ihlallerinin giderilmesini isteyebilir. Fakat komitenin bu yönde kararları bağlayıcı değil.

Diğer çocuklara verilen haklar mülteci çocuklara verilmiyor

Mülteci çocuklar da diğer çocuklarla aynı haklara sahip. Diğer çocukların yararlanabildiği eğitim, sağlık, sosyal korunma hakları gibi hakların hepsinden eşit bir şekilde ayrımcılığa tabii tutulmadan yararlanabilmeleri lazım.
Yaşam hakkı, barınma, sağlık, eğitim, yeterli yaşama standardı hakkı, cinsel istismar ve şiddete karşı korunma haklarının yanında Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temel ilkeleri ayrımcılık yasağı, çocuğun yüksek yararı, kendi görüşlerini ifade ve katılım hakkı gibi sözleşmenin temel 3 maddesi çerçevesinde çocukların yararlanmaları lazım. Fakat bu da çocukların en çok haksızlığa uğradığı bir konu.

BM çocuk hakları konusunda ihmalkar

BM ve Çocuk Hakları Komitesi denince çok büyük fırsatları ve imkanları olan bir yapı gibi geliyor insanın aklına ama BM, Çocuk Hakları Komitesi çalışmalarına yeterince mali kaynak ayırmadığını biliyoruz.


Çocuk Hakları Sözleşmesi genel olarak yetişkinlerin sahip olduğu haklara çocukların da sahip olduğunu bize anlatmakta. Mesela sağlık hakkı gibi.

Sözleşmeye göre; Çocuğun kanuni başvurularında yanına bir refakatçi verilmesi gerekiyor. Çocukların başvurularının öncelikli olarak belirlenmesi isteniyor. Çocuğa bir yetkili ile görüşme imkanının olanağını sağlıyor.

En çok karşılaşılan sorun çocuğun beyanının esas alınmaması

Çocuğun anlattıklarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair bir konuda takdir hakkının çocuktan yana kullanılması gerekiyor.
Mesela çocukların yaşlarının tespiti konusu. Çocuk korunma başvurusu yapıp ‘ben 15 yaşındayım’ dediği zaman gerçeği söyleyip söylemediğine dair çeşitli testler yapılıyor.
#20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
#Dünya Çocuk Hakları
#Çocuk Hakları Sözleşmesi
#Göç Yolunda Kaybolan Çocukluk
#Uluslararası Mülteci Hakları Derneği
4 yıl önce