Referandum sürecinde, Türkiye’ye güçlü ve istikrarlı bir yönetim kazandıracak Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemini engellemek amacıyla elinden geleni ardında koymayan ve “Hayır” cephesini tahkim eden Avrupa ülkelerinin, referandumdan çıkan “evet” kararı sonrasında ayarları bozuldu. Avrupalı ülkeler, içeriden aldıkları destekle, referandum sonucuna gölge düşürerek, Türkiye’ye yönelik yeni operasyonlar düzenlemeyi amaçlıyorlar. Türkiye’nin, Batılı hiçbir ülkede görülmeyecek şekilde sandığa gösterdiği teveccühünü ve demokratik duruşunu görmezden gelen Batılı ülkeler, Türkiye’ye tıpkı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası olduğu gibi, destek yerine akıl verme hadsizliğini tercih etti. Almanya, Fransa, Avusturya’dan yapılan açıklamalar, Batı’nın kendi hastalıklarını bırakıp, Türkiye derdine düştüğünü gösterdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, referandum sonuçları sonrası yaptığı açıklamada, kendi ülkesindeki seçim sürecini bir kenara bırakarak, Türkiye siyasetine akıl vermeyi tercih etti. Merkel, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tüm siyasi partilerle ‘saygılı diyalog’ arayışında olması” sözlerini kullanarak bir hadsizliğe imza attı. Alman istihbaratının aşırı sağ örgütleri kullanarak operasyon yaptığı ve Alman devleti ile ordusu içinde Nazi eğilimlerinin gittikçe ağırlık kazandığı biliniyor. Almanya’da yeniden baş gösteren Nazi ideolojisi tüm dünya için bir tehdit haline dönüşmüş durumda.
Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi’nin tehdidi altındaki Fransa’da ise Cumhurbaşkanı François Hollande, ülkesinin yaşadığı siyasi çıkmazı bir kenara bırakarak, Türkiye’ye akıl vermeyi tercih etti. Bilindiği üzere, bu ay içinde düzenlenecek Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, favori dört aday % 20 civarında oy oranlarına sahip. Çok parçalı ve merkez siyasetin zayıfladığı Fransa’da, Hollande, Merkel ile aynı dili kullanarak, “Türk toplumunun planlanan reformlar karşısında nasıl bölündüğünü gösteriyor” ifadeleri ile referandum sonuçlarını çarpıtarak değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi tartışmalı bir seçim süreci ile engellenen Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da, “referandum sonucu ile toplumun ikiye ayrıldığı” gibi skandal bir iddia da bulunarak, Türkiye’ye akıl verme çabasına girişti. Ülke seçmeninin yarısının ırkçı bir adaya oy verdiği Avusturya, kendi demokrasisinin girdiği tehlikeyi görmezden gelerek, Türkiye’nin demokratik olgunluğuna dil uzatma cüreti gösterdi. Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağcı Norbert Hofer oyların yüzde 46,7’sini almıştı.
Hollanda’da ana muhalefetteki aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri ırkçı Geert Wilders, yüzde 75 oranında “Evet” oyu veren seçmenleri, topluca Türkiye’ye dönmeye çağırdı. Wilders, Twitter’da, “Hollandalı Türkler topluca evet verdi” haberini paylaştı. Irkçı lider, “Evet şimdi de topluca Türkiye’ye dönün. Eğer Hollanda’daki özgürlüklere rağmen Türkiye’de diktatörlüğü seçiyorsanız burada işiniz yok. Güle güle” ifadelerini kullandı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşikilatı (AGİT), dün hazırladığı raporla, yüzde 51.4’le seçilen ‘Evet’ oylarına gölge düşürmeye çalıştı. AB ve ABD, Türkiye’deki referandum sonuçlarını değerlendirmek için bu raporun hazırlanmasını bekliyordu. Yüzde 51.4’le ‘Evet’ çıkan seçimlere gölge düşürmeye çalışan AGİT, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmediğini savunarak bir provokasyona imza attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandum sonuçlarına gölge düşürmeye çalışan provokatif AGİT raporuna tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, rapora ilişkin, “Önce haddinizi bilin haddinizi. Sizin hazırlayacağınız o siyasi içerikli raporları biz ne görürüz, ne duyarız, ne biliriz. Biz yolumuzu devam ederiz” ifadelerini kullandı. Erdoğan, referandum sonuçlarını çarpıtan raporu “Onu siz külahımıza anlatın. Bu ülke batının hiçbir ülkesinde görülmeyen en demokratik seçimleri gerçekleştirmiştir.” sözleriyle eleştirdi.
