İlk defa gerçekleştirilen ve
katıldığı bu toplantıda Türkiye'de enerjinin yol haritası açıklandı ve kamuoyuyla paylaşıldı.
Benim de katıldığım bu önemli vizyon belgesi tanıtımındaki ilk gözlemim şu: Tüm bakanlıkların vizyon belgesine ihtiyaçları var; ancak bunlar alışılagelmiş cümlelerle hazırlanmış yazılı belgeler değil,
vizyon belgesi, üç sac ayağı üzerine kurulu. Bunlar, enerji arz güvenliğini sağlamak, enerjiyi yerlileştirmek ve enerji piyasası oluşturmak.
Dolayısıyla, tam teşekküllü bir enerji belgesinden bahsediyoruz. Yani, bu vizyon belgesi, bir yandan Türkiye'nin enerji üretiminden tüketimine kadar neler yapması gerektiğini adım adım açıklarken, aynı zamanda ülke kaynaklarından yararlanılması için
çıkarılmasına kadar uygulamaları da içeriyor.
Dolayısıyla, vizyon belgesi enerjinin karşılıklı aktörleri olan yatırımcılar ve karar vericiler için de bir yol haritası çiziyor.
Türkiye'nin son 15 yılda ekonomide gerçekleştirdiği
da taçlandırması,
Türkiye'nin bulunduğu
sınıflandırmasına dahil olması,
Türkiye'nin
ve dolayısıyla yüksek kişi başı gelire ulaşmak için gerekli enerjinin daha ucuz bir maliyetle elde edilmesi,
ekonomiyi olumsuz etkilememesi,
sağlanması,
Enerjide
oluşturulması,
petrol ve doğalgaz aramalarının yapılması,
Yerli enerji kaynaklarını kullanıma geçirilmesi,
rekabetçi bir sistemin kurulması,
bir oyuncu olmasının kolaylaşması,
Enerjide dışarıya
,
Doğal gaz kaynaklarına sahip ülkelerle yaşanacak siyasi ya da teknik olası problemlerden kaynaklanacak
,
En önemlisi de
için böyle bir stratejiye ihtiyaç olduğu açık.
Türkiye son
44 milyar dolar, maden ithalatı için ise 10,6 milyar dolar fatura ödedi. Yani, toplam yıllık olarak 55 milyar dolarlık bir enerji ithalatı yapıldı. Bu fatura bedeli, aynı zamanda cari açık demek.
Eğer geçmişte yaşanan çelişkiyle karşılaşmak istemiyorsak, yani
yer aldığı bu resmin kesinlikle değişmesi gerekiyor.
Ancak, bu durum yalnızca enerji alanıyla sınırlı kalmamalı. Bakan Albayrak'ın ifade ettiği şekliyle
ihtiyaç duyulan geniş bir vizyonla değişecek.