|
Elin İngiliz’inin gördüğünü bizimkiler görmemiş olabilir mi
İngilizlerin gördüğünü bizimkiler görmüyor olabilir mi?
İngilizlerin gördüğü olasılığı bilenlerin evirip çevirip işi
“çatışma”
üzerine getirmeye hazırlandıklarını görmüyor olabilir miyiz?


İngilizlerin gördüğünü Almanlar, Hollandalılar ya da Norveçliler görmüyor olabilir mi? Görüyorlar ki o nedenle hırçınlaşıp, o nedenle Türkiye'nin iç işlerine karışıyor olamazlar mı?



İngilizlerin gördüğünü CHP ve “hayır cephesi” görmüyor olabilir mi?

Görüyor olmalılar ki “Evetçileri İzmir'de denize dökmek”ten söz ediyor olmalılar..!



Dün İngilizlere ait bir şirket 16 Nisan'daki referanduma ilişkin önemli bir araştırma yayınladı. Mobil araştırma şirketi Qriously tarafından 28-30 Mart tarihlerinde akıllı telefon uygulaması kullanılarak, 3 bin 418 yetişkin kişi üzerinde yapılan anket sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı.



Evet oylarının oranı yüzde 61.4, hayır oranı ise 38.6 olarak verildi.


Bu sonuç bize ne söylüyor? Başka araştırmalarla birlikte bu sonucu görenlerin evet ve hayır cephesi açısından pozisyonu ne? Biraz tartışalım.



Geçtiğimiz günlerde

Cumhurbaşkanımız Erdoğan

bir canlı yayında,

“Evet'i yüzde 60 ile taçlandıralım”

dedi, bu bir.



İkincisi,

Başbakan Binali Yıldırım

geçen hafta bugün bizi Çankaya Köşkü'nde ağırladı ve orada şöyle bir cümle kurdu,

“Evet rahat çıkar. Hiç endişemiz yok. Biz istiyoruz ki mümkün olan en yüksek oranda evet çıksın…”


Ama dikkat ederseniz, ne Cumhurbaşkanımız ne de Başbakanımız anket sonucu açıklamıyor. Bunun nedenini merak etmiyor değildim. Binali Bey ile Elazığ'da yaptığımız canlı yayında da soruyu sorduk, “

Elinizdeki anket sonuçları nelerdir”

diye.

Binali Bey'

in cevabı,

“Biz anketlerle uğraşmıyoruz. Gerçek anket 16 Nisan'da vatandaşın vereceği oylardır”

demişti.



Peki hayır cephesinde durum ne? Burada CHP'nin önce agresif sonra yapıcı ve yine en sonunda hırçın muhalefetini görüyoruz! (Hayır cephesinin başta FETÖ ve PKK'dan oluşan terör gruplarını bu yazının dışında tutuyorum).



CHP

, 18 maddelik Anayasa Değişikliği Paketi'nin Meclis'te görüşüldüğü dönemde,

“Kan”

dedi,

“Cesedimizi çiğnemeden geçemez”

dedi,

“iç savaş”

dedi.



Sonra birden

Anayasa Mahkemesi'ne gitmeme kararı aldı

.

AK Parti'ye AKP

demeyeceklerini açıkladı. Ondan sonra da

“Hayır da çıksa, Cumhurbaşkanının meşruiyetini tartışmayız”

filan dedi.



Ama bugün durum yeniden değişti..!



CHP'de hem milletvekillerinin hem Genel Başkanlarının dili bir anda yeniden keskinleşti

. Bir aklı evvel

“Evetçileri denize dökmekle”

tehdit etti.



Kılıçdaroğlu'ysa bizi davet etmediği ve öğrendiğime göre çok gergin bir atmosferde düzenlediği medya buluşmasında,

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimi için “kontrollü darbe”

gibi abuk bir iddia dillendirdi. Yetinmedi,

“AK Parti içinde 120 ila 180 arasında ByLock kullanıcısı var”

diyerek hamle yaptı. (İşin ilginci 120 ile 180 arasında tam 60 fark var, bu kadar sapma ne anlama geliyor anlamadım doğrusu.)



Yani,

CHP son viraja girilirken kamuoyu anketlerinin “evet”in ezici üstünlüğüne doğru evrildiğini görünce agresifleşmeye başladı.

Yine demokrasi dışı unsurlara bel bağlamaya başladı,

gerginlik üzerinden toplumda infial oluşturmaya yöneldi.


Zaten

Kılıçdaroğlu

bir süredir

tek ayak üstünde onlarca yalanı söylüyor

ve toplumu germeye, infial oluşturmaya yönelik çaba gösteriyordu.

Kılıçdaroğlu'nun yalanlarla dolu sözlerine, “Bu bir suçtur” diyen Başbakan Binali Yıldırım

'dı.



Bana öyle geliyor ki, “Evet cephesi” referandumda mümkün olan en yüksek oranda evet çıkması için işi yeterince ciddiye alıyor ve hiç tavsatmadan kampanyayı yürütüyor.



Hayır cephesinde ise İngilizlerin gördüğünü görenler son viraja girilirken gerilim üzerinden bir hamle yapma hazırlığındalar.


Ben bugüne kadar bir tahminde bulunmadım. Burada da bulunmayacağım. Ama

demokratik bir ülkede referandum sonucu yüzde 50+1 çıktığında meşruiyet tartışması sona erer.


İkincisi, Cumhurbaşkanımızın sahaya inmesinin ve yeni değişikliğin ne olduğunu millete anlatmasının oy oranlarını nasıl etkilediğini görememek tuhaf olur.



Başbakan Binali Yıldırım'ın değişiklik geçerse Türkiye Cumhuriyeti'nin son başbakanı olacağını bildiği halde referandum kampanyası dönemindeki azimli çalışması toplumda karşılık bulmuştur.



Zaten

İngiliz araştırma şirketinin gördüğü de budur.


CHP'nin ve agresifleşen hayır cephesinin gördüğü de…



Ne diyelim?



16 Nisan akşamına ulaştığımızda memleketimiz ve milletimiz için yeni bir ufuk açılmış olsun.


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#16 Nisan 2017
#Binali Yıldırım
#FETÖ
#CHP
7 yıl önce
Elin İngiliz’inin gördüğünü bizimkiler görmemiş olabilir mi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset