Sadece bugünlük şunları söyleyeceğim:
Mahkemece, “
, RTÜK, benim
isimli programda,
” diyerek ayrımcılık yapan
mi bağlamından koparıp “Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsını incitici ifadeler kullandığım” hükmünü çıkarıp Ülke tv'yi para cezasına çarptırmış!
Bu karar, en hafifinden,
ve kesinlikle art niyetlidir!
RTÜK'ün bu kararının arkasında imzası bulunanlardan beni tanıyanlarına şu kadarını söylüyorum:
“Türkiye, 'Türkiye Türklerindir' diyenlerin değil, Mihriban şiirini yazan Abdurrahim Karakoçların, Yürek Dede ve Padişah hikayesini yazan Cahit Zarifoğlularındır. Yoksa Mustafa Kemal'in silüetini logosuna yerleştirip istismar edenlerin değil” diyen ifadeden, nasıl olur da “Mustafa Kemal'in şahs-ı manevisine hakaret” anlamı çıkartırsınız?
Siz, ne yaptığınızın farkında mısınız?
Amerika'da küreselcilerin kaybetmesiyle birlikte dünyada yeni çatışma alanları oluşturmak üzere harekete geçildiğine şahit oluyoruz. Batı Balkanlarda da hareketli günler yaşanıyor.
Trump ile birlikte yakın gelecekte Çin ve Amerika'nın kapışmasının kaçınılmaz olduğu söyleniyor. Buna mukabil güç merkezlerinin değişmesinden son derece rahatsız olanların (Küreselcilerin) Türkiye'yi de yakından ilgilendiren coğrafyalarda kriz ve çatışma amaçladıklarını görüyoruz.
Çatışma yaşanabilecek coğrafyaların başında Balkanlar geliyor.
Kosova sorunu Sırbistan ve Arnavutluk'u karşı karşıya getiriyor. Aslında Sırbistan dediğimizde Rusya'yı, Arnavutluk dediğimizde de Amerika'yı anlamamız gerekiyor sanırım.
Kosova'nın tanınma meselesi... Mitrovicsa'daki Sırplar üzerinden Sırbistan'ın sürekli bölgeye yönelik hamleleri. Kuzey Kosova'daki madenlerin devletleştirilmesi üzerinden kopan kızılca kıyamet en nihayetinde geçtiğimiz günlerde sıcak çatışmanın eşiğinden döndü.
Kuzey Kosova'ya yani Mitroviçsa'ya Sırbistan'ın başkenti Belgrad'dan bir tren hareket etti. Trende siyasiler ve bürokratlar vardı. İlginç olanı ise trenin üzerine Türkçe de dahil 21 dilde “Kosova Sırbistan'dır” yazısı yazılmasıydı.
Tren, Kosova sınırına kilometreler kala Belgrad'dan gelen emir ile durdu. Emri veren Başbakan dVuçiç'ti. Vuçiç'in iddiası, “Tren sınırı geçse, karşı tarafta konuşlanmış Arnavut askerleri tarafından saldırıya uğrayacaktı. Ve tren raylarına bomba döşenmişti.”
Krizi tırmandıran akıl, krizi durduran irade olarak tescillendi. Kriz bir süreliğine ertelendi. Ancak Sırbistan ve Arnavutluk arasındaki gerilim hala en üst seviyede.
Bu olay, son bir kaç gündür Ege Denizi'nde Kardak Kayalıkları yüzünden Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan krize ne çok benziyor öyle değil mi?
Kardak'ı bahane eden Yunanlıların son dönemde Türkiye'ye yönelik taciz ve tahrikkar tutumu da bize bir şey söylüyor. Balkan coğrafyasındaki hareketlilik bunlarla sınırlı değil. Bu kez Romanya karıştı. Bir yasayı bahane eden yüzbinler Bükreş'i savaş alanına çevirdi. Görünen o ki Romanya'da da önümüzdeki günler hayli sıcak geçecek.
Balkanlardaki hareketliliğin temelinde Amerika ve AB'nin, Rusya'ya karşı giriştiği hamleler var. Ama Trump sonrası bazı gelişmelerin Amerika'nın iç siyasetini de doğrudan etkilemeye yönelik olduğunu düşünüyorum.
Küreselcilerin çıkarmak istediği savaşlarla, ulus devletlerinin (Trump sonrası Amerika ve Putinli Rusya) çıkarmak istediği savaşlar farklı.
Türkiye ise bütün bu güç savaşlarında kendi yolunda ilerliyor.
Bakalım, yakın gelecek nelere gebe?
Sureti haktan görünüyorlar ve ince bir siyasetle karşılarındakini “kategorize” ediyorlar. Onlara karşı konuşlanmış olanlarsa kazandıkları mevziyi korumak için yakıp yıkarak, çoğunlukla üslup bozarak saldırıyorlar. Bu “it dalaşı”ndan karlı çıkan ise, nedense hep diğerleri oluyor.
Böyle bir atmosferde, Hazreti Peygamberin hadisini hatırlayarak pozisyon almakta yarar var.
Mevzisini korumak için bütün bir “dava”yı berbat etmek üzerine konuşlananlara karşı ve sureti haktan görünüp herkesi “kategorize” edenlere sözümüz şudur:
Derdimiz mevzi korumak değildir. Derdimiz kendi networkümüzü iktidar yapmak değildir. Bağımsız ve onurlu bir yaşamdır. .