|
New York notları

Harvard Club of New York City’nin bir odasında, aynı binada birazdan başlayacak yatırımcı toplantısını beklerken yazıma başlıyorum. Taba rengi duvarları kafesli dolaplar ve içlerindeki kitaplarla döşeli salon, 5. ve 6. Caddelerin çılgın yoğunluğu arasına sıkışmış sakin ortamıyla, sarı loş ışıklarının altında ağırladığı insanlara adeta nefes aldırtıyor. Salonun hemen dışındaki koridorda ise sessiz bir gürültü var. Zira birazdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılacağı ve yabancı yatırımcılarla Türkiye ekonomisinin ele alınacağı toplantının son hazırlıkları yapılmakta...


BM 72. Genel Kurulu vesilesiyle geçtiğimiz Pazar vardığımız ve oldukça yoğun geçen ABD ziyareti sonlanmadan önceki son telaşlar bunlar… O halde şu kısa sükûnetten faydalanıp, seyahate dair birkaç kuple bilgiyi not düşerek başlamak mümkün.

BM’DEKİ İNSANİYET

Türkiye heyetinin New York City’de geçen ABD programı, keşmekeşe dönmüş şehirde mekik dokuyan üst düzey temaslar kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yirmiyi aşkın ikili görüşmesine sahne oldu.

Pazartesi sabahı temeli atılan ve 36 ayda tamamlanması planlanan etkileyici Türkevi’nin mayasına yedirilen mektup “2017’nin Türkiye’si ve New York’undan geleceğe selam” ederken, hemen ötesindeki BM Genel Merkezi’ndeki görüşmeler ise hayli kritikti. Hatta kanaatimce, ABD programının en etkili dilimlerinden biri, BM Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın yaptığı konuşma oldu.

Gerek liderleri topluca dinlediğinizde kıyaslamalı olarak, gerekse konuşmanın kendi içinde verdiği mesajlar çerçevesinde hayli muteber olan bu hitap, vatanın bir ferdi olmaktan gurur duyduran ögeler barındırıyordu. Nitekim Türkiye’nin mültecilerden Arakan halkına kadar uzanan samimi insaniyet çabalarını, ne yazık ki diğer pek çok ülkenin ajandasında ya da empatisinde dahi görmek kolay değildi. Bu bağlamda ülkemizin insaniyet ve yardım mesajlarının dev BM salonunda çınlaması, duymaya alışılmaktan artık duyulmayan tekdüze sözlerin arasında fark yaratan bir kıymete sahipti.

İTTİFAK BEKLENTİSİ

ABD programının bir diğer öne çıkan bölümü ise, Bloomberg Küresel İş Forumu marjında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği demeçler oldu. Ekonomi ve siyaset çevrelerinin katılım gösterdiği programda, özellikle bölgedeki güvenlik meseleleri odağında ikili ve çoklu ilişkiler masaya yatırıldı. Türkiye’nin stratejik ortaklarından ittifak beklediğine dair net ve doğal mesajların geniş bir kitleye iletilmesi açısından, Bloomberg Forumu’nun anlamlı bir etkinlik mahiyetinde geçtiğine şüphe yok. Çarpıtma ve yanlış anlaşılmaların diz boyu olduğu malum konjonktürde, bu tür iletişimler kuşkusuz önem taşıyor.

Doğrusu, kaynadıkça kaynayan söz konusu bölgesel meseleler ABD programının gündemine damgasını vururken, ilgiyle izlenen buluşmalardan olan Erdoğan-Trump görüşmesinin de ana temasını oluşturdu.

YATIRIMCI İLGİSİ

Bu noktada artık Harvard Club’daki toplantıya geçecek olursam, salon kapasitesinin tıka basa ilgiyle dolduğu bir ortamdan söz edebilirim. Organizasyonuna EastWest Institute tarafından da katkı verilen programa katılan çok sayıda üst düzey firma yöneticisi, Türkiye ekonomisine dair gelişmeleri dinlemek için burada... Zihinlerdeki sorular ise, çeşit çeşit… Irak referandumundan İran’a, bölgedeki gelişmeler ve roller hakkında Erdoğan’a sorular yöneltiyorlar. Neticede güven ve uluslararası işbirlikleri, ekonominin inkâr edilemez kritik bir boyutu…

Toplantıda söz alan yabancı yatırımcıların önemli bir kısmı ise, Türkiye’de son dönemde çeşitli sektörlerde yaptıkları yatırımlardan memnun olduklarını ve işi daha da ileri götürmeyi düşündüklerini dile getiriyor. Hatta bu duygu ve düşünce ifadeleri sıklaşınca moderatör, “sonunda soru işareti olan” cümleler rica etmek durumunda kalıyor.

Toplantıda spesifik olarak ise, dijitalleşme, girişimcilik ve bunlarla ilgili sektörler gündeme taşınırken, ülkemizdeki ulaşım altyapısına ilişkin planların da merak edildiğine şahit oluyoruz. Bu tip sorular, daha verimli bir ekonomiye giden yolun kritik taşları olması açısından aslında değerli mesajlar içeriyor.

FIRTINALI ABD

Ve özetlemek gerekirse; işin ekonomi tarafı, ABD ziyaretini sonlandıran hoş bir nokta oluyor. İlginin sürdüğünü gözlemlediğimiz bu ortam, irtibatları kuvvetlendirerek istikrarlı bir şekilde takip etmemiz gerektiğini bizlere bir kez daha haykırarak söylüyor.

Yazının son satırlarına girerken, artık New York’u terk etmek üzere uçaktayız. Arkamızda, son zamanların hırçın fırtınaları ile bunların maliyetini konuşup duran bir ABD bırakıyoruz. Tabii DC ve Beyaz Saray özelinde dinmek bilmeyen fırtınaları da, her an ve hararetle tartışmayı sürdüren bir ABD…

#ABD
#Türkiye
#Ekonomi
#New York
7 yıl önce
New York notları
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler