Geçen haftadan bu yana süregelen bazı konular var. Bunların bir kısmına ihtiyatla yaklaşmak gerek. Zira gerçekleşmesi öyle sanıldığı gibi garanti değil. Anlatayım.
Dünden itibaren Anayasa değişikliği Meclis'te görüşülmeye başlandı. Bir çok kişi oylama sonucuna garanti gözüyle bakıyor. Acaba öyle mi?
330 milletvekili gerekiyor.
Bir kere AK Parti'nin 316 milletvekili sıfır eksikle tüm oylamalar boyunca hazır olması gerek.
Gizli oylamada 'hayır' oyu veren çıkar mı? AK Parti içinde gizli FETÖ'cülerin çok olduğunu söyleniyor. Ben o kanaatte değilim. Bunlar iki seçimde ciddi biçimde elendi. Bir de milletvekilleri arasında kırgın, küskün, gadre uğradığını düşünenler olabilir. Bunların tavrı önemli.
MHP'nin 39 milletvekili var. Bunlardan 7'si kesin olarak 'hayır' verecek, önceden açıkladı. Ancak muhalifler ve Bahçeli arasındaki gerilimde, Bahçeli'ye tavır alan ama rengini belli etmeyen milletvekili sayısı bundan fazlaydı. Gizli oylamada MHP ne kadar fire verecek, kestirmek zor.
Özetle Meclis'te yapılacak gizli oylama sonucunu öyle garanti görmemek, lazım.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, onca gergin ve sert açıklamalardan sonra yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri sonrası iyimser bir hava oluştu. Bölge sorunlarını çözmek için umut verici.
Şimdi durum daha da karışık. PKK bir de ABD ve Rusya ile ittifak halinde. Hadi diyelim Rusya bizim hatırımıza PKK'dan vaz geçti ama ABD şu anda vazgeçmez. Zira Rusya, Türkiye, İran ABD'yi Suriye'de oyun dışına attı. PKK da elinde giderse, ABD'nin sahada kullanacağı hiçbir güç kalmaz.
Şunu da unutmayalım: Irak Kürdistan yönetimi ile can ciğeriz ancak onlar bile PKK'yı kendi topraklarından atamadı/atamadı/mücadele edemedi.
Zira PKK'nın Irak'tan çıkartılması demek, bölgede çok köklü bir değişim oluyor demektir ki, şu anda öyle gözükmüyor. İhtiyatla yaklaşmakta fayda var. Zaten Türkiye bu konuda o kadar çok kazık yedi ki, verilen sözlerin sahada yansımasını görmeden, Musul'da oldubittiye izin vermez, Beşika bölgesinden çekilmez.
Önceki gün, Esed Fransız basınına, “her şeyi konuşmaya hazırım Astana'da” dedi. Bunu, 'Esed çekilecek' diye yorumlayanlar çok oldu. Hiç sanmıyorum. Aslında Esed diye bir irade yok, Tahran diye bir irade var Şam'da. Bunu da unutmayalım.
İran, Suriye konusunda o kadar çok bedel ödedi ki ve o kadar çok Esed'e angaje oldu ki, bunun tersi bir durumu kendi iç kamuoyuna açıklayamaz. Mayıs ayında İran'da seçim var. Suriye politikası içten içe eleştiriliyor zaten. Geçtiğimiz gün vefat eden Rafsancani bunlardan biriydi.
Astana toplantısı da burada tıkandı zaten. Türkiye, Esed'ın kalmasına, İran da gitmesine itiraz ediyor. Rusya tarafını belli etmedi henüz. Bekliyor. Kimden ne koparacağına bakıyor sanırım.
20 Ocak'ta görevi artık devralacak Trump. Obama gider ayak, enkaz bırakmak için elinden geleni yapıyor.
Trump'ın başkan olmasıyla ABD'nin Türkiye ve Ortadoğu politikasında ciddi bir değişim bekleyenler var. Ben o kadar iyimser değilim. ABD Başkanlık koltuğu öyle sıradan bir koltuk değil.
Obama da oraya oturduğunda, adında 'Hüseyin' olduğu için Müslümanların, Afrika kökenli olduğu için de siyahilerin rahata kavuşacağını zannetti tüm dünya.
Trump koltuğa oturduğunda, yerleşik düzene ne kadar direnebilecek göreceğiz. Ondan sonra Amerika'da ve dünyada ne kadar değişim olur o zaman anlarız.