Batının yaşadığı kriz, daha insani değerler düzeyinde, daha derin ve daha geniş alana yayılmış durumda. İslamfobia, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, globalizm karşıtlığı gibi birçok yerden kriz kendini açığa vuruyor.
Peki bunun yerine ne geçecek? Bundan sonra insanlığın önünü açacak medeniyet bayrağını kim devralacak?
Bazı akademisyenlerimiz, İslam dünyasının bu boşluğu dolduracağı tezini savunuyor. Ben ise İslam ülkelerinin perişanlığını yazmış ve bizim Batı medeniyetine bir alternatif sunamayacağımızı söylemiştim. Lakin İslam'ın özünün başlı başına bu potansiyeli taşıdığını ancak çok ciddi bir reforma ihtiyacımız olduğunu da eklemiştim (15.03.20017).
Bu durumda İslam'ı, insanlığın yaşadığı krize çare olacak, tüm insanlığı kuşatacak şekilde yeniden yorumlamak ve uygulanabilir bir yönetim sistemine dönüştürmek gerek.
Değerli meslek büyüğümüz Taha Akyol tartışmaya Hürriyet'teki köşesinden katıldı ve benim tezime karşı şöyle yazdı (25.03.2017):
İtirazım var. En başta meselenin 'siyasal İslamcılıkla' alakası yok. Müslüman toplumların enerjisini, devlet yöneticilerinden, tarikat şeyhlerine, aydınlardan, sade vatandaşa kadar herkes tüketiyor sanırım.
Ancak Taha Beyle aynı fikride olduğum konu, İslam ülkelerinin mevcut durumuyla, Batı medeniyetine alternatif olacak yeni bir değer üretmesinin şu an için mümkün olmadığıdır.
Peki hiç mi mümkün olmayacak? Burada duralım.
Bence İslam dünyası büyük bir devrime gebe. Evet iddialı bir söz. Lakin gerekçelerim var.
Şu anda mezhep savaşları, terör, kaos, darbeler, kötü yönetimler, rüşvet, fakirlik, cehalet… nedeniyle, neredeyse dibe vurmuş durumda İslam dünyası. Sosyolojik olarak bu dibe vuruşun üreteceği bir enerji açığa çıkacak.
Bunun ilk denemesi, Hüsnü Mübarek gibi dikta rejimlerine, çürümüş devletlere başkaldıran
ile oldu. Bu devrim, Batılı devletlerin yardımıyla, kanlı bir şekilde bastırıldı.
gibi kukla diktatörler yine iş başına geldi.
Ancak dipten gelen bu dalga durdu mu? Hayır.
Bu yüzdendir ki, İslam dünyasını dibe vurduran, başta İslam'la alakası kalmayan tüm düşüncelere, fikirlere, mezheplere, meşreplere, tarikatlara, oluşumlara, rejimlere karşı ciddi bir karşı çıkış yeniden gelecektir. Bunun önce bir düşünce akımı, arından da sosyal bir dalga oluşturacağını düşünüyorum.
Sadece kendi içinde yaşanan kirlenmeye değil, batının sömürgecilik, emperyalizm, kapitalizm, globalizm, sahte demokrasi, ilkesizlik ve ahlaki sorunlarının tümüne karşı bir itiraz olacaktır.
Bu dediklerim ne zaman gerçekleşir? Bilmiyorum. Kimler buna öncülük eder? Bilmiyorum.
Bildiğim ve inandığım şey şudur: